Bu hareket
sandığa yansır mı?
Cumhuriyet Halk Partisi
Parti Meclisi’nin aldığı aday belirlemede ön seçim kararından sonra Kırıkkale
CHP teşkilatlarına hareket geldi. Ön seçim nedir? Hakim huzurunda üyelerin
tümüyle yapılan, örgütün arzu ettiği adayları belirlediği ve genel seçime
çıkarmak istediği bir eliminasyon sistemidir.
Aday belirlemede önseçim
kararı genel olarak CHP’de kabul görürken, Genel merkezden destek bekleyen
isimleri ise üzdü. Örgüt ile bağı olmayan adayların bu karar sonrasında
adaylıkları zora girdi. CHP örgütünün yakından tanıdığı isimler ise avantajlı
konuma geldi. Sözün özü CHP’nin milletvekili aday adayları önce kendi
partililerinin önünde sınav verecek.
CHP seçimlerde,
beklentilerinin üzerinde başarı gösterebilir. Adayların çok çalışması gereken
bu süreçten partililer ise oldukça memnun görünüyor. Milletvekilliğine soyunan
isimlerin dayatma yapılmadan kendilerine sorulması örgüt üzerinde olumlu bir
hava yaratmış durumda. CHP kadrolarındaki bu heyecan eğer sandığa da yansırsa
partide birlik sağlanır ve belki de sürpriz sonuçlar ortaya çıkar. Sözün kısası
7 Haziran’ın geleceği mart ayında belli olur…
CHP'de yıllardır seçim
önceleri, parti yöneticileri, aday adaylar 'ön seçim' isteklerini dile
getirirler. Ancak yıllardır bu istek bir türlü gerçekleşmez. Genel merkez
düzeyinde etkili olan kişiler 'aday' olur veya istedikleri kişileri 'aday'
yapmayı başarırlar. Yine bir seçim öncesi... Aday olmak isteyenler
başvurularını yaptılar, yapmaya da devam edecekler. CHP'den aday adayı çok
çıkar... İsimler kamuoyunda adeta birbirleri ile yarışırlar, İsmi geçenlerin
yarısı 'aday adayı' olur. Yarın öbür gün diğerleri de bunu dillendirebilirler.
Ama bu iş dillendirme ile olmuyor. Biliyorsunuz parti yöneticileri ve aday
adayları yıllardır dillerinden düşürmediler ama olmadı. CHP’de adaylar nasıl
belirlenecek? Tam da bu aşamada, CHP il ve ilçe örgütleri de harekete geçti.
Tam bu noktada başka bir soru akıllara geliyor. Örgüt, tüm bu aşamaların
altından kalkacak kadar stabil bir yapı mı?
Daha doğru bir deyişle
örgüt doğru kararları verebilecek bir aşamada mı? Eğer öyle ise neden son 3
seçimdir örgütten bağımsız adaylar listelere sokuluyor? Eğer öyle değilse bu
seçimin de hüsranla sonuçlanmasının ardından örgüte mal edilecek olan
başarısızlık, CHP’yi temelden bitirmez mi? Diğer bir sorun ise, ön seçimde adı
geçen, örgütün eski isimlerinin son 2 seçimde, ön seçim kararı alınmamasından
ötürü anti CHP’li bir tutum sergilemeleridir. Ön seçimle bu isimlerden bazıları
yeniden adaylar ve muhtemelen nihayetinde üstlerde çıkacaklar. Pek muhtemeldir
ki listeye de girecekler.
Ben, bazı isimlerin daha
önceki seçimde listeye giremediğinden dolayı partiye oy bile vermediğine kendi
gözlerimle şahit olmuş biri olarak sonucu merak ediyorum. Çünkü içerideki CHP
düşmanlarını 8 Nisan’ da listelerde göreceğim. Ön seçim demokrat bir anlayışın
en önemli ayağıdır, elbette ki demokrasi adına güzel ve olması gereken bir
adımdır.
Fakat CHP’nin son 3
senedir tabandan kaçması ve en sonunda tabana kararı bırakması aday
seçimlerinde beklenmedik tablolara yol açacak. Küskünleri kazanmak adına
parlayan yıldızlar bir bir sönecek. Kadınların şansı anca kontenjanlara
kalacak. Gençler için ödenmesi gerek bedeller artacak. Daha da beteri örgütteki
etkin isimlerin hortlamalarıyla modern siyaset anlayışı zora girecek.
Hem örgütten bu kadar uzak
bir siyaset güdeceksin, hem de son seçimde topu örgüte atacaksın. Her ne olursa
olsun sonucun hayırlı olmasını dilerim. Öte yandan; CHP'yi yönetenler ülkeyi
karanlığa götüren zihniyete, ülkeyi emperyalizme manda yapacak yeni sömürgeci
anlayışına; samimiyetle dur demek istiyorsa ön seçimden korkmaz, tüm
milletvekili adayını ön seçimle tespit eder.
MHP’nin liste başı
adayının pekte Kırıkkale’yi bilmeyen ve Kırıkkale’de ağırlığı olmayan bir
bölgeden gelme daha doğrusu genel merkezce gönderilme ihtimali karşısında
CHP’nin parlak adayı etrafında acaba seçmen bu sefer de CHP’de birleşe bilir
mi? Bu da bu yazının yeni karpuzu olsun.
BALOĞLU, birlik
ve beraberlik atmosferi oluşturuyor
İl başkanları olarak
hakimiyet şuan onlarda görünüyor diye
MHP İl Başkanı Erdal
Baloğlu geçen hafta Cuma günü aday adaylığın da ismi gecen isimleri tek tek
arayarak partiye davet etti. Aday adaylığı düşünen 17 kişi toplantıya iştirak
etti. İl Başkanı Erdal Baloğlu yeni İl Başkanı
olmasına rağmen kontrolü elinde bulundurduğunu gösteriyor. Parti de birlik ve
beraberlik atmosferi oluşturuyor. Bu işin yönetmeninin kendisi olduğunu hem
aday adaylarına hem de parti tabanına günden güne hissettiriyor.
MHP İl Başkanı aday
adaylarla yaptığı toplantıda parti temayüllerini ve seçim sürecini anlattı.
Aday adaylarının teşkilatlarla ve kendisi ile irtibatlı olması gerektiğini
vurguladı. Saha çalışmaları yapan aday adaylarının bir rapor halinde yaptıkları
çalışmaları kendisine sunmalarını istedi. Başkan bu işi çok sıkı tuttuğunu
kimsenin kendi başına hareket etmemesi gerektiğini aday adaylarına iletti.
Ben ANKETÇİ
olsam…
Aday adayları saha
çalışmaları yapıyorlar. Adım attığım her yerde bir aday adayına rastlıyorum.
Afişler gazete reklamları pankartlar havada uçuşuyor.
Öte yandan herkesin
dilinde kim aday olacak türküsü var! İki lafın belini kıralım diye oturduğumuz
çay ocaklarında komşuya gidelim sohbet edelim dediğimizde hep siyaset
konuşulmaya başlandı.
Şu ana kadar aday adayları
arasında farklı bir çalışma veya yöntem izleyen var mı diye sorsanız yok derim.
Neden mi hepsi Zafer Caddesinde ve bankalar caddesinde boy göstermekten başka
bir şey yapmıyorlar.
Yanlarına aldıkları 5-10
kişi ile insanlara hava basaraktan koşturuyorlar. Bir esnafa kapıdan varıp
tokalaşmak o esnafta size karsı bir his uyandırmaz. Yaptığınız ziyaretleri de
facebook veya twitter den paylaşmalarda aday adaylarını on plana çıkarmaz.
Seçim bir stratejidir.
Eğer iyi kuramazsanız hata yaparsınız. Adaylar kendilerini bu yöntemleri
kullanaraktan kamuoyuna tanıttığını düşünebilirler. Mutlaka katkısı vardır ama
yeterli değildir. Eğer bir adayın ismi her evde yoksa her ilçede yoksa her
köyde yoksa hiç kusura bakmasın sadece bu adaylar attıkları havanın havasını
alıp giderler.
Genel merkezler aday
belirlemede değişik yöntemler belirliyorlar. Bunlardan bir tanesi de kamuoyu
anket yoklamasıdır. Ben bir anketçi olsam nasıl bir ölçüm yapardım diye
düşündüğümde ilk aklıma gelen yöntemi söyleyeyim.
Denek sayımı belirlerim
Bu sayıyı 4 bölerim
% 25 kent merkezinde
% 25 kent merkezi dışında
olan yerlerde
% 25 ilçelerde
% 25 de köylerde yapardım
Çıkan sonucu yaptığım
bölgelere göre değerlendiririm. En çok oyu alan yerine 4 bölgede ismi olan
kişiyi listeye konulmasını tercih eden rapor sunardım.
Fatura
hepimizin…
Geçtiğimiz hafta kayseri
de oynadığımız Hacılar Erciyes maçında Kırıkkalespor zirve yolunda çok önemli 2
puan kaybetti.
Bu karşılaşmada
Kırıkkalespor olarak top yekun hatalar yaptık. Sahada futbolcular, kenarda
teknik heyet, tribünde taraftar, şeref tribününde yönetim.
İşin açıkçası bu
karşılaşmada futbolcularımız geçtiğimiz haftalardaki gibi sahada istekli ve
hırslı değillerdi. Sanki ayaklarında pranga takılı idi. Aldıkları topları
ayaklarından kaçırıp acemice işler yaptık. Bunun böyle olmasında golü
ummadığımız bir anda kalemizde görmemizin de sebep olduğuna inanıyorum. Eğer
yanlış hatırlamıyorsam Kırıkkalespor mağlup duruma düşmesi ile maçı kazandığını
hatırlamıyorum. Nedendir bilinmez daha 4. dakikada golü yememize rağmen bir telaş
başladık ki anlamak mümkün değil. Şuursuzca baskı kurmak, işimizi iyice
zorlaştırdı.
Sahada hatalar bir birini
kovalarken, birçok tecrübeli futbolcumuz varken, biride çıkıp “ hey durun
bakalım biz kimiz, Hacılar Erciyes kim“ deyip sükûneti sağlayamadı. Birazcık
sakin olabilsek inanın ki üçlük beşlik olacak bir karşılaşmaydı. Hacılar
Erciyes bu sezon izlediğim en kötü takımdı. Böylesine kötü olan takıma bizde
telaşlanıp ayak uydurunca bu sonuç kaçınılmaz oldu.
Kenar yönetime gelince;
Birçok maçı çok iyi
okuyup, gerekli müdahaleyi yerinde yapıp otoritesini sahaya yansıtan Nihat
hocam da sahadaki futbolculara uyarak bu puan kaybına müsaade etti. Bilmiyorum
nedendir sahada aldığı bütün topu ezen futbolcu varken kötünün iyisi olan
Gökhan’ı alması da yanlışlardan bir tanesi idi. Rakibi sahasına hapsetmiş,
sağdan soldan bindirmeler yapılırken, Hasanın almasının yerine, Tunahan’ı
almamasını yadırgadım açıkçası. Hacılar Erciyes’in bozuk olan dengesini
yüksekten gelen toplarla, Tunahan’ın hava hakimiyeti ile rakibin dengesini
iyice bozulması daha mantıklı olurdu sanırım. Tabi biz bunları söylerken
hocanın ne düşündüğünü bilemiyoruz.
Gelelim yönetim kuruluna
ve taraftara
Arkadaşlar biliyorum
hepiniz Kırıkkalespor için yapmayacağınız şey yok. Her türlü cefa kârlığı
yapıyorsunuz, çocuklarınızın rızıklarından kesip bu takımın peşinden her türlü
rezilliklere haksızlıklara katlanıyorsunuz. Kırıkkalespor taraftarı ile ne
kadar öğünse yeridir. İnanıyorum ki süper ligde olan takımlar sizle gibi bir taraftarı
olmadığı için iç geçirip hayıflanıyor, size gıpta ediyordur.
Ama artık çuvaldızı
başkalarına batırırken iğneyi de kendimiz batırmanın zamanı geldi sanırım. Daha
önceki yabancı saha maçlarında olduğu gibi biz bu karşılaşmada da takımımızı
destekleyeceğimiz yerde, sesi çıkmayan rakip seyircinin damarına basarak zorla
kendimize cephe aldırıyoruz. Daha maç başlar başlamaz, kendini taraftar sanan
birkaç kişi küfürler hakaretler ederek bir şey yaptığını sanıyor. Sesi çıkmadan
sakince maç izlemeye gelen Kayserilier’in yerine kendiniz koyarak bi empati
yapın. Sizin onlara yaptıklarınızı Kırıkkale’ye gelen bir taraftar yapsa acaba
neler olurdu. Bunu düşünemiyorum.
Hele ki aynı tribünde yan
yana oturarak. Erciyesspor’un tam gardını düşürmüşken olmadık yere rakip
tribünü ayaklandırıp, sahada bitip tükenen Hacılar Erciyesspor’a yeniden adeta
hayat öpücüğü vererek yeniden kenetlenmelerine sebep olduk. Taraftar bunu
yaparken bu işin büyümesine engel olmayan, hatta olayların büyümesine, Emniyet
güçlerinin çileden çıkmalarına sebep olan, Kırıkkalespor yönetim kurulundaki
bazı arkadaşlarında katkı sağlamaları olayın başka bir yönü idi. Sizin adınız
idareci, sadece sözde değil hal ve hareketlerinizle, tavırlarınızla idareci
olacaksınız. İdarecilik bir sanattır. Adı üstünde İ-DA-RE-Cİ
Kayseri’de birçok
taraftarımız fişlenip önümüzdeki maçlarda sahaya girmeme cezası alacak, buna ne
gerek vardı. Evet, arkadaşlar çuvaldızı başkasına batırıyorsak, iğneyi de
kendimize batırmamız gerek.
Maçta yaralanan Murat
Sekmen kardeşime ve ismini bilmediğim arkadaşlara da
geçmiş olsun dileklerimi iletirken acil şifalar diliyorum