Kırıkkale şehir merkezinde ve
herkesinde bildiği ‘’ÇARŞI CAMİİ’’,
geçtiğimiz haftalarda yerine yenisi yapılmak üzere yıkıldı.
Yine geçtiğimiz yıllarda ‘’NUR CAMİİ’’ de yerine yenisi yapılmak
üzere yıkılmıştı. Nur Camiinin yerine yapılacak olan yenisiyle ilgili olarak,
kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla, yıkımdan aylar öncesinden inşaatla
ilgili tabelası - projesi – maketi – modellemesi – görselleri ile tanıtımı
yapılmış ve konuya açıklık getirilmişti.
Bu tür yapılar bulunduğu şehre kimlik
kazandırmak için yapılır. Şehirde bilinen bir adres olmasına yönelik yapılır. İhtiyaçtan
dolayı yapılır. Velhasıl bir şekilde ve bir şeye istinaden yapılır.
Yakın geçmişte ‘’NOKTA CAMİİ’’ inşa edildi ve protokol
camisi olarak ta işlevini yaptı.
Şahsen inşaatçı ve çevre bilimci değilim ama gerek yurt içi ve gerekse
yurt dışında gezip gördüğüm yerlerin hemen tamamında, bu tür yapılar ya bir
parkın içinde veya ortasında oluyorlar. Ya da bu gibi yerlerden çıktığın zaman,
o alanın içinden geçip gidiyorsun.
Keza bu kabil inşaatların gerek yer
tespiti ve gerekse konumu itibariyle, çevresinin ve de şehrin dokusuyla uyum
içerisinde olması ve ayrıca birtakım ihtiyaçlara da cevap verecek tarzda
olması, bilhassa aranması gereken faktörlerin başında gelir.
Yazıyı hazırladığım ana kadar
gözlemlediğim şekliyle, Çarşı Camiinin hâlihazır kazı ve temel çalışmalarında,
bahis mevzuu, olmazsa olmazlara yönelik bir uyum söz konusu değil! Hemen yanı
başında bulunan ‘’Belediye (Kızılkanat)
İş Merkezi.’’ yapılırken, inşaat temel kazı çalışmasında, mevcut zeminden
takriben 8 – 10 metre eşilerek
temel atıldığını, bu şehirde yaşayan ve yaşı 40’ın üzerinde olan herkesin
hatırlıyor olması gerekir.
O zamandan günümüze gelişen ve değişen
inşaat teknolojisine bir sözümüz de haddimizde yok. Ancak şu kadarını da
biliyorum ki, mevcut 80 – 100 cm. lik bir kazı ile
de olmayacağını, yoldan geçen kime sorsanız bilirler!
Yine biliyorum ki bir inşaata
başlarken, ilgili alana o işle ilgili bir tanıtıcı tabela dikilir. Onun üzerine
de birtakım teknik açıklayıcı bilgiler yazılır! İnşaatın sahibi – projesi –
kontrolörü – çeşitli mühendis ve teknik değerleri – keşif bedeli – müteahhidi
gibi bilgileri verilir! Bunların hepside kanun gereği inşaatla ilgili yapılması
gereken olmazsa olmazlarıdır!
Bu inşaatın kontrolüyle ilgili olarak
Belediye mi – Bayındırlık mı – Tarihi
Eserler (Anıtlar) Kurulu mu – Estetik Kurulu mu yoksa Diyanet mi hangisi ilgili? Kimsenin bir
şey bildiği yok!
Buranın plan ve projesi
hazırlanırken hangi birim veya kurumlar müdahil oldular? Bu şehrin şehir
merkezindeki trafik keşmekeşi ve park sorununun çözümüne yönelik bir Allahın
kulunun kılı bile kıpırdamazken, ne güzel böyle 1500 m2. lik bir müsait alan meydana gelmiş.
Derinlemesine üç katlı bir ‘’OTOPARK’’ yapılarak bunun üzerine
caminin oturtulmasının, alt kısmı için dini vecibelerle ilgili müştemilatların
yapılmasının düşünülememesini, bu şehirde yaşayıp ta uygulamayan / uygulanmasını sağlamayan aklıselim
sahibi bir kişiyi, şahsen ben düşünemiyorum. Bunun düşünülmemesi yaşadığı şehre
ihanet değilse nedir?
Kot değerinin altında bu şekilde elde
edilecek olan üç katın toplamı 4500 m2. lik alan, hemen yanı başındaki
Kızılkanat Otoparkının iki katlı yaklaşık 7000 m2. lik mevcut alanıyla birleştirildiği
takdirde, şehir içi trafiğinin sıkıntısına bir nebzecik çözüm olurdu.
Böyle bir proje birleştirmesiyle de giriş
bir yerden ve çıkışının farklı şekliyle, trafiğin tıkanması da önlenmiş olurdu
diyorum.
Belediyenin sorumluluğundaki şehir
içi trafiğinin çözümüyle ilgili böyle bir alternatif, proje tasdiki için önüne
geldiğinde, temelin sağlam zemine ulaşmasının temini açısından, (önceden
Kızılkanat’ ta olduğu gibi) yapılmayıp,
şimdiki gibi uygun olmayan bir temel derinliği ile geçiştirilmesi, şehir kamuoyunda
dolaşan şaibeler arasındadır.
Yine doğruluk derecesini tespit
edemediğim dedikodular arasında, inşaatın üst Kızılkanat otopark girişi tarafındaki
kod derinliği (max. 1, 5 m.) ile park tarafı alt
kısmının kod derinlik farkı (max.1 m.)
ve yaklaşık 50 cm. lik temel
demir boyları da, aynı dedikodulara malzeme olmaktadır.
Bu durum ne derece gerçek olup, Belediye
İmar Müdürlüğünce kontrol edilerek mevcut duruma müsaade edilmiş midir? Zira
inşaatın Kontrol Mühendisliğinin olmazsa olmazı İmar Müdürlüğüdür.
İnşaatın imalatıyla ilgili diğer bir
şayia da, bu işin bir oldubittiye getirilmek suretiyle birilerine peşkeş
çekilmiş ve o nedenle de tabela dahi takılmamış olduğu şeklindedir!
Şayet böyle bir durum varit ise, bu
takdirde işin sorumlusu Cami Derneği
mi, Müftülük mü yoksa kim olduğu
meç’ ul durumdadır! Zira bu durumda projenin hazırlatılmasından itibaren bir
hatalar zincirinin gündeme gelmesi mevzuubahistir!
Eğer böyle bir durum varsa,
bilemediğimiz proje hilafına bir imalat (şu andaki mevcut durumu) tespit
edilirse, devam edecek süreçte üstüne devam edecek olan muhtemel hatalı
çalışmanın yetkilisi ve mesulü kim olacaktır. Yok, eğer minare – kılıf meselesi
olursa sözüm yok!
Şehrimizin konuyla ilgilenecek teknik
bilgiye sahip mimar – mühendis – müteahhit – çevre bilimci ve dahi bilcümle
duyarlı insanlarını, bu konunun açıklığa kavuşturulması ve doğru olanın daha da
zaman geçmeden bir an önce yapılmasının sağlanması, bu saatten sonra da artık ‘’Ben yaptım oldu!’’ olmamasının temini
doğrultusunda bir vebal olduğunu hatırlatırım.
* * * * *
* (Mescidin mumunu yiyen kedinin gözü
kör olur! ‘’Atasözü’’)
* (Cami ne kadar büyük olsa, imam
gene bildiğini okur. ’’Atasözü’’)