18 Şubat
1929 da Gayda Köyü - Hizan
/ Bitlis’ te dünyaya merhaba deyip, 23 Kasım 2015 – Pazartesi sabah saatlerinde (86 yaşında) Ankara’ da
hayata elveda diyen sürecin sahibi. Türk diplomatı, hukukçu, siyaset bilimci ve eski bakan ‘’Kamran İNAN’’
hayatını kaybetti.
Bursa Erkek Lisesi' nden sonra Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi' nden ve devamında Cenevre Siyasal Bilgiler
fakültelerini hukuk doktorası ile bitirip Dışişleri Bakanlığı' na girdi. 14 Ekim 1973 te Adalet Partisi' nden
Bitlis senatörü seçilerek siyaset sahnesinde başlayan bir hayat.
7
Haziran 1979 a kadar
Cumhuriyet Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanlığı, Türkiye - AET karma parlamento grubu başkanlığı
ile 1977 - 1978 yılları arasında
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevleri.
1979
dan itibaren Birleşmiş Milletler Cenevre Temsilciliği' nde Türkiye daimi
temsilcisi olup, 1983 e kadar bu
görevde kalarak, devamında yeni kurulan Milliyetçi
Demokrasi Partisi' ne katılıp Bitlis milletvekili seçildi.
1987
de Anavatan Partisi' ne geçerek bu
partiden milletvekili seçildi. 1987 -
1991 yılları arasında kurulan ANAP
hükümetlerinde devlet bakanı olarak görev aldı.
1993
te Cumhurbaşkanı Turgut Özal' ın ölümü üzerine yapılan Cumhurbaşkanlığı
seçiminde Anavatan Partisi tarafından DYP
Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman
Demirel' e karşı aday gösterildi. 1. - 2. Tur' da 95 ve 3. Tur' da 94 oy
olarak Süleyman Demirel' in ardından ikinci oldu. Daha önce de Adalet Partisi içindeyken,
yine Demirel’ e karşı Genel Başkan adayı olmuştu.
17., 18., 19. ve 20. dönemlerde Bitlis'
ten, 21. dönemde Van' dan milletvekili seçildi. TBMM Dışişleri Komisyonu
başkanlığı görevinde bulundu.
Fransa
Cumhurbaşkanı Mitterrand ‘’Légion D’
Honneur Nişanı’’ ile onurlandırdı. 2006
da gerçekleştirilen Ermeni Soykırım Yasasından dolayı bu nişanı iade etti. Avrupa
Parlamentosu Altın Madalyası ve Türkiye -
AET Ortaklığı Gümüş Madalyasının da sahibidir.
TBMM IX, X, XI. Dönem Bitlis milletvekili ve Yassıada mahkumu Selahattin İNAN' ın oğlu, XIV., XV ve XVI Dönem
Bitlis Milletvekili Abidin İNAN GAYDALI’
nın kardeşi, XIX., XX., XXI. ve XXII. Dönem Bitlis
milletvekili Edip Safter GAYDALI , XXV. ve XXVI. Dönem
milletvekili Mahmut Celadet GAYDALI'
nın amcasıdır.
Şimdi de siyasi hayatından rastgele
bazı kesitler alarak sizlerle paylaşayım istedim:
“Türkiye
haini en çok olan ülke’’ sözü, siyaset
tarihine kazınanların en başında gelir!
“Türkiye’
nin yalnız Avrupa Birliği’ ne değil, gerektiği zaman,
kendi milli menfaatlerinin sınırlarına dokunulduğu zaman herkese mutlaka, ‘hayır’ diyebilmesi lazımdır’’ sözü Meclisteki
konuşmalarından birisidir.
Çok istemesine rağmen zamanın
Başbakanı Süleyman DEMİREL tarafından bir türlü Dış İşleri Bakanlığına getirilmeyip, 1977 -
1978 yılları arasında Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı yapıldığı
zaman, “Türkiye’ de ABD’
nin onaylamadığı kişi Dışişleri Bakanı olamaz” diyen İNAN, isyanını “Sanki Anayasa’ da görünmez harflerle ‘Kamran
İNAN Dışişleri Bakanı olamaz’ diye bir madde varmış gibi, bir türlü
Dışişleri Bakanı olamadık. Pek çok bakanlığa, Başbakanlığa bile vekâlet ettim,
ama Dışişleri Bakanlığı’ na vekâlet bile edemedim” sözleriyle dile getirmişti.
1999’ da, 23. Dönem milletvekili
olarak TBMM’ ye giren Suat ÇAĞLAYAN’ ın hatıralarından
medyaya yansıyan bazı anekdotlar:
Meclise girdiği ilk günlerde karşılaştığı
İNAN, kendine
özgü üslubuyla şöyle der; “Bak azizim. Meclise yeni gelenler,
kendilerini göstermek için kürsüye çıkıp konuşma yapmak isterler! Fakat parti
başkanları böyle kişileri sevmezler, aman dikkatli ol! Burada en az altı ay
kürsüye çıkma, sadece ne olup bitiyor seyret!”
TBMM
Dış İlişkiler Komisyonu’ unda birlikte çalıştıkları süreçte ona duyduğu saygı
ve hürmeti; ‘’Çok iyi bir yurtsever ve hem de bilge niteliklere sahip bir siyasetçi
/ diplomat. Çok deneyimli olması ve birçok dili (sanıyorum
altı) anadili gibi konuşması nedeniyle, yabancıların büyük bir saygısını
kazanıyor.’’
Komisyonu ziyarete
gelmek isteyen İsveç Dışişleri Bakanı
Anna Lindh, teamüllere aykırı hareket edince, önce talebi reddedilip
kendisine izin verilmiyor. Daha sonra uyum sağlayıp gelen ve kızgınlığını belli
ederek Türk Hükümeti’ ni suçlayan sözler söyleyince, Komisyon Başkanı İNAN diplomatik kurallar içinde çok
sert bir karşılık veriyor. Bunun üzerine mahcup olan Bakan, ‘‘Ben aslında şunu demek istemiştim!’’ diyerek kıvırmak zorunda kalıyor.
Sonra da umulmadık bir hareketle Kamran Bey’ i İsveç Parlamentosunda bir
konferans vermeye davet ediyor. Yani Bakan
Lindh’ i mahcup etmekle kalmayıp, bir de konferans daveti alacak kadar onu
etkilemişti.’’
Rahmetli Demirel’ le yıldızlarının
barışmadığını bildiğim için bir gün bu konuyu açtığımda bana; “Bak sana özel bir
şey anlatacağım, Hocam,” demişti. “Başarısız olacağımı
düşündüğünden olacak, beni – hiç anlamadığım halde - enerji bakanı yaptı. Ama
ben bakan olduktan sonra enerjiyi öğrenmek için tam iki ay gece gündüz
kapanarak çalıştım. Sonrasında kamuoyu önüne çıktığımda artık sorunları
öğrenmiştim. Sanıyorum başarısız da olmadım!”
Her zaman yeni bir kitabın hazırlığı
içinde olduğundan “Şimdi ne yazıyorsunuz?” diye
sorardım. Son görüşmelerimizin birinde, artık yazmıyordur düşüncesiyle “Nasılsınız, ne yapıyorsunuz?” gibi sığ bir soru sormuştum. Bana şöyle cevap vermişti: “Nasılsın diye sorduğun soruya, ne yazık ki iyi cevap veremiyorum.
Çünkü bedenim tükendi. Ne yaptığıma gelince, ona şöyle cevap verebilirim;
Yanmakta olan kütüphaneden kitap kurtarıyorum.”
Benim sessiz kaldığımı ve anlamadığımı
görünce söylediklerine açıklık getirdi:
“Bir Kızıl derili atasözü vardır: ‘Her ölen kişiyle birlikte bir kütüphane yok olur’
diye. İşte ben de0 kitap yazmaya devam ederek, kendi kütüphanemden kitap
kurtarmaya çalışıyorum.”
Ülkemizin gidişatının son on yılından
büyük kaygılar duyuyor, geldiği noktadan başta aydın geçinenler olmak üzere,
geçmişte bugünü göremeyen politikacıları da suçlayarak; “Türkiye kadar,
kendi hainini yetiştiren bir başka ülke yoktur!” diye endişeleniyordu.
İşte bir köşe yazısına sığdırılabilecek
kadar Kamran İnan. Ve işte siyasetimizin iç yüzü! Keşke bu bilge insan geçmişte
kişisel kaprislere ve bağnaz düşüncelere kurban edilmeseydi de, Türkiye’ nin en
yüksek karar verici mekanizmaları içinde yer alabilseydi. Ve yine işte bugünkü
siyasetle geçmişin karşılaştırması.
Bundan dolayıdır ki siyasetçilere
sormak gerekmez mi acaba; sizler bu memlekete hizmet etmek için mi
seçiliyorsunuz, yoksa …..
28 Kasım 2015 – Cumartesi / 23. 00 – KIRLANGIÇOĞLU OKTAY.