Fernando
Pessoa’nın kitabı.Kesinlikle okumaya değer çünkü anlatılan bizim çok iyi
tanıdığımızı sandığımız ebedi düşmanı tanıtmaya çalışıyor.
Faust’ta
bilgi bilmemenin bilincidir der.
Şeytan,
ben Tanrı’nın öğüdünü yerine getirdim, çünkü bu benim görevimdi: İsa’yı var
olan her şeyle ayarttım. Kendi aklıma uymuş olsaydım onu, var olamayacak şeyle
ayartırdım. O zaman, genel olarak dünya ve özel olarak Hristiyanlık tarihi
belki farklı olurdu.
Benim
bütün silahlarım müzik, ay ışığı ve düşlerdir. Ne var ki müzik deyince sadece
çalınan müzik değil, sonsuza dek çalınmadan kalacak müzik de anlaşılmalıdır. Ay
ışığı derken, sadece aydan gelen ve ağaçların gölgelerini uzatan ışıktan söz
edildiği sanılmamalıdır; güneşin dışladığı ve nesnelerin aldatıcı görünümlerini
güpegündüz karartan başka bir ay ışığı da vardır. Her zaman kendisi olarak
kalan tek şey düşlerdir. Onlar bizim, içinde doğduğumuz, her zaman doğal ve
kendimiz kaldığımız o parçamızdır.
Ben şeytan’ım, bayanlar. Evet , Şeytan’ım.
Ama ürküp telaşa kapılmanıza gerek yok. Ve kadınlar, yeni bir zevkin gezindiği
ürküten bir göz kırpışla, ansızın bunun doğru olduğunu anladılar. Gerçekten de , ben Şeytan’ım . Yinede
korkmayın , kötülük yapmam. Yer yüzündeki ve yer yüzünün üstündeki bazı
taklitçilerim , bütün aşırmacılar gibi tehlikelidirler , çünkü benim var olma
tarzımın sırrını bilmezler. Sık sık esinlediğim Shakespeare benim hakkımı
teslim etti: Benim bir centilmen olduğumu söyledi. Bu yüzden içiniz rahat
etsin:Emin ellerdesiniz.Bir hanımı incitecek tek bir söz etmek, tek bir
davranışta bulunmak elimden gelmez.Bu doğama uygun olmasaydı bile, Shakespeare
beni buna zorladı. Ben dünyanın başlangıcından beri varım ve oldum olası bir
alaycıydım.Zira bilmeniz gerekir ki bütün alaycılar, bazı doğruları telkin
etmek için alaya başvurmak istemeleri dışında, zararsızdırlar.Benim, hakikati
söylemek gibi bir iddiam olmadı asla, hakikati bilmediğimden olsa gerek.
Zaten
saldıramam. Böyle şeyler yeryüzünde olur, çünkü insan hayvansı yönünü
hatırladığında. Benim cinsiyetimde yoktur.Bu benim için iyi bir
güvencedir.Rahat edebilirsiniz, çünkü size saygıda kusur etmem.Modern
romancıların ve yaşlıların saygısızlığı gibi, ikinci derecede önemli ve yarasız
saygısızlıklar olduğunu da iyi biliyorum; ama ben bunlardan bile mahrumum,
çünkü benim cinsiyetsizliğim şeylerin kökenine kadar uzanır,ama asla buna kafa
yormak zorunda kalmadım.Bir çok büyücünün benimle alışverişte olduğu söylenir
bu tamamen yanlıştır benim üzerimden pirim yapıp gelir elde
ederler.Hemcinslerine karşı üstünlük sağlamaya çalışırlar.Onlar kendi
imgelemleriyle ilişki içindedirler buda bir anlamda benim.Dünyanın
başlangıcından beri…sürekli ayartma ve deneme içindeyim.Çünkü başarılı biçimde
ayartmaya izin yok.
En iyi
yapıtlarım ay ışığı ve alaydır. Pek birbirine benzer şeyler değil…
Hayır,
çünkü bende kendime pek benzemem.Bu kusur benim erdemimdir bu yüzden ben
Şeytan’ım.Yorgunum her şeyden önce yorgun Taaa Adem babanızdan bu tarafa
uğraşıyorum, en çokta orda zaman harcadım,Havva’yı ayartmak hiçte kolay
olmadı,kardeşi kardeşe öldürtmek, din adına savaşları tetiklemek, Tanrıyı kiliseye
kilitleyip anahtarını da Rahiplere vermek bunlar zor olmadı ama uğraştırdı.Daha
sonra Tanrı Muhammed’i
görevlendirdi.Onun zamanında da boş durmadım. O vefat edince biraz işim
kolaylaştı, hemen takipçilerini savaşa zorladım ve damadıyla eşini karşı karşıya
getirdim, daha önceki atalarından gördükleri uygulamaları akıllarından hiç
çıkarttırmadım. Burda da Tanrı’yı mescidlere hapsetmeye çalıştım. Görkemli ve
şatafatlı mabetler yapmalarını esinledim (sanki orda yapılan ibadet daha sahih
olacak gibi). Az kaldı Tanrı’yı mabetlere kilitleyip anahtarını da mollalara
verecem, içini kıymetli eşyalarla doldurttum tapınma saati dışında içeriye
kimseyi almamalarını üfledim. Artık bütün Gönderilen dinlerin takipçileri
işleri düştüğü/başları sıkıştığı zaman Tanrı’yı hatırlıyorlar yoksa hepsini
birledim. Zaten diğer inanışların takipçileri avucumun içinde.
Eski
çok eski şeyleri hatırlıyorum; İsrailoğulları’ndan önce Edom denen krallıkları. Az kalsın onların
kralı ben olacaktım, bu günse benim
olmayan şeyin sürgünündeyim. Hiçbir zaman ne çocukluğum ne de yeni
yetmeliğim ne de dolaysıyla ,erişeceğim ergenlik çağım oldu.Ben olumsuz
mutlağım ,hiçliğin cisimleşmiş haliyim.Asla elde edilemeden arzulanan ,var
olmayacağı için düşlenen şey,bu benim hiçlik krallığım bana verilmeyen taht
bu.Bir ihtimal olan,olması gereken şey,Yasa’nı yada Yazgı’nın bahşetmediği
şey,bunu İnsan ruhuna avuç avuç serptim ve bu ruh, var olmayanın yaşayan
yaşamını hissedince allak bullak oldu.Ben ,bütün
görevlerdeki unutuluşu,tüm niyetlerdeki tereddütüm.Mutsuzlar ve hayat
yorgunları ,yanılsamalarından kurtulur kurtulmaz ,gözlerini bana doğru
kaldırırlar, çünkü ben de kendimce parlak Sabah Yıldızıyım.
Böyle
konuşuyorum diye şaşırmayın. Ben doğuştan şairim, çünkü ben yanlışlıkla konuşan
hakikatim ve sonuçta tüm yaşamım,alegori kılığına girmiş ve simgelerle
açıklanan özel bir ahlak sistemidir. Şunu da itiraf edeyim; ,Aslında bütün
dinler gerçektir,ne kadar karşıt görünürse görünsünler, bunlar aynı gerçeğin
farklı simgeleridir.Farklı dillerde söylenmiş farklı cümleler gibidirler;öyle
ki aynı şeyi söyleyenler birbirlerini anlamadılar hatta dışladılar yeri geldi
kan akıttılar.Bir pagan Jüpiter,Bir Hristiyan Tanrı,Bir Müslüman Allah
dediğinde ,insan aklının farklı sözcüklerine aynı anlamı katarlar: Aynı sezgiyi
değişik biçimde düşünürler. İnsanlar hep simgelerin dünyasın da yaşıyorlar,aynı
aydınlık ve karanlık ayrı tapınaklar da ve her simge hakikatin yerine
geçebilecek bir hakikattir ta ki zamanla koşullar hakiki hakikati yeniden oluşturuncaya
kadar.Öyle ki ritüelleri aslı gibi saydırdım,
insanlar kendilerinden önce yaşanmışlıkları hakikatten daha değerli
saydılar.Bu konuda bana bazen dinlenmek düştü onu da söylemeliyim takitçilerim
sayesinde.
Oysa
ben bile kendi cehaletimin farkındayım Şeytan olarak. Ama ne garip Ademoğulları
hala bunu fark edemedi ve Bilmenin temelinin
kendi cehaletimizi bilmek olduğunun.
Şuayb BÜTÜN