Demokrasi
herkese ve her uygarlığa lazım olan, insanların kendi kendini yönetmesi için
elzem olgudur.
Demokrasinin çeşitli tanımları ve
algılanma biçimleri olmasına rağmen en geçerli olan tanımı herhalde biraz önce
dile getirildiği gibi halkın yönetime ortak olma biçimidir.
Bir seçim daha geçirdik ve
Cumhurbaşkanı ilk kez vekilleri aracılığı ile değil halkın direk oyları ile
seçildi. Alınan oy birinci turda yüzde ellinin üzerinde olunca ikinci bir tura
gerek kalmadan seçildi.
Beğenin yada beğenmeyin, düşünceleri
size uysun yada uymasın, fikirleri sizi aydınlatsın veya aydınlatmasın ülkenim
12 nci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Çok genç yaşlarından beri bir
davanın içinde olan ve inişli çıkışlı siyasi hayatı olan Erdoğan; okuduğu bir
şiir nedeni ile soruşturmaya maruz kaldı ve soluğu Pınarhisar cezaevinde aldı.
Cezaevi yılları sonunda çıktığında
bazıları artık siyasi hareketinin, seçilme durumunun kalmadığını bangır bangır
bağırdı. Artık o sadece seçecek ama seçilmeyecekti.
Seçildi.
Kim ne derse desin demokrasiyi
işletmek için ana muhalefetin verdiği oylar ile siyasi hayatı yeniden başladı.
Önce parti başkanlığı ardından
Abdullah gülün alicenaplık göstererek Başbakanlıktan ayrılması ile Başbakanlığa
geldi.
Uzun süre ve girdiği her seçimde
oyunu biraz daha yükselterek hem yerel seçimlerde hem genel seçimde başarılı
oldu. Hatta pek çok vatandaş gerek yerelde oy verirken ve gerekse genel
seçimlerde oy verirken adayların kim olduğunu bile çok fazla önemsemeden sadece
Recep Tayyip Erdoğan var diye oy verdi.
Netice itibariyle kimine göre çok
başarılı kimine göre vasat bir dönem geçirdi. Sonuç ne olursa olsun o dönemleri
bitti ve artık halkın seçtiği ve demokratik olarak yarışı kazanan bir
Cumhurbaşkanı oldu.
Bu Cumhurbaşkanının yemin ve devir
teslim törenine Ana Muhalefet partisinin başkanı katılmayacağını basına
yansıttı.
Yanlış çok yanlış.
her şeyden önce insanlar seçimini
yapmış ve Erdoğan’ı o makama oy vererek getirmiştir. O halde halkın tercihine
rağmen ana muhalefetin başkanının tavrının doğru olmadığını belirtmek isterim.
Demokrasi elbette herkese lazım ve
artık günümüzde çağdaş bir tolum olan ülkemizde bu olgu içe sinmelidir.
Misyonunda halkçılık olan bir partinin halkın tercih ettiği bir seçilmişe karşı
tavrını doğru bulmuyorum.
Devletçilik ilkesi ile devletin
geleneklerine bağlı kalan Milliyetçi hareket olmuştur. Devlet Bahçeli
başarılıdır değildir o ayrı konu ama konu devlet olunca yine devletten yana
tavır aldı ve devlet işleri ile özel işleri ayıracağını ve devletin davetlerine
icabet edeceğini söylemiştir.
Aynı devletçi tavrı ana
muhalefetinde mutlaka sergilemesi ve devlet davetlerine icabet etmesini bir
vatandaş olarak beklemek galiba hiçte iyimserlik değildir.
Selam ve dua ile…