Bir
nesneye, kişiye ya da bir varlığa duyulan önlenemez isteğe biz kısaca “bağımlılık”
diyoruz. Zarar verici sonuçlar doğuracağını bildiğimiz halde kopamayız.
Bağımlılığın bir çok çeşidi vardır ve aslında bizim ilk aklımıza gelen hemen
alkol olur. Arkasından sigara, kumar, uyuşturucu gelir sıra ile.
Ama
aslında günümüzde özellikle gençlerimizi etkisi altına alan ve yukarıda
saydığımız bağımlılıklar kadar tehlikeli olan akıllı telefon ve internet
bağımlılığı hiç akılımıza gelmiyor. Sabah
uykudan kalktığında yüzünü yıkamadan, tuvalete gitmeden akıllı telefonuna
bakan, yatmadan önce yaptığı son işi mesajlarını kontrol eden kişi açıkça
bağımlıdır.
Bağımlılar sinemada,
aile veya arkadaş ortamında hatta tuvalet ve banyoda dahi telefon kullanıyor,
kullanmayınca da kendini rahatsız, eksik, tedirgin hissediyor. Bataryaları
bittiğinde kaygı duymaya başlıyorlar.
Yapılan araştırmalar ülkemizde yaklaşık 25 milyon kişi cep telefonundan internet kullanıldığını
göstermektedir. Bu kullanıcılardan bir kısmı ihtiyaçları çerçevesinde
kullanıyorsa da bir çok genç kullanıcıların bağımlı olduğu açıktır.
Telefonu sosyal
paylaşım siteleri ve mesaj atmak için kullananlar yanından telefonu hiç
ayırmazlar, bu da kontrollerini kaybettiklerini fiziksel ve psikolojik açıdan
kendilerine zarar vermektedir.
Bu alışkanlık
sizi ailenizden, arkadaşlarınızdan,
sosyal ve kültürel faaliyetlerinizden uzaklaştıracak, sonra kişiler arası veya
kendinizle olan ilişkinizdeki başarısızlıktan dolayı depresyona sebep
olacaktır.
Öğrenciler
derslerde dikkatlerinin dağıldıklarını, derse konsantre olamadıklarını
vurguluyorlar. Akıllı telefon kullanımına engel olamıyorsak bu alışkanlığı
yararlı hale getirebilmek amacıyla eğitimde kullanmanın yollarını araştırmak
lazımdır.
Maalesef telefon ve internet
bağımlılığı sadece gençlerin sorunu değil artık, bu hastalık orta yaşa da
sıçramış durumda buna kendi hayatımızdan
bir örnek vermek istiyorum. Geçen sene Türk Ocaklı arkadaşlarla yaptığımız
Balkan gezisi sırasında Makedonya’nın hatta Balkanların en güzel şehirlerinden
biri olan Ohri’de idik. Şehre indiğimizde caddenin başlangıcında bir cafe’de
oturarak çay içecektik. Garsona çaydan önce vi-fi sorduğumuzda aldığımız cevap
unutulacak cinsten değildi. Garson bize “No vi-fi yes muhabbet” dedi. Bu söz
çok manidardı aslında. Bilinçsiz kullanılan internetin hayatımızdan neleri alıp
götürdüğünü daha açık gördük.
Yine internette bir paylaşım görmüştüm tam bu durumu
açıklayan, evde interneti kesilen adam diyor ki “İki saatliğine internet kesilince ailemle biraz oturup konuştuk, falan
iyi insanlarmış aslında” şaka olsa da aileler maalesef buraya gidiyor. Herkesin
elinde bir telefon yada bilgisayar aile kopmuş durumda ortak paylaşım sohbet
yok.
O halde iş biraz ailelere, öğretmenlere düşüyor.
Yeniden çocuklarla ortak paylaşım alanı
oluşturarak asrın gerçek vebasına karşı durmamız gerekmektedir.