Bazen gündemden uzaklaşıp siyaset falan demeden kaçıp, dağlara çıkmak gerekiyor kafa dinlemek için. İşte böyle bir durumda kızı olanların duygu ile okuyacakları bir yazı geçti elime ve paylaşmak istedim.
Babalar aslında en çok kızlarını severler. Ama inanmaz kimse buna “Yalan” derler,.“imkansız” derler. Her nedense kimse çıkıp da “neden?” demez. Nedendir bilir misiniz? Çünkü kız babası olmak, Farklıdır, özeldir bambaşka bir duygusallık verir babalara. Hayatında hiç ağlamayan babalar bile kızlarını ellerine aldıklarında Tutamazlar gözyaşlarını.
Ama bir taraftan da zordur kız babası olmak. Bir kız iki evlat demektir. İki canı birden sırtına yüklenmek demektir. Çünkü biri iki yapan da kadındır, ikiyi üç yapan da. Bunu bildiklerinden babalar, Onların üzerlerine daha da titrerler. Onlara her baktıklarında annelerini, Bazen kırdıkları ama her şeye rağmen onları yetiştiren Annelerini anımsarlar. Ama bir yandan da koruma içgüdülerine yenilirler. Kızlarına hiçbir şey olmasın Onlar hiç üzülmesin, Gözlerinden bir damla yaş gelmesin isterler
O bir damla yaş için koca dünyayı yıkacak olurlar. Ama bu sevgilerini, bu bağlılıklarını,
Asla gösteremezler, utanırlar. Çünkü baba demek; güçlü, çatık kaşlı olmak olarak öğretilmiştir. Onlara. Gülümsemek isterler o güzel kızlarına gülümsemek. Ama rolünün dışına çıktıklarını düşünüp, dönerler eski çatık kaşlı, gergin suratlarına…
Bazen ağlamak isterler. Ama “Erkekler ağlamaz” denmiştir onlara. Yapamazlar bu yüzden saklarlar gözyaşlarını. İşte böylece her şeyi içlerine atarlar. Kız babaları yansıtmazlar asla duygularını, Ama dayanamazlar gece yarılarına ve giderler o güzel kızlarının tatlı şirin odalarına. Uzun uzun bakarlar yüzlerine ve bir kez daha hayran olurlar, O muhteşem güzelliklerine, Gündüzleri dokunamadıkları gözlerine, ellerine
Hiç bırakmayacakmış gibi dokunurlar. İçlerindeki duygunun gözyaşlarını boşaltırlar
Ve yavaşça güzel kızlarını öpüp, “İyi geceler” derler.
Eğer siz de bir sabah uyandığınızda yanağınızda, Bir damla gözyaşı hissederseniz, Bilin ki babanız sizi izlemiş ve en sonun da “iyi geceler” deyip gitmiştir.
Kızım gelecek birazdan. Çok az vaktimiz kaldı, hala ürperiyor ve korkuyorum
Ya duramazsam ayaklarımın üzerinde? Ya bırakıp kendimi ağlarsam gözünün önünde? Hayır yapamam! Bu olmamalı. Toparlanmalıyım bir an önce, Her zamanki gibi dik durmalıyım karşısında.
Hem kızımı "erkekler ağlamaz, hele babalar hiç ağlamaz" diye inandırmıştım. Sürdürmeliyim o koca yalanı, Kızım gelecek birazdan yanıma, Canımın yongası, yüreğimin ta şurası..Daha şimdiden hissediyorum belimin orta yerinden kırıldığını,
Çözüldüğünü dizlerimin bağını. O gelmeden kendimi toparlamalı, alıştırma yapmalıyım.
Onu gelinlik içinde görür görmez "prensesler gibi olmuşsun kızım" demeliyim. Ya da yok ; "Canım yavrum, o kadar güzel olmuşsun ki seni vermekten vazgeçebilirim" demeliyim Ya da şöyle diyeyim en iyisi ; "Birisi cennetin kapılarını açık bırakmış da bu melekler güzeli buraya mı kaçmış?" desem. Ama ağlar ben bunları söylersem. Zaten o benim hep prensesim, hep melekler güzelimdi. En iyisi hiçbir şey demeden "Hayırlı uğurlu olsun kızım, Allah başınızı bozmasın" diyeyim kestirmeden.
Ama bu da çok katı olmaz mı? … Düşünceler akıyor durmadan.
Kızım gelecek birazdan. Daha doğrusu öpüp elimi helallik isteyecek, uçacak yuvadan. Boğazım düğüm yüreğim iki büklüm. Keşke açabilsem de yüreğimi öpse kızım kanayan bu yaramdan. Çok sevdi seni baban, Çok ağladı içinden ama gözünden yaş akmadan. Seni çok seviyorum kızım. Gidişine kan ağlasam da Mutluluktan ağlıyorum desem de hal bu ki ayrılıktan, Halbuki yokluğuna alışamayacak oluşumdan..
Güle güle git diyecek kızına bu yorgun babası..Mutlulukla dolsun diyecek evi, yuvası, İncinmesin yüreğin, akmasın diyecek gözünün yaşı, Kurban olur ona babası. Desem mi ona acaba?
Selam ve dua ile…