Bazen
eskilerden söz ediyoruz, bazen geçmişte ki yaşanmışlıklardan söz ediyoruz. Bu
bazılarına göre itici oluyor. “Ne kardeşim ne var yani ikide birde geçmiş
mesleğinden söz ediyorsun” deyiveriyor.
Ama
bazıları “kardeşim örnekleri yerinde kullanmak için tabi olarak eskilerden söz
edeceksin” diyor.
Ben birinci gruba “haksızsınız”
diyorum çünkü bir ömür geçmiş. Bir gün değil bir ay değil çeyrek asır geçmiş
bir olgunun içerisinde. Dolayısıyla bizim örneklerimizde oradan oluyor.
Sözünü ettiğim çeyrek asırlık
olgunun içerisinde yaşamadıklarımı maalesef son birkaç yıldır yaşar oldum.
Geçenlerde Keskin ilçemizde
köyümüzde bulunan ufak bir arazinin devir işlemi için tapu müdürlüğüne gittim.
İçeri girdiğimde Kırıkkale’den çok sevdiğim ufku açık, zeki ve memleket sevgisi
ile dolu oluğuna inandığım Osman Bey Müdür olarak vekaleten orada bulunuyor.
Kendisini birkaç yıldan beri
tanıyorum. Saygılı ve çalışkan olarak biliriz. Kırıkkale için projelerli be
yaptıkları ve yapacakları olduğunu biliyorum. Müdür beyin odasına girdiğimizde
yanında bir memur ile çalıştığını gördük. Kısa bir sohbetten sonra sağ olsun
etmesine rağmen çıktık ve işimizi yapacak memura evraklarımızı teslim ettik.
Elimizde ki evrakta öyle olmamasına rağmen tapu kayıtlarında biri daha olması
gerekiyormuş. Onu da getireceksin dediler.
Kırıkkale’ye geldik ve aldık onu da
yanımıza vardık tekrar. Koca dairede neden bir fotokopi makinesi olmaz ve
vatandaş elinde evrakla kırtasiye yollarına düşürülür anlamam ama neyse
fotokopi resim derken işlemimiz başladı.
Satanlardan birinin vergi dairesinde
bir sıkıntısı varmış. Haciz konulmuş. Elinde vergi dairesinden borcu olmadığı
kağıdı var ama oraya yazılmış. Memurlardan biri
yanlış olabilir dosyasına bir bakalım dedi. Diğerine dosyayı getirmesini
söyledi. Arkadaş “gitsinler vergi dairesinden baksınlar ne çıkaracağız” gibi
ağır sözler ile çıkarmayı ret eti. Orada duran herkes şahittir. Çok kibar ve
seviyenin üst sınırında bir tonla “kırıkkale’ye kadar gitmeyelim mübarek gün bir
bakın” dedim. Aman Allah’ım neredeyse kapıyı pencereyi kıracak. Oradan bir
memur dayanamayıp geldi.”abi kusura bakmayın oluyor işte” falan dedi. Bende
öenmi olmadığını ama millete bu şekilde davranmak yakışmaz memura dedim.
Neyse dosya uzun bir aradan sonra
geldi. Evet borç yok ma vergi dairesinden bir belge almak gerekiyor. Tamam
elden getirsek olur mu dedik. Olur ama vermezler dediler. Oluyormuş.
Kırıkkale’ye geldik yanımızda yşalı insanlar var. Aldık evrakı döndük.dönerken
aradım müdürü üzerinde elden alındığı yazıyor mu dedi. Yazıyormuş getirdik evrakı verdik. O olur diyen memur
başladı yarın olur sonra olur birkaç gün sürer demeye. Yine uygun bir tarzda
diğer kayıtlardı sonra işleseniz sadece söz konusu yeri halletseniz de bu
ihtiyar insanlar oruç ağız daha gelmeseler der gibi olduk. Aman Allah’ım birden
parladı memure hanım. Çıkın dışarı muhatabım değilsiniz gibi sözler. Ben hala
müdüre yansısın istemiyorum ayıp olur diye. Müdür be geldi. Beni buyur eti.
Yasal olmayan bir şey var mı dedi. Aldığı cevap ile hemen yapın işlemi dedi.
Daha onun odasına yürürken orada bulunan başka bir memur başladı söylenmeye ama
nasıl yüksek sesle bilseniz? Sadece tapu değil pek çok insan bu durumu net
olarak gördü. Bende kayıt altına aldım tabi olarak.
“herkese böyle yapıyorsun, yardım
ediyorsun, herkes yüz buluyor, yarın gelsinler ne olacak, bize ne” daha neler.
Dayanamadım dedim ki “bakın ben müdür beye yansıtmadım kendisi duydu. Ayrıca
benim yüzümden sizin müdürünüz ile böyle konuşmanız beni üzer. Yapmayın işimi
kalsın dedim. İki memur müdür beye demediğini bırakmadı. Ben yerin dibine
girdim.
Burada amir nasıl davranır memur ne
der bilmem ama benim başta dediğim çeyrek asırlık iş terbiyem, gördüğüm
bildiğim bu değil. Ast nedir üst nedir görevleri nedir iyi bilirim. Çok üzüldüm
bu konuya. Böyle bir şeyde görmedim. Yakışmadı. Siz vatandaşa böyle
davranıyorsanız, amire böyle davranıyorsanız daha diyeceğim bir şey yoktur.
Sadece yakışmadı size. İsminizi vermiyorum nihayetinde memursunuz ama kendinizi
bir tartın doğru mu yaptınız?
Selam ve dua ile…