KIRIKKALE'NİN ÇULLU KÖYÜNDE HALİL İBRAHİM VE EMİNE KIZIN BİR GARİP ÖYKÜSÜDÜR.

Vaktiyle kendi halinde insanların yaşadığı Kırıkkale’ye bağlı Çullu köyünde imece usulüyle insanlar çiftçilik yaparken birbirine yardım eder veya köyün gençleri yardım isteyen insanlara karşılıksız yardıma koşardı. Köyde yaşayan iki aileden Kara Mahmut’ların molla Mahmut’un dünyalar güzeli emine adında bir kızları vardı bir başka aile köpekçilerden halil İbrahim adında kara yağız bir delikanlı vardı halil İbrahim Emine kıza sevdalanır Emine ise genç Halil İbrahime sevdalanır bunu fırsat bilen Eminenin annesi her işinde genç Halil İbrahimden yardım ister tarlaya gölgelik (Haymelik) yapılacaktır çağırır, tarla sulanacaktır çağırır odun kırılacaktır çağırır Halil İbrahim de her çağrıldığında Emine’yi görebilmek için gider ve buyrulan işleri yapar bu arada emine ile Halil İbrahimin sevdası dillere düşüp herkes öğrensede köyün başka bir aile büyüğü Derviş Eminenin babasına giderek Emineyi oğlu Apdullah’a Allah’ın emri peygamberin kavli der ister söz kesilir Halil İbrahim ise o sıralar köyün diğer gençleri ile beraber Kırıkkale’de yeni kurulan şarap fabrikasında çalışmaktadır çalışırken az miktarda şarap içerler iş çıkışı Çullu köyüne yürüyerek geldiklerinden yolda arkadaşları her gün Halil İbrahim’i kışkırtırlar senin yavuklunu dervişin Apdullah elinden nasıl alır sen nasıl delikanlısın ben olsam asarım keserim diye her gün genç Halil İbrahimin aklını bulandırmaya devam ederler. Yine bir yaz akşamı halil İbrahim iş yerinden çıkarken koynuna 1 şişe şarap sokarak gizlice çıkartır yolda başlar içmeye köye geldiğinde aklına koymuştur ne yapacağını beline yılan dili oluklu kamasını takar Eminenin evini havlu duvarından başlar gözetlemeye o sırada Emine kız da havluda yeğeni çocuk Necati’ye sac üzerinde Mısır kavurgası yapmaktadır havluda Emine’ye eşlik eden yaşlı bir kadın durumu anlar Emine’ye dönerek 

-Kız emine osuruklunun oğlu geldi ellaham seni öldürecek içeri kaç der.

-Emine yaşlı kadına dönerek o bana kıyamaz ki der.

Halil iprahim bir hışımla Emine’nin yanına geldiğinde eğilmiş elindeki ot süpürge ile kızgın sac üzerinde mısır kavurgası kavuran Emine’nin belik örgülerinden tutarak sırtından on yedi kama darbesi vururken Emine’nin yeğeni Necati kaçarak sedirin altına girer ve kurtulur. 

Bu olaydan sonra Halil İbrahim her ne kadar kaçsa da Jandarma komutanı Başçavuş Halil

Halil İbrahim Keskin Ağır ceza mahkemesinde yargılanarak otuz sene gün alır bunu duyan eski zaman şairi bir köylü Halil İbrahim için şu beyitleri kaleme alır bu türkü Çullu köyünde düğün çalmaya gelen sanatçı Kamil Abalı oğlunun yanına gelen Mehmet Apaydın (Aydoslu Mehmet) tarafından kamil Abalıoğlu ile birlikte söylendiğinde bu türkü Abalıoğlunun hoşuna gider sözlerini kaleme alarak Emine’m bozlak “ÇULLU TÜRKÜSÜ” olarak kayda girer ve repertuara alınır.

EMİNEM

Evimizden çıktım da kıvrak yürüdüm

Kız ben sana yana yana kurudum

Bilsem idi ben anneni vururdum

Söz verip de cayışmaya ne dersin

Viran damlarında baykuşlar öter

Anam gardaşlarım burnumda tüter

Bir ceza verdiler ölümden beter

Bu cezayı haketmedim efendim

Halil İbrahim’in şu Keskin’de ünü var

Anacığım otuz sene günüm var

Bundan sonra ölümlere yönüm var

Söz verip de cayışmaya ne dersin

Eminem de gavurgayı gavurur 

Nasibini de eteğine ayırır

Zalım bıçak da ciyerlerin sıyırır

Söz verip de cayışmaya ne dersin

Bu cezayı haketmedim efendim.

Halil İbrahim ceza evinde yatadursun vaktiyle biladeri İsmail de sepetli motorsikleti ile Kırıkkale içinde ve köylerine motor taksiciliği yapmaktadır sıra İsmail’e geldiğinde yanına üç kişi gelir ve kendilerini Dağevi köyüne götürmesini isterler yolda İsmail’i motordan indirerek tabanca ile vurup giderler bu durumu haber alan Halil İbrahim görüşe gelenler ile hastaneye haber yollar biladerim İsmail’e söyleyin kendisini vuranlar Gara Mahmutlardan ise ben buradan firar edeceğim dese de Biladeri İsmail beni vuranları tanımıyorum diye ölene keder sırrı gizler. Gün gelir Halil İbrahim cezasını bitirir evlenerek Kırıkkale’ye yerleşir çocukları olur husumet unutulsun diyerek bir daha Çullu köyüne gelmezler. 

Not:Halil İbrahim Özdoğan'ın Keskin Ağır Ceza evindeki mahkumiyet zamanından bir resmi.

Kaynak: Veysel Baran

Kaynak: Haber Merkezi