Yıl 1977,
bin bir zahmete ve zorluğa rağmen çekilen “Güneş Ne Zaman Doğacak” filminin
başrolünde Cüneyt Arkın vardı. Ülkücü hareketin ilk filmi olmasının yanında
konusu, müzikleri ile kapalı gişe oynamıştı.
Yıl
2012, ülkücü hareketin 35 yıl önce yaşadığı kavgayı, ülkesi için yaptığı
mücadeleyi, dramı şimdiki gençliğe ve gelecek kuşaklara anlatabilmek amacıyla
Ülkücüler adı ile bir belgesel çekilmişti. Ülkücü hareketin önde gelen
isimlerinin konuştuğu bu belgesel maalesef çok fazla ses getirmemişti.
Yıl
2015 Ekim 2 ve bir film vizyona girdi. “KAFES” 46 yıllık ülkücü hareketin profesyonelce
çekilmiş belki de tek filmi. Filmin çekimleri dört hafta sürmüş ve tamamı
Ankara’da çekilmiş.
Yönetmenliğini
Mahmut Kaptan, yapımcılığını Yasemin Nak yapmış. Başrolde İsmail Hacıoğlu Türk
sinemasının son dönemlerde yetiştirdiği önemli bir yetenek. Hikaye ise 1980 den
önce ki son Ülkü Ocakları Genel Başkanı olan Lütfü Şehsuvaroğlu’nun Kafes adlı
romanının sinemaya uyarlanmış.
Lütfü Şehsuvaroğlu,
Ülkücü Yemini’ni yazan ve “Kanımız Aksa da Zafer İslam’ındır”, “Müslümanlar
küfre karşı tek yumruk” sözlerinin de sahibidir.
Şimdiye kadar yapılan dönem filmlerinde,
dizilerinde Ülkücüler genellikle “kötü, kaba, şiddet yanlısı” olarak gösterildi.
Kafes ise ülkücü camiaya objektif bir pencereden bakarak ülkücülerin çilesini
anlatıyor.
Milliyetçi
Hareket Partililerin yapacağı bellidir. Kendine, kendini anlatana sahip
çıkacaktır. Her ülkücü bu filme gitmeli ve daha fazla filmlerin çekilmesine
katkıda bulunmalıdır.
Bu
filme sahip çıkmak; Türk-İslam Davası uğruna zindanlarda hayatlarını çürüten,
bu uğurda şehit düşen, bu uğurda gazi olan ve hayatlarının en güzel çağlarını
cezaevinde geçirerek hayata geç başlayan bu gönül ve dava adamlarına bir ahde
vefanın göstergesi olacaktır.
Bu
film; Ruhi Kılıçkıran’ın, Yusuf İmamoğlu’nun, Dursun Ertuğrul Önkuzu’nun, Baki
Yeşiloğlu’nun, Osman Arıca’nın Oğuzhan Akıncı’nın
ve ismini burada zikredemediğim tüm vatan ve millet şehitlerinin filmidir.
Bu
filmi ne kadar çok kişi izlerse ülkücüler kendilerini o kadar anlatma fırsatı
bulacaktır. Ülkücüler tek yürek, tek bilek olmalı ve üzerlerinde yıllarca sol
basının uyguladığı olumsuz algı kırılacaktır.
Önkuzu hey! Önkuzu!
Önde gider Önkuzu.
Bu bayrak düşmez yere,
Ölmedikçe sonkuzu!
Şiiri
ile başlayan filmde şehitlerimizi unutmamamız gerektiği mesajı ile şehitlerimize
sahip çıkarken, bunun yanında bana göre belki de en önemli sahnelerden biri de
Mehmet Sipahi’nin “Vatan için ölmekte yaşamak kadar şereflidir.” Sözü oldu. Bu
sebeple bu vatan için zamanında ölmesini bilen ülkücüler, şimdi vatan için
yaşamayı ve daha çok çalışmayı seçeceklerdir.
Tek
kelime ile bu filmin yapımcısını, oyuncularını tebrik ve teşekkür ediyorum. Ve
yeni filmleri sabırsızlıkla bekliyoruz.