Evet; önümüzde ömür gibi hızla geçecek olan sayılı
günlerin kaldığı ve ülkenin vizyonunda yeni bir çığır açacağına inanılan, kimine
göre istikrarın devamı, kimine göre yenilenmenin olması gereken seçime sayılı
günler kaldı.
Başlığı
ana muhalefetin seçimde kullanacağı slogan olarak belirledim. Nedenini en
sonunda yazmayı düşünüyorum.
Evet,
yaş yarım asır oldu. Bunca yıl
içerisinde olan seçimlerin hemen hepsinde aynı şeyleri duyduk. “bu seçim
diğerleri gibi değil, bu seçim her zamankinden çok önemli, bu nedenle bu
seçimde oyunuzu heba etmeyin”
Aslında
doğru bu sözler. Çünkü gerçekten her seçim kendi içerisinde ve lendi zamanında
gerçekten önemli. Zaten bu seçimin önemi yok dendiğinde demokrasi yara alış
demektir. Zira ya insanlar kime oy verirlerse versinler seçilecek belli
demektir ki bu demokrasiye uymaz, yada artık iktidara kim gelirse gelsin
yapacak bir şey kalmamış demektir ki buda vahimdir. Çünkü bunun olması için
yani yapılacak bir şeyin kalmamsı demek iyi yönde olmaz çünkü insan
isteklerinin sonu olmaz, yok yapılacak bir şey kalmadı derken kötü anlamdaysa o
zamanda ülke ve millet olarak bittiğimizin resmidir Allah korsun. Bu nedenle
seçim kendi zamanında ve içinde bir öncekinden önemlidir.
Bu
seçime gelecek olursak; İktidarı on iki on üç yıldır elinde tutup, kendince
istikrarın mimarı olan bir parti var karşımızda. Açılım ve kardeşlik projesi
ile başlayan ve binlerce insanın canını alan terör olaylarının çözüm süreci ile
bitirme gayretinde olan bu partinin yarım kalan belki en önemli vaadidir.
Sağlıkta
yapmış olduğu atılımı Milli Eğitim başta pek çok alında da sürdürme
düşüncesinde olduğundan kendileri istikrar sürsün diyor. Hele halkın seçtiği ve
cidden gördüğümüz en faal Cumhurbaşkanı olan birinin de sahada olması ile bu
istikrar sürsün ki geçmişte yaşanan koalisyonlara mahkum olmayalım diye
istikrar sürsün oylar kaybolmasın diyen bir parti var.
Ana
muhalefet ise kim ne derse desin öğrendi bu işi. Yani muhalefeti öğrendi. Gerçi
gerekli gereksiz her şeye muhalefet ediyor ve yapıcı olmuyor ama olsun, dün iki
lafı bir araya getiremeyen liderleri şimdi başta iki maaş ikramiye sözü ile
emekliler olmak üzere vatandaşın gönlüne girmeye başladı. Baş örtüsüne saygı
göstermese bile sesini çıkarmayarak, sağa şiddetle karşı çıkmak yerine sağcı ve
dindar kesim içerisinden adaylar göstererek atağa geçti.
Milliyetçi
Hareketin en büyük artısı en kritik zamanlarda ülkücüleri sokaktan uzak tutmak
gayretidir. Gezi olayı, paralel örgüt, Kobani eylemleri gibi zamanlarda
itidalli davranışları ile halkın gönlünde yer etti. Bunun ne kadar oya döner
bunu zaman gösterecek. Ama bir teveccühün olduğu kesindir.
Bir
de bölücü örgütün siyasi uzantısı olan parti var. Ben barajı aşamayacağını
düşünüyorum ama oldukça ciddi bir atak içerisinde olduğu kesin. Aşırı sol ve
ılımlı sol ve ayrıca diğer partilerde siyaset yapmış çok flash isimlerden
gösterdiği adaylar ile sandığı zorlayacaklar. Bunarın iktidar istiyorsa dikkat
etmesi gereken en önemli olayı terörden farklı olduklarını ispat etmeleridir.
Batıdan oy almalarının olmazsa olmadır.
Evet,
gelelim başlığa; milletçe demokrasiyi alkışlıyoruz. Temiz siyaseti
alkışlıyoruz, şiddetsiz siyaseti alkışlıyoruz, fikirlerin çarpıştığı ama asla
kalplerin kırılmadığı bir seçimi alkışlıyoruz, doğruluğu yalansız siyaseti ve
ülkenin faydasına olacak bir seçimi alkışlıyoruz. Bunu sağlayacak liderleri alkışlıyoruz.
Bunu yapacağını söyleyen yerel adayları alkışlıyoruz. Alkışladığımız bu yerel
siyasetle ilgili düşüncemiz sonraki
yazılarda olacak inşallah.
Selam ve dua ile…