((‘’Milli Piyangonun yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiye 10 milyar,
toplam ikramiye 67 milyar’’. ‘’Milli Piyangonun yılbaşı özel çekilişi güldür
güldür geliyor’’. ‘’Milli Piyangodan sizde payınızı alın’’. ‘’10 milyarı
düşünüyorum heyecanlanıyorum’’. ‘’Mutluyuz, 1989’ u bekliyoruz’’.
‘’Krallar gibi yaşayabilirim’’.
Evet, daha neler, neler, neler. Hergün binlere, yüzbinlere, milyonlara
hitap eden yayın aracılığıyla, değişik spotlarla bu ve benzeri mesajlar
verildi.
Ekrandan seslenen ses, ‘’Büyük ikramiye 10 milyar!’’ işaret eden el
adeta gözümüzün içine girercesine bir hareketle ‘’Size de çıkabilir’’.
Doğru, elbette birilerine çıkacak. Ve çıkacak olan da bugün belli
olacak. Ama denildiği gibi mutlu olabilecek mi bakalım?
Bu yayınlamalar doğrultusunda, günümüz insanının ekonomik sıkıntıları
biraz daha depreşecek. Kişilerce, mevcut şartlardaki maddi bunalıma bir çare
bir çıkış yolu aranmakta, bunun sonucunda da toto’ ya, loto’ ya, piyango’ ya
sarılınmakta. Çıkmayınca da pek tabiî ki hüsrana uğramakta.
Dağıtılacağı açıklanan 10 milyar için tahminen 150 milyar liralık satış
yapıldığı ve hâsılatın çok yüksek olduğu bildiriliyor. Kimin parası kimin
cebine? Sonuçta kaç kişi kazanacak, kaçı mutlu olacak? Kaç kişi ise sükutu
hayale uğrayacak!...
Aynı şekilde ay geçmiyor ki loto’ ya bakıyorsunuz, birkaç haftanın
devreden sermayesi, biranda milyar duvarına dayanıvermiş.
Herkesin elinde bir kolon ve bir kalem, yok şunlar kazanır, yok şunlar
kaybeder.
İşin aslına bakarsak, sonuçta kaybeden bizleriz, bizler! ‘’Mal sahibi,
Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?’’ demiş. O hesap ‘’Mal da yalan, Mülk de
yalan, ama var birazda sen oyalan!...’’
Evet, her geçen gün mânâ cephesinden koparak, madde çukuruna koşar adım
ilerleyen bizler, milâdi takvimden bir seneyi daha, şöyle veya böyle tamamlamış
olduk.
‘’Görelim Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler’’ dileğiyle cümlenize iyi
seneler.))
*****FOTO*****
Yukarıda çift parantez içinde
aktarmış olduğum yazı:
Bu yazımı okuyan
okuyucularım öyle sanıyorum ki, ilk etapta benim yılları veya rakamları
karıştırdığımı zannedecekler. Çünkü bu yılbaşının büyük ikramiye tutarı elli küsur trilyon lira!
Aslına bakılırsa rakamların enflasyon farkından
kaynaklanan o astronomik yüksekliğinin dışında, aradan geçen neredeyse yarım
ömürlük zaman dışında değişen bir şey yok!
Evet sayın okuyucularım, yukarıdaki
satırları kaleme alıp, yayımlanalı aradan tam 27 sene geçmiş bulunuyor (02
Ocak 1989 tarihli Kırıkkale deki mahalli gazetede). O yılların Türkiye
sinden ve Kırıkkale sinden günümüze bir bakış aktarmak istedim aslında.
İşte o günlerin Türkiye ve Kırıkkale
sine yönelik nice yazılarım, sebebi anlaşılamayan bir vefasızlığın kurbanı
olarak, ne yazık ki elimde bulunamamaktadır! Bu da bir dostun hatırası olarak
yakın zamanda elime geçmiş bulunuyor! Diğer yazılarımın da eğer temini mümkün
olursa şayet, onları da yine konularına göre sizlerle bu günün şartları
içerisinde paylaşmaktan şeref duyarım. Ama beni bundan mahrum bırakanlara da,
onun ayıbı yeter sanırım!
Geçmişten geleceğe olan
yolculuğumuzda, bu piyango denen nesnenin neme nem bir şey olduğunu da
aktarmadan geçemeyeceğim. Zira hafızamdaki izleri doğrultusunda bu zamana
kadar, yarım asrı geçen bir süre toplamında, piyango – toto – loto şanslısı
olup ta onun hayrını – bereketini ve mutluluğunu yaşamış bir kimseye ne şahit
oldum ve ne de duydum!
Buna karşılık bu zamana kadar
piyangodan büyük ikramiye çıkıp ta yolunu şaşıranlardan tutun da, yuvasını
yıkanlara, kafayı yiyenlere ve hatta yaşı icabı aldığı parayla tuvalet
yaptıranlara kadar sayılamayacak insan gelip geçti.
Onların hepsi de akşam züğürt yatıp
sabah milyoner olarak kalkmanın hayalini kurdular. Mutlaka safiyane ve iyi
niyetli duygularla hareket ettiklerine inanıyorum. Ama ister tabiatın kanunu
deyin, ister ilahi adalet deyin, neticede adı ne olursa olsun, bu kabil işlerin
hayır getirmediği bir gerçek var ortada.
Bu işin mali portresi ise,
düşüncelerin çok daha ötelerine gidiyor. Yani vatandaşın cebinden çekilen
paralardan geriye tabir caizse devede kulak bir bölümü dağıtılıyor. Eskideki 10 milyarlık ikramiyenin dağıtımına
yaklaşık 150 milyar toplanmasını
günümüzün 50 küsur trilyonuna adapte
edersek, bu demektir ki yaklaşık 1, 5
katrilyon para toplanacaktır!
Evet, eskiden de dediğimiz gibi, bu
para kimin parası? Bu para bizim paramız! Bu para aslında umut fakirlerinin
parası. Bu para alın teriyle bir şeyler elde etmek yerine, akşamdan sabaha
köşeyi dönmek isteyenlerin parası. Velhasıl senin – benim – onun – hepimizin
parası!
Kısmetse haftaya bu günün sabahında (01 Ocak / Cuma), birilerinin /
birilerimizin bu günkü durumu ile o sabahki hali değişecek. Değişmesine
değişecekte acaba gelecek o kişilere ne getirecek! Hatırlayabildiklerimden
aktarmaya çalıştıklarım çerçevesinde neyle karşılaşacaklar?
O nedenledir ki biz yine ‘’Görelim
Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler’’ diyelim.
*
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur!
24. Aralık. 2015 – Perşembe / 03. 00 –
KIRLANGIÇOĞLU OKTAY.