12 – 14 Kasım 2015 tarihleri arasında Ankara ATO Kongre Salonu’ nda gerçekleştirilen ‘’6. KARAYOLU TRAFİK GÜVENLİĞİ SEMPOZYUMU
ve SERGİSİ’’ ne iştirak ettim.
Sempozyumun
başlangıç açılış seremonisinden itibaren, kısa başlıklarla bahsederek üç gün
süren panel – sempozyum ve sergiyi özetlemeden geçemeyeceğim:
Büyük Salonda başlayan kongrenin ilk gün
açılış konuşması Emniyet Genel Müdürü Sn. Celalettin
LEKESİZ tarafından yapıldı. Kongre konusuyla ilgili olarak ta, % 87 oranında sürücü hatalarından
kaynaklı trafik kazalarından bahsetti.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Sn. Feridun BİLGİN sempozyumla
ilgili olarak konuşmasında, trafikteki üç ana unsurdan (yol – araç – insan) dan bahsetti.
Devamında İçişleri Bakanı Sn. Selami ALTINOK trafiğin önemine
değinerek, toplamda 27 milyon
sürücüsü ve 19 milyon dan fazla araç
sahibi bir ülke olduğumuzu ifade etti.
Konuşmalardan sonra trafikle ilgili kısa
metrajlı film yarışmasında dereceye giren filmlerin 4 adedinin gösterimi yapıldı. 1.
ve 2. nin ödülleri misafir davetli
Yargıtay Başkanı tarafından, 3. ve 4. nün ödülleri de İçişleri
Bakanı tarafından, filmlerin çekimlerini gerçekleştirenlere verildi.
Daha sonra yine her zamanki gibi sempozyumun
sponsorlarının plaketlerinin takdimi yapılarak, Büyük Salondaki açılış töreni
sona erdi. Buradan inilerek girişte bulunan Sergi Salonu Hol’ üne geçilip, stantlar
gezilerek bilgiler alında, fotoğraflar çekildi.
34 firma ve kuruluşun sponsorluğu ve 42
kuruluş ve firmanın iştirakiyle gerçekleşmiş olan ve hepsinin de stantları
bulunan sergi, gezilip görülmeye değerdi.
Bunlar içerisinde en çok etkilendiğim ‘’Hacettepe Üniversitesi Teknokent A.Ş.’’
nin standı oldu. Her şeyiyle Türkiye’ nin ilk elektrikli otomobili olma
özelliğine sahip, tamamen yerli ve özgün bir tasarım olarak gerçekleşmiş olan
prototip imalat otomobilin başından dakikalarca ayrılamadım.
Bilgi aldığım genç öğrenci yavrumuzun
anlatım heyecanı, bana bir an ‘’DEVRİM’’
otomobilinin 54 sene önce başına
getirilen ihanetin senaryosunu hatırlattı!
Yeri gelmişken bir cümleyle o günleri, o
eseri meydana getiren vefakâr ve cefakâr vatan evladı, işçisinden mühendisine
kadar 120 günde harikalar meydana
getiren o Eskişehir DDY. Cer Atölyesi
personelini, rahmet ve minnetle anmadan geçemedim.
Bir diğer stant da bizim MKE’ nin ki idi. Ekmeğini yediğim ve
ekmeğiyle çocuklarımı büyütüp yetiştirdiğim kurumun üretimi olan son sistem
silahlar göğsümü kabarttı. Kurumun bu günü ve o silahların hikâyesine, başka
bir zaman girmek üzere oradan ayrıldım.
Öğleden sonra da (Angora – A) salonunda (Güvenli
Kentler ve Güvenli Trafik) konulu panel gerçekleşti.
Sempozyumun program yoğunluğuna yönelik
eşzamanlı olarak, ikinci günden itibaren de
(Miletos – Hattusa ve Myra) salonlarındaki oturumlar
başladı.
Oturum konularına yönelik ve zamanın
elverdiği ölçüde değişik konudaki oturumlara iştirak etme ve soru yöneltme
fırsatım oldu.
Bunlar içerisinde; Şehirlerarası - şehir
içi kavşakların durumu, düzeltilmesiyle ilgili yaptırımlar ve sebep oldukları
kazalar, Altyapı sistemlerindeki tarihsel gelişim ve kentsel dönüşüm, Planlanan
Karayolu projelerinde Trafik Güvenliği, Toplumda belirli kesimde hız algısı ve
anket çalışması, Engelli bireylere trafik bilincinin kazandırılması, Genel öfke
ve genç sürücülerin öfkeyi ifadeleri konularındaydı.
Ertesi günkü oturumların konularında
izleyeceklerim, Karayolu Trafik ve Yol
Güvenliği Araştırma Derneği (KTYG)
Genel Başkanı Sn. İhsan MEMİŞ
tarafından hazırlanan ve Sn. Vedat
TUNCEL tarafından sunulan ‘’Çocukların
Trafikte Güvenliği Eğitimi’’ projesi oldu.
Bu proje Bilim Kurulunca kabul edilip, Bilimsel
Tebliğ olarak Emniyet Genel Müdürlüğüne iletilmiş ve projenin aynı zamanda
yurdumuzdaki tüm ilköğretim okullarında tatbikiyle ilgili olarak görüş
belirtilmiş bulunuyor.
Diğer oturum ve konu Kızılay tarafından hazırlanan ve yine KTYG üyesi olan Elif TAŞKIN tarafından ‘’İlkyardım,
Kaza sonrası ve Travma sonrası Müdahale’’ konularındaki sunumu, hayati
öneme haiz bilgiler olarak takdire şayan idi.
Böylece üç gün süreli bir sempozyumu
daha geride bırakırken, kafamdaki istifhamlara doğru dürüst bir cevap
bulamamıştım. Zira hemen tamamına iştirak ederek geçirmiş olduğumuz senelere
bakınca, tabir caizse bir arpa boyu yol alınmadığını görmenin üzüntüsünü
taşıyorum!
Her seneki açılış seremonisi, o dönemin
ilgili bakan – milletvekili ve bürokratlarından müteşekkil bir kadronun
iştirakiyle, şov’ a dönüşen gösterişle ve adeta ‘’körler – sağırlar, birbirini ağırlar’’ tabiriyle başlayıp devam
ediyor. Arkasından da iştirak ederek kendisini gösterenlerin adeta çil yavrusu
gibi ortadan dağılmalarıyla kalıyor!
Sonrasında oturumlar başlıyor. Konulara
göre çeşitli bilgi sahipleri, akademisyenler, ilgili konular hakkında ilgili ve
bilgili bürokratlar ve her zamanki gibi ağırlıklı olarak ta yurdun dört bir
yanından gelen Emniyet mensuplarının iştirakiyle devam ediyor.
Yıllara yönelik gözlemlerim diyorum.
Zira iştirakçi oranlamasında lider, her zaman Emniyet oluyor. Oysaki bu
konuların denetim ayağını oluşturan, en sondaki bir birim. Karayolu ve Trafik
dediğimiz zaman bunun alt yapısı ve eğitimi cephesindekilerin durumu ve konumu
tartışılır.
Trafiğin bileşenlerinin tatbikatındaki
aksaklıların başında, karayollarındaki altyapı eksiklikleri yatmaktadır. Bunu
kendileri de bilmektedir. Ama bir kaza sonunda, genellikle yol hataları suç % oranında pas geçilmektedir!
Sürücülerle ilgili olarak Sayın Emn. Gen. Müd. nün ifade ettiği üzere % 87 hatanın sahibi insanımız için
diyecek pek çok şey var. Avrupa ülkelerinde elin oğlu Anaokulundan itibaren
trafik eğitimini tatbiki olarak verirken, adından gayrı Milli olmayan bizim
eğitimde ilköğretime seçmeli ders olarak konulup, sonra o da kaldırılmak
suretiyle yetişen bir nesilden, 18 yaşına gelip Sürücü Kursuna başlayınca
Trafik Dersiyle yüz yüze gelen bir sürücüden ne bekleneceğini sormaya gerek
yok! Haa bu arada arz edeyim. Bu sempozyumlarda şimdiye kadar bir tek Milli Eğitim yetkilisine rastlamadığımı
üzülerek ifade etmek isterim!
Otuz seneye dayanan Sürücü Kursları
tarihine yönelik bu güne kadar daha hala ıslah edilemeyen bir eğitim sisteminin
yetiştirdiği sürücülerin cirit attığı karayollarımızda oluşan, adına kaza denen
katliamların sorumluları! Artık ‘’Havanda
su dövmek’’ ten vazgeçin ve bir an önce bu duruma elbirliğiyle bir çözüm
bulun ki, yollardaki kan gölü kurusun!
* * *
* (Acele giden ecele gider!)
* (İçinizdeki trafik canavarını durdurun
* (Ne hızlı ne yavaş, her an dikkat
vatandaş!)
* (Acele giden ölüme, yavaş giden
evine gider!)
* (Geç
geldi desinler, ‘geçmiş olsun’ hiç gelmedi demesinler!)
* * *
* *
14 Kasım 2015 – Cumartesi / 20.00 – KIRLANGIÇOĞLU OKTAY.