Mükemmeli
arayan insan aslında mükemmeli bulmak yerine bulduğu tek şein mutsuzluk
olduğunu görür.
Kıymeti yanımda tartışılmayacak bir
dostumun anlattığından yola çıkmak istiyorum konuya başlarken.
Bir adamı gül bahçesine sokmuşlar ve
o bahçenin en güzel gülünü kopar getir demişler. Tek şart geriye dönmeyecek.
Adam başlamış girişten itibaren en güzel gülü beğenmeye. Bu güzel demiş. Ama
ileride daha güzelini bulurum. Sonra diğerine geçmiş, sonra bir diğerine, sonra
daha güzelini bulma gayretine girmiş. En güzelini bulacağım derken bahçenin
sonuna gelmiş. Bakmış gülsüz çıkacak koparmış birini ve çıkmış. Dışarı
çıktığında birde elindeki güle bakmış ki belki de bahçenin en güzel olmayanını
seçmiş.
Konuya böyle başlamışken asıl
mevzuumuz açılıma geldik.
Hep söyledik diye başladım bu konuyu
her yazdığımda. Açılıma başka deyimle barış ve kardeşlik projesine destek
olduğumuzu ama bu desteği de kerhen verdiğimizi belirttik. Yani dedik ki barış
olsun, kardeşlik olsun, artık ülkemin önündeki engerek yılanını, kobra yılanını
öldürelim dedik. Ama dedik ve ekledik. Bu yılanı yok ederken asla kendimizden
gereğinden fazla taviz vererek kendi ayaklarımıza kurşun sıkmayalım dedik.
Nasıl olacak bu iş demeyin.
Benim bir komutanım vardı, gördüğü
her eksiğe “bunu da ben mi düşüneceğim? Derdi. Bir gün iki gün üç gün… her
konuda aynı sözleri defaten duyar olduk. Bir gün evet dedim evet, bunda siz
düşüneceksiniz komutanım. Siz değil de ben düşünecek olsaydım komutan ben
olurdum. Siz her şeyi düşüneceksiniz ki komutan olmuşunuz.
Bu işin nasıl olacağını elbette bu
işin yetkilileri bilecek. Eğer ben bilmiş olsaydım yetkili ben olurum. Ama
elbette fikrimizi söyleyecek, hassasiyetlerimizi dile getireceğiz. Çerçeve
belli içini onlar dolduracak.
Herkesin bir akıl grubu, tartıştığı,
fikir teatisinde bulunduğu bir yakın çevresi vardır. Bizimde bu çerçevede
kendimizce, dilimizin döndüğünce üzerinde yaşadığımız vatan ve beraber
yaşadığımız sorunları dile getirdiğimiz ortada fikirlerin beyin fırtınasına
döndüğü arkadaşlarımız var.
Bu tartışmalardan birinde ortaya
atılan barış için İmralı’daki terörist başı serbest bırakılsa tavrımız ne olur
sorusuna her kafa farklı yorum yaptı.
Tabii olarak bir neticeye varılmadı.
Kimi barış için olursa bağrımıza taş basarız derken kimi böyle bir şeyin yüce
Türk milletini rencide edeceğini, üzeceğini dile getirdi.
Hani iki ucu pislik olan değnek
meselesi var ya ona benzetildi bu konu. Kimi siyasi açıdan baktığında hükümetin
sonunun olacağını ve toplumsal olaylara neden olacağını söylerken kimide
evlatları şehit olan, gazi olan ana babaların içleri kanayarak evet diyeceğini
anlattı.
Terör örgütünü bir taraf olarak
görmemem rağmen iki taraf içinde mükemmel bir netice ararken acaba elimizdekini
de kaybeder miyiz diye düşünmeden kendimizi alamıyoruz. Mükemmel olsun ve bir
daha bu terör belası ile uğraşmayalım bu iş neticelensin derken acaba
elimizdekini de kaybeder miyiz?
Biran için böyle bir şey gündeme
gelse tavrınız ne olur? Tavrımız ne olur bilmiyorum, bilemiyorum.
Selam ve dua ile…