Yine
yazımıza bir haber ile başlıyoruz içimiz sıkılarak ve kan ağlayarak.” İdil ilçesi Turgut Özal Mahallesi'nde Kanton ilan
ettikleri bölgede sözde siyasi eğitim alan YDG-H üyeleri, Alanya Caddesi'ne
çıkarak silahlı yürüyüş yaptı. PKK'nın şehirlerdeki asayiş birimi olduklarını
ileri süren YDG-H üyeleri sözde askeri tören düzenledi. Silahlarla yürüyüş
yapan YDG-H üyeleri PKK'lılar için kurulan taziye
çadırını ziyaret etti. Yürüyüşe katılanlar sözde KCK ve PKK bayrakları
eşliğinde sloganlar attı. Grup daha sonra yine silahlı yürüyüş şeklinde mahalle
arasına girerek gösteri yaptı.”
İnsan kendisine soruyor neler oluyor
diye.
Karpuzlu köyünde oturan R. İ, İ .N, M. A, Ş.D, Kulp
Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulundu.
R.
İ, çıkışta gazetecilere, akşam köy kahvesinde elektrik kesik olduğu sırada
ellerinde uzun namlu silah bulunan 5 kişinin, örgüt mensubu kıyafetiyle içeri
girdiğini söyledi.
Silah
zoruyla yere yatırıldıklarını iddia edilen İ, "Bizleri bir süre dövdüler. Yüzleri kapalıydı,
seslerinden tanıdık. Köylümüz olan bu şahıslar aynı zamanda geçici köy korucusu
olarak görev yapmaktadır. Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçeyle şikâyete
bulunduk" dedi.
Öte
yandan, Kulp Kaymakamlığı önünde bir grup partiliyle basın açıklaması yapan BDP
Genel Başkan Yardımcısı, çözüm süresini akamete uğratmak isteyenler tarafından
çeşitli oyunların sahneye konulmak istendiğine dikkati çekti.
Kulp Kaymakamlığı, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını bildirdi.
Bu iki olaya baktığımızda sadece
bunlarla bile değerlendirdiğimizde biraz önceki soruyu tekrarlamamız
gerekiyor.”neler oluyor”
Birileri gerçekten sükûnet ortamını
bozmak için her şeyi yapıyor. Bu eğer sadece çözüm sürecine balta vurmak için
tezgâhsa çok yazık. Çözüm sürecine içimizden isyanlar patlarken evet diyen
bizleri bu oyunun bu şekilde sahneye konulması yıkıyor.
İçimiz kan ağlıyor ama evet diyoruz
çözüme dedik. Çünkü ülkenin gelişmesi ve hızla çağı yakalaması önünde dağ gibi
duran bu terör faaliyeti bitsin dedik. Şehit haberleri gelmesin ve analar
ağlamasın dedik. Yılların belası olan bu teröre bir çözüm bulunacaksa bulunsun
da dedik. Aynı yerdeyiz ve sözümüzün adındayız.
Ancak baştan en baştan da şunu
dedik. Taviz tavizi doğuruyor. Bir süre geçecek bu süreçte ve biz elimizi
verdik ama kolumuzu kurtaramayacağız dedik. Öyle de oluyor.
Terör ile her alanda mücadele etmek
gerekiyor. Terör örgütü ve onun siyasi uzantılarının sözlerine dikkat etmesi
gerekiyor. Ülkeyi geren söylemler rahatsız ediyor. Ama bunun yanında bizimde
siyasetçilerimizin söylemlerine dikkat etmesi gerekiyor. Onlarında verdikçe
verelim, alsınlar ne istiyorlarsa söyleminde bulunmaması gerekiyor. Görülüyor
ki onlar yani bölücü unsurlar yüz verdikçe astarını istiyorlar. Bu nedenle
demokratik haklarını verelim derken kraldan çok kralcı olmanın da asla anlamı
yok.
Bir başka açıdan baktığımızda bu
olayların ardında bölgeyi karıştırmak isteyen güçler var denirken paralel yapı
gündeme getiriliyor. Eğer öyleyse yani paralel yapının işiyse bu o zaman
devletin tüm organlarının daha hızlı temizlik harekatı yapması lazım. Biran
önce bu yapının her yerdeki uzantılarını yok etmek için hızla hareket etmesi
lazım. Aksi halde devletin devamlılığında vermiş olunan bu tavizler artık kol vermek
değil baş vermeye dönmüş durumda.
Selam ve dua ile…