Fransa’daki
derginin kimine göre şaibeli şekilde, kimine göre ise beklenen şekilde
basılarak insanların öldürülmesine ve ardından dünyanın birleşerek teröre karşı
çıktığına, ama aynı zamanda ölen Müslüman insanların canına duyarsız
kaldıklarını yazmıştık.
Demiştik ki bizden kaynaklanıyor bu
olayların bu şekilde yansıması ve algılanması. Zira bizler yaşadığımız ve hak
din olan İslam’ı gerçek manada yaşayamıyor ve tabi anlatamıyoruz.
Bu konuda aynı yerde duruyorum.
Aynen öyle. Bizler İslam’ı yaşayamadığımız ve anlatamadığımız için tanımayan
bilmeyen ve İslam toplumundan bihaber olanlar İslam’ı terör dini olarak
algılıyor.
Oysa bizim dinimiz barışı emreder.
Kardeşliğin en güzel örneği bizim dinimizdedir. Komşusu açken tok yatan bizden
değildir diyen bir din nasıl bu şekilde algılanır.
Hiçbiriniz kendisi için sevdiğini (istediğini)
(Müslüman) kardeşi için de sevmedikçe iman etmiş olamaz". Anlayışında olan
bir dinin mensubu nasıl olurda terörle aynı kefeye konur.
Aslında hiçbir dinin terör ile
ilgisi yoktur. Din insanlara doğruyu güzeli iyiliği anlatır. Bir yazar Din, sevgiyi, merhameti, barışı emreder. Der. Terör
ise dinin zıttı dır; acımasızdır, kan dökmek, öldürmek, acı çektirmek ister.
Dolayısıyla bir terör eylemine fail ararken, kaynağı dindarlıkta değil,
dinsizlikte aramak gerekir. Olayın kökenini, faşist, komünist, ırkçı,
materyalist düşüncedeki insanlarda aramak gerekir. Teröristlerin hangi ismi
taşıdığı, kimliklerinde ne yazdığı önemli değildir. Bir kişi masum insanları göz
kırpmadan öldürüyorsa, dindar değil dinsizdir. Allah'tan korkmayan, tek amacı
kan dökmek ve acı çektirmek olan bir canidir. Bu nedenle, "İslami
terör", "Yahudi terörü", "Hristiyan terörü" son derece
hatalı kavramlardır. Çünkü İslam dininde ve diğer iki ilahi dinde hiçbir
şekilde teröre yer yoktur. Aksine, İslam'a göre "terör" olarak
adlandırdığımız eylemler (yani masum insanlara karşı işlenen cinayetler), büyük
bir suçtur ve Müslümanlar bu eylemleri engellemek, yeryüzüne barış, huzur ve
adalet getirmekle sorumludurlar.
Terörle anılmanın hatasını anladık.
O tamam. Peki ya kutsallarla oynayanlara ne diyeceğiz. Sesimiz çıkmayacak mı*?
Basın özgürlüğü dediğimiz şey
insanların dini duyguları, manevi duyguları, ruhani duyguları ve milli
duyguları ile oynamak mıdır?
İnsanlar istediği gibi bizim
maneviyatımızla oynayacak, peygamberimiz ile dalga geçecek, kimi kamyona
bindirecek kimi karikatürünü yapacak bizde onlara özgürlük var diyeceğiz öyle
mi?
Söz konusu dergi kutsal değerleri
hiçe sayarak Müslüman insanların maneviyatı ile oynadı. Elbette basalım
dergilerini ve kafalarına geçirelim binalarını, o dergiyi lokma lokma yedirelim
onlara ki hazımsızlıklarının cezasını öyle çeksinler demiyorum. Ama demokratik
eylemlerle onlara yaptıklarının hata olduğunu yanlış olduğunu da
anlatabilirdik. Anlatamadık.
Bu dergi çalışanları bunu yaparken
maalesef ülkemizin içinden de bu yangına kıvılcım taşıyanlar oluyor. Söz konusu
derginin nüshalarını basarak sözde basın özgürlüğüne destek oluyoruz diyenler
nasıl olurda bu milletin hassasiyetini düşünmezler. Yazık bu kadar da halktan
kopuk yaşanmaz. Bu kadar da halka rağmen kışkırtmacılık yapılmaz.
Müslüman bu oyuna da gelmemeli. Bırakın
yalnızlıklarında boğulsunlar. Asla şiddet ile değil, demokratik olarak tepki
ile hatalarını anlasın çarlynin Türkiye uzantıları. Tekrar ediyorum biz çarly
marly değiliz. Şiddete hayır ama maneviyatımızla kutsalımızla oynayanların
oyunlarına da hayır.
Selam ve dua ile…