Sahip oldukları bilgileri başkasına aktaran
öğretmenlik mesleği kültürümüzde önemli bir meslektir. Hz. Muhammed’in “Ben öğretmen olarak gönderildim.” Hadisi
öğretmenliğin önemini gerçekten bir kez daha vurgulamaktadır. Kültürümüzde eğitim işini üstlenenler; dirayetli, hür ve
saygın kişilikleriyle önemli bir sosyal tabaka oluşturmuşlardır.
Hz. Ali’nin: “Bana bir harf öğretenin kırk yıl
kölesi olurum.” sözü İslâm medeniyetinde muallime ve onun yaptığı işe verilen
değerin temellerini göstermesi açısından önemlidir.
Selçuklularda öğretmenlik “din adamlar”, “hocalık”
ile iç içe idi. Muallim ve müderris eğitime ihtiyaç duyarak medreselerde
tedrisat talep edenlerin bu ihtiyacını karşılardı. Muallim, talebelerine
hakikate ulaşma yollarını gösteren mânevî rehber ve hayat boyu izinden
yürünecek bir örnek şahsiyet kabul edilirdi.
Osmanlı döneminde özellikle Fatihle öğretmen sadece
dini bilgiler öğretmekten çıkmış, ilmi bilgilerde öğretmeye başladılarsa da bu
anlayış maalesef Fatih’ten sonra pek devam etmemiştir.
Özellikle 19.yy’da Osmanlı’da öğretmen yetiştiren
okulların ilk defa açılmış olması öğretmenlik mesleğinin önemini de
artırmıştır.
Cumhuriyetle
birlikte Öğretmene bakış tamamen değişmiş, ülkenin kurtarıcısı Mustafa Kemal ülkeyi
gerçekten kurtaracak olanın öğretmenler olduğunu ifade etmiştir. Eğitimi milli
ve laik çizgiye taşıyarak eğitimi yeniden yapılandırılmıştır.
1924’te öğretmenlik mesleği yasayla tanımlanmış.
Böylece yasal bir meslek niteliğine kavuşmuştur. Bunda Atatürk’ün eğitime,
öğretmene ve öğretmenlik mesleğine bakışı çok etkin ve belirleyici rol
oynamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmene ve öğretmenlik mesleğine bakışını şu
sözlerinden daha iyi anlıyoruz.
-Gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri olan Türkiye
öğretmenleri…(1921)
- Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır…(1924)
- Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür.Vicdanı hür.İrfanı hür nesiller
ister…(1924)
- Benim asıl kişiliğim (niteliğim) öğretmenliğimdir. Ben milletimin
öğretmeniyim…(1936)
- Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir…(1925)
Atatürk, çağdaş Türk eğitiminde çok büyük anlam
ve önem taşıyan Millet Mektepleri Başöğretmenliğine kabul ederek (1928)
öğretmenlik mesleğine çok somut ve etkin bir biçimde katılmıştır. Bu
katılımıyla Öğretmenlik mesleğine çok büyük bir değer, onur ve saygınlık
kazandırmış : öğretmenlik mesleğini yüceltmiştir.
Günümüzde devlet ricalinin öğretmene bakış açısı
ise maalesef içler acısı; Biri çıkar “yılda üç ay yatıyorsunuz” der. Biri çıkar
size zam verirsek sizden daha düşük maaş alanlara haksızlık olmaz mı “ der.
Biri çıkar “şükredin halinize dışarıda bu paraya çalışacak çok kişi var” der.
Öğretmen’de kalkar bunlara “oy” verir. Sonra da
Mustafa Kemal’in “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Sözünü
bir kez daha düşün.
Her şeye ve herkese rağmen gerçekten
peygamberimizle meslektaş olma şuuru ile hareket eden bütün meslektaşlarımın
“Öğretmenler günü’nü” kutluyorum.