Yaratan “Eşref-i
Mahlukat” olarak, yaratılanların en şereflisi, en mükemmeli ve en değerlisi
olarak yarattı insani.
İnsan
olarak gözümüzü açtığımız bu dünyada insan olabilmeyi, insanca yaşam
sürdürebilmeyi ne kadar başarabiliyoruz, bu cevaplanması gereken en önemli ve
en temel soru.
Hergün yaşamın içinde yürekleri
burkan , içimizi acıtan,bizleri dehşete düşüren yada trajikomik o kadar olay
okuyor ve izliyoruz ki insanlık nereye gidiyor demekten kendimizi
alamıyoruz.Dünyada olup biten bu
olaylara,kavgalara,savaşlara şaşırıp kaygı duymamak mümkün değil.Maalesef çevremiz insan olmaktan
çok uzak,insanlarla dolu.Günümüzde zor
belki insan gibi insan olabilmek,insan kalabilmek. Yaratılış itibari ile
zayıftır birazda insan; nefsine
uyar,kolayı seçer ve farkında olmadan uzaklaşır insanlıktan.
Aslında
Allah’ın insanı nasıl bir varlık olarak ve neden yarattığını idrak etmekle,
yani insan olmanın ne anlama geldiğinin farkında olmakla başlar birazda insan
olmak.
Bu noktada aklıma hemen ünlü filozof
Platon’un sözü geliyor;’’ insan herşeyin kutsalı olduğu gibi en kötüsüdür
de.”demiş. Eğer yaratanın bizlere
verdiği aklı, zekayı, iradeyi doğru kullanırsak, ruhumuzu nefret, öfke,
hırs,bencillik yerine sevgi,saygı,şefkat,merhametle beslersek gerçek anlamda
insan oluruz.
Bence tüm bunların altında yatan yine
sevgi eksikliğine dayanıyor. Sevginin olduğu yerde kötülüğe de yer yoktur.
İnsanlar birbirlerini çıkarlardan uzak yalnızca insan olduğu için sevip değer
verse ne güzel olurdu. Ne demişti Yunus Emre ”Yaratılanı severim yaratandan
ötürü”.
Bugüne kadar gelen tüm dinler ve bu
dinlerin kitapları da aynı şeyleri söylemiyor mu? Allah iyi insan, iyi kul
olmanın yolunda yapılması gerekenleri emretmiyor mu? Ama maalesef işte bazıları
dini kullanarak insanlığa zarar veriyorlar, din adına can alıyorlar, yakıp
yıkıyor. Bazıları ise yine insanlığını unutarak maddi çıkarlar uğruna ferdi
olarak yada devlet olarak bir başkasını bitirme gayretine giriyorlar. Sebep ne
olursa olsun bir başkasının canını yakan insanlıktan uzaklaşmış olur.
İnsanların barış içinde birbirlerini
sevip sayarak yaşama isteği de böylece her geçen gün artıyor. Bu yüzden
yapılması gereken basit aslında;
dili,dini,ırkı ne olursa olsun hiç kimseye ne pozitif nede negatif ayrımcılık
yapmadan,dünyadaki tüm insanlara aynı ölçüde değer verip,aynı ölçüde sevmek.
.İşte ancak o zaman insanların içindeki öfke, nefret, hırs duyguları silinir ve
yerini sevgi, saygı merhamet alır.
İnsan olmak onurdur ve bu onura layık
olmak ümidiyle…
Ülkü Kaya Çelik Kimdir?
1980 yılında Kırıkkale’de doğdu. İlk
orta ve lise tahsilini Kırıkkale’de tamamlayan Çelik halen Anadolu üniversitesi
Açık öğretim Fakültesi son sınıfta tahsil hayatına devam ediyor.
Kırıkkale’nin yetiştirdiği,
kendiside bedensel engelli olan ve özellikle engelliler için yapmış olduğu
çalışmalar ile adını duyuran ve çok genç yaşta hayatını kaybeden gazeteci Ahmet
Dursun Kaya’nın kardeşi olan Ülkü Kaya Çelik halen aktif çalışma hayatına
Simetri turizm firmasında muhasebe departman müdürü olarak görev yapmaktadır.
Çelik’in çeşitli tarihlerde yazmış
olduğu çok sayıda köşe yazısı ve yazılarını toparladığı bir adet kitabı
mevcuttur.
Ülkü Kaya Çelik; evli olup iki çocuk
annesidir.