10 Ağustos Pazar günü 12.
cumhurbaşkanlığı seçimini yaptık. Yapılan seçim neticesinde başbakan Erdoğan
aldığı % 51.85 oy ile 12. cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Bu tarihi an
ülkemize özellikle adı bile zikredilmeyen “Türk milletine” hayırlı olsun.
İlk defa halk oyu ile
cumhurbaşkanı seçtiğimiz bu siyasi mücadeleye katılım %76 olmuş yani 12 milyon kişi oy
kullanmamıştır. Oy kullanma oranı düşmüş yerel seçimde %89 olan katılım oranı
bu seçimin zamanının ne kadar yanlış olduğunu ortaya koyması açısından önemli
verilerdir.
Propaganda süresinin çok az
olması da ayrıca seçimin en önemli eksikliklerinden biri idi. En son yerel
seçimde aldığı 19 milyon oy ile % 44 oranını yakalayan AKP, bu seçimde 20
milyon oya karşı % 51.7 oranına ulaşmıştır. Bu da aslında sandığa gidilmesinin
ne kadar önemli olduğunun en açık göstergesidir.
Sayın Erdoğan’ın Başbakan olarak
girdiği seçimde baştan beri haksız rekabet vardı. Devletin her türlü
imkanlarını kullanmış, Tv kanalları, gazetelerin arka sayfaları kapatılmış, uçaklar,
helikopterler, devletin memurları, valiler hep Erdoğan’ın seçim çalışmalarına
katılmışlardır.
Çatı aday formülü ile demokrasi
ve sivil uzlaşma sağlayarak tıkanan ülkenin önü açılacak, politize olmuş devlet
kurumları rahatlatılacaktı. Çatı aday formülü doğru bir tercihti bu konuda Devlet
Bey’i takdir ederken seçim süresince yeterince çalışmayan, daha sonrada parti
içinde genel başkanlık tartışması çıkaranları suçlamak gerekir.
Seçim sonunda Demirtaş % 9.71 oy
almış oyunu 2 milyon artıran HDP ye ülkenin bir çok bölgesinden oy gelmiştir.
Bu da bu seçimim PKK’lılar tarafından aslında yoklama yapıldığının
göstergesidir.
HDP’nin seçim sonuçlarında
bütünleştirici dil kullandığı ve bu söylemin oy olarak döndüğü söyleyerek
birileri PKK adayını meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu seçim bir Kürt referandumu
haline getirilmiş ve Türkiye’nin her bölgesinde ister PKK’lı olsun isterse
olmasın herkes destek verdi. HDP’nin yükselişini önemsemek aynı zamanda
bölücülüğe prim vermek anlamına gelir.
Her zaman ki gibi her seçimden
sonra olduğu gibi bir kısım güya muhalif Devlet Bey’i istifa etmeye davet
ediyorlar. Partiye hiçbir hayrı olmayan, daima nifak içerisinde olmuş, ben
varsam parti var diyen tipler biraz gürültü çıkarmaya çalışsa da bir şey
çıkmayacaktır. Sosyal Medya Türkücüleri atıp tutmakta birileri de yalakalık
için yarışa girmekteler.
Oysa ki ülkücüler liderin yanında
şerefle ideolojisi için mücadelesine devam etmektedir. Bugünden sonra aslında
yapılması gereken en önemli şey birliğimizi ve dirliğimizi koruyarak tek başına
iktidarın yolunu açmaya çalışmalıyız.
Balkon konuşmasında 77 milyonun
cumhurbaşkanı olacağını söyleyen Erdoğan’ın davranışı Türkiye’nin gelecek
günlerinin nasıl olacağını gösterecektir.
Yapılan seçimlerden sonra artık
herkesin beklentisi kutuplaşmanın ortadan kalkması, siyasette ağır dilin
ortadan kaldırılması ve toplumsal huzur sağlanmasıdır.