Tarih boyunca Türk milleti denilince akla ilk askerlik
mesleği gelmektedir. Gerek Türklerin karakteri, gerekse vatanlarını başka
milletlere kaptırmak istemeyen ve bağımsızlığına düşkün olan bu millet için
askerlik sanatı vazgeçilmez bir meslekten ziyade yaşam tarzı olmuştur. Askerin
olmazsa olmazı tabiî ki silahıdır. Askerlik mesleğimizi en az MÖ. 209 yılına
kadar geriye götürdüğümüze göre silah yapımı işini de o kadar geriye
götürebiliriz.
Orta Asya’da Türk Milletinin en eski meslek dalının demircilik
olduğunu hepimiz biliriz. Çelik kılıçlarla dünyayı dize getiren bu yüce
milletti. Osmanlı’da bu işi Cebeci Ocağı yapmış, Cumhuriyetin ilk yıllarında
adı Askeri Silah Fabrikaları olmuş, 1950 yılında ise Makine Kimya adını almış.
Seksen yıllık tecrübe ile bugün, 10 Fabrika ve 2 işletme
müdürlüğünde, 6 bine yakın çalışanıyla ülkemizin savunma sanayinde tek
kuruluşudur. Ve bu kuruluşun lokomotif şehri de tabiî ki Kırıkkale’dir.
Şimdiye kadar MKE neredeyse sanayi alanında üretmediği
hiçbir şey kalmamış, adeta Fabrika yapan fabrika konumuna gelmiştir. Ama
kuruluş felsefesi ve de asıl amacı
savunma sanayimiz için silah üretmekti. Fabrikamız şimdiye kadar 5.56 mm HK 33 E Otomatik Piyade Tüfeği, 7.62 mm G3/A3 & G3/A4
Otomatik Piyade Tüfeği, 7.62
mm MG3 Makinalı Tüfeği, 9 mm MP5/A3 ve MP5/K Makinalı
Tabanca, 40 mm
T– 40 ve T– 40 HK 33 E Bombaatar gibi silahlar üretmiştir.
Son dönemde özellikle Silah Fabrikası büyük bir atılım
yapmış önce JMK BORA-12 adı ile yüzde yüz yerli keskin nişancı tüfeğini yaparak
ithal bile etmiştir. Ardından MPT-76 Milli Piyade Tüfeği yapılmış, uzun
mesailer sonunda mühendisi, işçisi, memuru ile özverili bir şekilde emek
harcayan fabrika çalışanları yerli silahımızı gerçekleştirdiler.
Her ne kadar sayın Başbakan silahımıza EM-Pİ-Tİ dese de biz
MPT-76 diyoruz. Ama benim aklımda ki ve kalbimde ki adının MPT-71 olmasıdır.
Hatta MKE-MPT 71 de denilebilirdi. Neyse adına fazla takılmamak lazım çünkü
adından ziyade silahın kendisi gidiyor.
Yeni silahımız seri üretime geçeceği anda alt yüklenici
olan bir özel firmanın seri üretimin neredeyse yarısını yapacağı haberlerini en
etkili iktidar ağzından öğrendik. Bu durum ekmeğimizin yarısını hiç hak etmeyen
birisi ile bölüşme anlamına geliyor ki zaten karnı hiç doymayan Kırıkkale için
bu bir yıkım olacaktır.
MPT ’nin gitmesi Silah Fabrikası çalışanlarının da çalışma
hızlarını düşürecek, motivasyonları bozulacak. Bin bir güçlükle ortaya
koydukları emeğin yok edilmesi haksızlığın en büyüğüdür.
MKE işçileri bu talihsiz beyanları duyduğu günden beri
protesto için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Sendika yapılacak çalışmaları
organize ederek Kırıkkale’de bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Fakat mevcut
siyasi iktidarın dinlediği de dinleyeceği de yok doğrusu. Ancak Kırıkkale
topyekun ayağa kalkarsa belki bir şeyler değişebilir.
Hükümetin en güçlü vekilleri Kırıkkale’li diyoruz. Başbakan yardımcısı idi. Ses yok.
Milli Savunma Komisyon başkanı ses olmadığı gibi belki haberi de yok. Bir
diğeri Çırak Okulu mezunu MKE işçisi ilk açıklamayı kendisi yapıyor “Evet
silahların önemli bir bölümünün de özel sektör yapacak” diye.
Kırıkkale artık mevcut iktidardan da vekillerinden de bir
şeyler istemiyor. Olanları götürmeyin yeter. Yani Diyojen’in de dediği gibi
“Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz.”