Yaklaşık kırk yılı aşkın
süredir çektiğim, devam eden zaman içerisinde de bunlara ilave olan birtakım
fizikî beden rahatsızlıklarım mevcut. Bunların tedavisine yönelik yıllar
içerisinde yapmış olduğum müracaatlarımın hemen tamamı sonuçsuz kaldı.
Bunların bir kısmı mevcut tedavi
yöntemlerinin yetersizliğinden, bir kısmı ise zamanı itibariyle çalışıyor olmam
ve sonraki süreçte de emekli oluşum dolayısıyla ilgili yerlere erişemediğimden
kaynaklandı.
2004 te sevkli olarak gittiğim ‘’Kütahya Yoncalı Fizik Tedavi Merkezi’’
nde, rahatsızlığımla ilgili sağlık dosyası ve ‘’Ankara Dışkapı SSK Hastanesi’’ nin epikriz’ i olduğu halde,
hiçbirisine bakılmadığı ve muayene dahi yapmadıklarını üzülerek hatırlıyorum!
Geçen zaman içerisinde kronikleşen
rahatsızlığım iki ay kadar önce nüksetti. Muayene ve EMAR sonucu acil tedavi
önerisine çözümü ‘’Kırşehir AHİ EVRAN
Üniversitesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi’’ nde bulabildim.
Telefonla muayene randevusu sonunda
sağlık dosyamı aldığım gibi Kırşehir’ in yolunu tuttum. İlgili bölümün hocası muhterem
hanımefendi Yrd. Doç. Dr. Emine Eda KURT
KARA muayene ve inceleme sonunda, yatarak tedavi kararı verdi. Yataklı
tedavinin yoğunluğuna yönelik bir aylık bekleme sonucu, sıra geldiği
bildirilince gelip yattım hastaneye.
Burası daha önce Kırşehir ve
havalisinde ‘’TERME KAPLICA OTELİ’’
olarak bilinen yer. Kuruluşu itibariyle ‘’Valilik
İl Özel İdare‘’ ye ait olup, ihaleyle müstecirlere işletmesi kiralanarak
çalıştırılmaktaymış.
13.
07. 2000’
de Hacettepe Üniversitesi’ ne bağlı
olarak kurulan ‘’Kırşehir Fizik Tedavi
ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu’’, 2006’
da ‘’AHİ EVRAN Üniversitesi’’ nin
kurulmasıyla, Hacettepe den ayrılarak buraya dâhil edilmiş.
2008 yılında dünya standartlarında fizyoterapi ve
rehabilitasyon hizmetlerinin burada verile bilmesi için, Valilik ile Rektörlük
arasındaki protokolle ve 15 yıllık
süreli tahsisle ‘’Terme Otel ve Kaplıca’’
sı, AHİ EVRAN Üniversitesi’ nin sağlık ve eğitim merkezi şekline dönüşmüş.
Binanın içerisinde ayrıca ‘’Fizik Tedavi Rehabilitasyon (FTR) Yüksek
Okulu’’ Müdürlüğü ve idaresi de bulunuyor. Fakat hastane ile okul idaresi
birbirinden ayrı çalışıyor.
2008
- 2009’
da Eğitim Öğretime başlayan okul, bugün itibariyle mezun verdiği öğrencilerin
tamamının (% 100) ünün özel eğitim, rehabilitasyon
merkezleri ve kamuda istihdam imkanı bulmuş olmalarının gururunu taşıyor.
Yüksekokul
ile Kamu Hastaneleri Birliği
arasında 02. 08. 2011’ de yapılan
protokole bağlı olarak, FTR Merkezinde hasta takibi yapılmaya,
ayaktan ve yataklı tedaviye başlanmış.
Bu surette Yüksekokul öğrencilerinin
hasta ile pratik uygulama ve klinik becerileri geliştirme imkânı sağlanıyor. Ortopedik
ve Sporcu Sağlığı – Nörolojik – Pediatrik (Çocuk) – Omurga Sağlığı ve
Balneoterapi (Kaplıca) Rehabilitasyonları ünitelerinde staj çalışmaları ve
bilimsel araştırmalar da yapılmakta olduğu belirtiliyor.
Hastanedeki tedavi uygulaması,
Üniversiteye bağlı ve vardiyalı olarak değişen sağlık personeli tarafından
yapılıyor. Bu uygulamaya Fizik Tedavi ihtisası yapan Tıp Doktorları, bire bir
hastalarla ilgilenmek suretiyle iştirak ediyorlar.
Benim tedavimle ilgilenenlerin başında
Prof. Dr. Hatice Rana ERDEM, Prof. Dr.
Figen TUNCAY, Yrd. Doç. Dr. Fatmanur
Aybala KOÇAK, FTR. Uz. Dr. Senem ŞAŞ bulunuyor. Bu
dönemde FTR ihtisası yapan doktorlardan
Dr. Cihan KOÇ ve Asistan Arkadaş Gurubu çalışmaları
yürütüyor. Fizyoterapi Teknikeri Eyüp ŞAHİN, Yardımcı Sağlık Personeli
olarak ta Sorumlu Hemşire Zeynep KARADURMUŞ başta olmak üzere,
diğer tüm Vardiya Hemşireleri, Sağlık
Memuru Yusuf GÜRBÜZ, Stajyer FTR
Elif KIRATLI ve genç arkadaşlarının tamamı benim rahatsızlığımla fevkalade
ilgili davrandılar.
Kırşehir’ e tedaviye gelip ve iki
hafta da kalıp, hafta sonu tatilinde şehrin üç – beş belli başlı noktalarını da
gezip görmeden dönülmezdi. Tanıtımla ilgili olarak ayrıntılara girmeyeceğim.
Zira o takdirde her birisi için yazı dizisi hazırlamak gerekir. Ceddimizin
vaktiyle neleri gerçekleştirmiş olduğu ve fakat günümüzde unutulduğu veya
unutturulduğu o başarıları, kısmet olursa ilerde ayrı bir yazıda sunarım. O
nedenle bu tanıtımı şimdi kısa başlıklarla arz edeceğim.
Önce ‘’AHİ EVRAN - I VELİ HAZRETLERİ (Şeyh Nasırettin Mahmut el Hoyi / 1171
– 12 Nisan 1261)’’ nin türbe ve camiinden başladım. Türk ve İslam âleminin
esnaf ve ahlak abidesi olan şahsiyetin camisinde öğle namazı kılmak nasip oldu.
Şehir merkezindeki meydana yeni
yapılmış olan ‘’Yeraltı Çarşısı’’,
tarihî Kırşehir’ e ayrı bir modern tarz getirmiş. Hemen yanı başında bulunan ‘’CACABEY CAMİİ’’ nde ikindiyi ifa
edip, ilk ‘’Gökbilim Medresesi’’ ni
kuran, zamanın Kırşehir Emiri Nurettin
Cibril Bin Cacabey (1240 – 1301) ruhuna bir Fatiha okuyup buradan ayrıldım.
Güzergâh olarak Kırşehir’ den geçen
her yolculuğumda, önünden duasını okumadan geçmediğim ‘’ÂŞIK PAŞA’ nın (1272 –
1333) TÜRBESİ’’ ne gittim. Yıllar yılı adeta virane bir durumda olan o
çevre, çok fevkalade bir dizayn uygulamasıyla ziyaretçilere sunulmuş. Buradaki
ziyaretimi de tamamlayıp haftaya da başka yerleri gezip tanıtmak üzere
hastanenin yolunu tuttum.
Ertesi hafta yine hafta sonu tatilinden
istifade bu defa da öğle yemeğini yemek üzere, Kırşehir Belediyesi tarafından eski
bir Kırşehir evi, restorasyonu yapılarak işletilmek üzere halkın hizmetine
sunulan ‘’Ağalar Konağı Restoran & Cafe’’ ye gittim. Anadolu
yemek kültürünün Kırşehir’ e özgü damak tadına hitap eden o muhteşem ev
yemeklerini, tarife kelimeler yetersiz kalır. Hele ev baklavası, tam da dillere
destan lezzette.
Öğle yemeğinin üstüne kahvesini içmek
üzere, yine Belediye tarafından restore edilerek halkın kullanımına açılan ve
işletilen ‘’HILLI Cafe & Restoran’’
a çıktım. Zamanında bataklık şeklinde olduğu ifade edilen yer, yapay göl olarak
çok güzel bir şekilde tanzim edilip, adeta şehir merkezinde bir mesire yeri
şekline getirilmiş.
Kırşehir de olup ta son dönemin büyük
halk ozanı Bozkırın Tezenesi ‘’GARİP’’
Neşet ERTAŞ’ ın (1938 – 25. 09.
2012) ve babası Bozlağın Ustası Muharrem ERTAŞ’ ın (1913 – 03. 12. 1984) mezarlarını da ziyaret ederek birer Fatiha
okunmadan geçilmezdi!
Bağbaşı mezarlığından aşağı doğru,
şehrin ortasından geçen ‘’Kılıçözü
Deresi’’ kenarına yapılan ‘’Kent
park’’ ına indim. Burasını da gayet modern tarzda ve çeşitli spor
aktivitelerine yönelik malzemelerle tesis etmişler. Yakın zamana kadar o dere
boyu civarı, bir uçtan öbür uca mezbelelik iken, yapılan peyzaj çalışmasıyla
ihya edilmesi sonucu olmuş bir sayfiye yeri. Belediye Gençlik Merkezi, Nikâh
Salonu, gezinti ve yürüyüş yolları ile adeta bir Avrupa şehri görünümü
sağlanmış. Halka hizmeti gerçek şekilde yapan kim olursa olsun Allah razı
olsun.
Meydandaki Yeraltı Çarşısının üstüne,
işletmesi Belediye’ ye ait olan ‘’Çay
Salonu’’ olarak hizmet veren bahçede, tavşankanı gibi çayın keyfine diyecek
yoktu. Buradaki ikindi çayından sonra dönüş yine tabiî ki hastaneye.
Tedavimin
devamı süresince sağlık bakımından fevkalade hizmetlerini aldığım, yukarıda
isimlerini zikrettiğim Hoca ve Fizyoterapist kadrosunun tamamına minnet ve
şükranlarımı arz etmeyi bir borç bilirim.
Bu
arada bir maruzatı da açıklamadan geçemeyeceğim:
İnternetten günlük mahalli ve ulusal olayları
takip ettiğimden dolayı, buraya gelirken ilgili mekânda Wi - fi sistem internet
olacağı düşüncesiyle, şahsi Türkcell Wınn’ ımı almamıştım. Zira gittiğim yer
dağ başı değildi! Ama gel gör ki iki haftayı aşkın süre, gerek Kırıkkale ve
gerekse dünya gündeminden, okuyucularımın e - maillerinden uzak kaldım. Nasıl
mı?
Hastanede hastaların internet
kullanımına izin yok! Yaptığım müracaatta yasak olduğu cevabı verildi! Kendimi tanıtıp günlük haber akışı, bilgi
alış – verişinde bulunmam gerektiğini bildirmeme rağmen, bunu temin mümkün
olamadı.
Dağ başındaki kıytırık bir işletmede
dahi internet imkânı müşterilerin hizmetine sunulurken, dünya standartlarında
hizmet vermek üzere yola çıkmış olan böyle bir tesisin, bu çağda böyle bir
olumsuzluğa sebebiyet vermesini de garipsedim doğrusu!
ÇOK
ÖNEMLİ BİR NOT: Yazımda hastaneye yönelik memnuniyette, şahsi
rahatsızlığımın veya şansımın rol oynaması söz konusu olabilir. Zira her şey
öyle güllük – gülistanlık değildir. Çünkü üç – beş ay randevu bekleyen
hastaların olduğu bir tedavi merkezi konumunda olan bir yer burası! Ayrıca
Fizyoterapist ve Sağlık Teknikeri konusunda yeterli sayıda personel olmadığı
için, günlük mahdut sayıda yataklı veya ayaktan tedavi yapılabilmektedir.
Dolayısıyla yeterli eleman sıkıntısı söz konusudur. Bu itibarla da
okuyucularımızdan veya çevrelerinden konuyla ilgili olup ta iş arayanlar varsa
şayet, haberdar olmalarını bildirmek benim için bir vebâldir.
Saygılarımla. 31. Ekim. 2015 - Cumartesi / 20.
30 (K. Kale) – KIRLANGIÇOĞLU OKTAY.
* * *
* *
* (Beni TÜRK Hekimlerine emanet edin! ‘’Atatürk’’)
* (Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi! ‘’Kanunî Sultan Süleyman’’)
* (Sağlığın ve dostların en büyük servetindir. ‘’Anonim‘’)
* (Taş üstüne taş koyandan Allah razı olsun.
‘’Anonim’’