Güzel
ahlak, saygı, terbiye, hayâ, nezaket ya da daha geniş tarifiyle ruhun dine
riayet eder yönde olması anlamlarına gelen Edeb, Arapça bir
kelime olup terbiye ma'nâsıyla Türkçeye mâlolmuş kelimelerden biridir.
İlim meclislerinde aradım, kıldım talep.
İlim geride kaldı ille edep ille edep.
Diyor, büyük gönül adamı, atamız Yunus Emre.
Geçtiğimiz günlerde Danıştay toplantısında Barolar Birliği
Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmada
Başbakanı eleştirmesi ve
konuşmayı uzatması üzerine kıyamet koptu.
Başbakan açtı ağzını yumdu gözünü “edepsizlikle” başladığı
hakaretlerine salonu terk edene kadar devam etti.
Cumhurbaşkanı rica etti susturamadı. Kolundan tuttu olmadı.
Nihayet Başbakan önde, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay başkanı arkada salondan çıktılar.
Bu durum aslında Türkiye’nin şu anki halini çok iyi
gösteren tablolardan biri oldu. Temayüller, makamlara saygı, devlet başkanlığı
onuru yerlerde gezdi.
Olaya dışarıdan bakarsak, Devlet Bey’in de dediği gibi
aslında o salonda “biri çaldı biri oynadı” ama ikisi de kendi tabanlarında puan
toplamaya çalıştı.
Baro başkanı kendini siyasete hazırlama gayreti içinde, bu
sebeple sık sık o da tribünlere oynuyor. Olur olmaz her yerde siyasi konuşmalar
yapıyor.
Sert üsluptan, gerilim politikasından, küfür ve hakaret
üslubundan prim yapmaya çalışmak son dönemde siyasette bit tarz haline geldi.
Son dönemde siyaset maalesef bu şekilde yönlendirilmeye çalışılmaktadır.
Başbakan ise derhal öfke kontrolünü öğrenmesi gerekir
diyeceğim, ama Başbakan bunu sanki kasıtlı yapıyor. Yandaş medyanın bir gün
sonra attığı başlıklara bakarsak ikinci “one minute” hadisesi yaşandı.
Sinirleri geren gelişme herhalde Devlet Bey’in Cumhurbaşkanlığı
için çatı aday formülü oldu. Tabanda bu formülün kabul görmesi sinir
katsayılarını artırdı . Arka arkaya yanlış yapmalar böylece başladı.
İlk defa halk tarafından seçilecek on ikinci Cumhurbaşkanı
iyi adam olmalı, toplumu kucaklayan, demokrat, milliyetçi muhafazakar, şaibesiz
biri olmalı. MHP Genel Başkanı Devlet Bey’in teklifi de bu yönde yoksa adayın
cinsiyeti, etnik kökeni, siyasi kökeni ve partisi ikinci planda kalır.
Son
söz olarak bir güzel söz der ki; “güzeli güzel yapan edeptir, edep güzeli
sevmeye sebeptir” mevkiin makamın ne olursa olsun her şeyin başı edepmiş ve bu
edebin ölçüleri bizim kültürümüzde de hep bellidir.
Edepli yöneticiler temennisiyle…