Gün geçmiyor ki haber
bültenlerine ‘’Trafik Kazası’’ ile
ilgili bir haber düşmesin.
Nitekim dün de ‘’Kırşehir – Ankara Karayolunun bilmem kaçıncı
kilometresi, filan mevkiinde sabah saatlerinde meydana gelen’’ diye başlayan haber, ‘’olay
yerinde 6 ölü, 5’
i ağır 23 yaralı’’ diye devem
ediyor. Arkasından da ‘’Ağır
yaralılardan 2 sinin daha tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği’’ bildiriliyor!
Habere göre kazanın yoldaki
buzlanmadan meydana geldiği ifade ediliyor. 50 – 60 kişilik otobüsün bir kazasında ve ilk etapta (olay yeri ve İlkyardım sonu toplamı) 9 ölü ile sonuçlanan bu olay kaza değil
‘’Katliam’’ dır! Zira genel kaza
istatistiklerine göre de, olay mahallinde tespit edilen ölümlerin min. % 50 si kadar daha devam eden
süreçte hayatını kaybedenler oluyor.
Devam eden süreç dediğimiz zaman,
olay yerinden sonrası olan hastane – evde
tedavi – rehabilitasyon merkezlerinde
geçen zamandan bahsediyoruz. İşte bu sürecin değerlendirmesini yapınca da,
faciayla karşı karşıya kalındığı ortaya çıkıyor.
Tabii bu sürecin sonucunda kaç kişi
eski sağlığına kavuşabiliyor orası da tartışılır. Üstelik her kazanın bir mali
portresi yani maddi zarar cephesi var. Can kaybının olduğu olaylarda işin bu
tarafına pek bakılmaz. Ama sonuçta o kaybolan da ‘’Milli Servet’’ sonuçta!
Birinci kazanın haberi daha
ekranlardan inmeden, yine aynı güzergâhta birbirine yakın, farklı mevkii ve
istikamette iki otobüs kazasının daha meydana geldiği bildiriliyor!
Bu sonraki kazaları resimleyen medya
mensuplarımız, her nasılsa veya nedendir bilinmez, kanun gereği saklanması veya
kapatılması suç olan firmaların isimlerinin yazılı kısımları görüntüye
getirmiyor! Kaza mahalliyle ilgili panoramik görüntülerle iş geçiştiriliyor! Bu
şekliyle kamuoyunun bilgi edinme hakkı gasp edilmiş oluyor.
Bu üç kaza da iklim şartlarına bağlı
oluşmuş görünüyor. Bunun ötesinde oluşan kazaların en önemli sebeplerinden
birisini, direksiyon başında ‘’Cep
Telefonu’’ kullanımı teşkil ediyor. Cep telefonu kullanımı, kaza riskini 4 ila 9 kat arasında
arttırıyor!
Bilim adamlarınca yine trafikte seyir
halindeyken cep telefonuyla ve kulaklıklı olarak konuşmak ta kaza riskini azaltmıyor.
Ayrıca mesaj okumak veya yazmak ta yine son derece tehlikeli ve riskli olarak
değerlendiriliyor.
Aynı şekilde bir diğer bilimsel
araştırmada, trafik kazası ne şekilde tezahür ederse etsin, kazaya maruz kalan
kişilerin büyük çoğunluğu maalesef ilk kaza olduğu anda ölmektedir. Bunların
hastaneye ulaşabilenlerinin % 30’ u ilk gün kaybedilmekte
olup, kalanların da % 32’ si ortopedi ve
travmatolojiye başvurmaktadır. Bunların da %
30’ u
kalıcı sakatlık ve rahatsızlığa uğramaktadır!
Yine bir diğer araştırmaya göre,
yurdumuzda bir yılda gerçekleşen ortalama 570
bin trafik kazasının yol açtığı 4000
ölüm ve 125 bin yaralanmanın
sebeplerinin başında, direksiyonda telefonla konuşmak olması belirtiliyor! (Bu rakamlar, olay yeri tutanaklarındandır!)
İşte bu bilimsel araştırmaların ışığı
altında ve günümüzün tüm teknolojik imkânlarını da kullanmak suretiyle,
yurdumuzda ‘’Otobüs Kaptanlığı’’
üzerine Yüksek Okul eğitimi verilmektedir.
Ön lisans düzeyindeki bu okullar,
günümüz şartlarında geleceğin mesleğinin genç – bilinçli ve bilgili
elemanlarını yetiştirmektedir. İşte bu okullardan mezun olarak direksiyon
başına geçen, işin hem bilimsel eğitimini alan ve hem de pratiğinden yetişen bu
diplomalı şoförlerimizin örnek olacakları tatbikatlar ve davranışlarla, ileriki
yıllarda mevcut kazalar bir nebzecik düşüş seyreder düşüncesindeyim.
Bu şekilde ümit ediyorum derken,
memleketin kaderine hükmeden yetkili bürokratik kuruluşların kararlarındaki
bazı uyumsuzlukların sancısından da endişelenmekteyim.
Zira 1976 da ilk olarak açılan Meslek
Yüksek Okullarının, o yılları itibariyle 1978 de ilk mezunları olan kişilerinden birisi olarak, adından
başkaca hiçbir şeyinin belirlenmemişliği ile eline okul çıkış kâğıdını alıp,
yıllarca unvan ve statü mücadelesi vermiş bir kişi olarak, bunun sancısını
çeken bir kişi olarak, bu memlekette haklı olup ta hakkını almaya ömrünün
yetmeyeceği kadar prosedürle boğuşmak zorunda olunduğunu, dolayısıyla bu
branşın mezunu gençlerimizin ne denli sıkıntılar yaşamakta olduklarını az çok
tahmin edebiliyorum.
Çünkü açılalı otuz seneyi geçen ve
halen de bir sisteme ve düzene oturtulamamış olan ‘’Sürücü Kursları’’ nın sürücü eğitiminden geçen ve yetişen sürücülerin
seyrettiği bu yollarımızda adına ‘’Trafik
Kazası’’ denilen ‘’Katliam’’
ların kaçınılmazlığı mukadderdir!
Otobüs Kaptanlığı Yüksek Okulunun
açılışına yönelik gerekçeler, konuyla ilgili çeşitli ‘’STK’’ Sivil Toplum Kuruluşları Yönetimlerinden yapılan talepler
sonucu gerçekleştirildi. Bu STK’
ları içerisinde Otobüs firmaları da Karayolu Trafik Güvenliği Kuruluşları
da var. Ve bunların hepsi de bu konunun gerekliliğini çok çeşitli örneklerle
sundular.
Geçen sene büyük bir törenle Afyon Kocatepe Üniversitesi Sultandağı
Meslek Yüksek Okulu 5.
mezunlarını vermiş olup, 2016 da bu
sene ise 6. mezununu verecektir.
Mezun olan diplomalı – bilgili ve
tecrübeli genç kaptanlarımız, sürücü kurslarına direk ‘’E’’ ehliyet için kayıt olabilmekte. Ayrıca diplomasıyla UDH. Bakanlığına müracaatla doğrudan ‘’SRC Belgesi’’ almaya hak
kazanmaktadır.
Bu arada yurdumuzdaki okulları da
belirtmekte yarar var. Halen toplamda 6
Üniversitenin bünyesindeki Meslek Yüksek Okulunda bu eğitim verilmektedir.
Bunlar; 1.) Afyon, 2.) Amasya
Üni. Taşova MYO, 3.) Dumlupınar Üni.
Kütahya MYO, 4.) Karabük Üni. TOBB.
MYO, 5.) Sinop Üni. Gerze MYO, 6.) Yozgat Bozok Üni. Akdağmadeni MYO.
olup, mezun diplomalı kaptanlar genelde resmi devlet kuruluşlarında, 4300 – TL. den başlayan ücretle işe
başlamaktadırlar.
Serbest piyasadaki ‘’Alaylı – Mektepli’’ ihtilafı,
hâlihazırda azınlıkta bulunan okulluların aleyhinde olmakla birlikte, zaman
içerisinde bunların kendilerini tartışmasız kabul ettireceklerinden dolayı da
biraz zamana ihtiyaç vardır. Yazımın üst paragrafında da zikrettiğim üzere
hiçbir şeyin birden bire olması söz konusu değildir.
Trafik
bir kurallar – kaideler zinciridir. Bu zincirin her bir halkası bir kuralı
bir kaideyi içerir. Birisinin kopması demek, o konuyla ilgili bir kazanın zuhur
etmesi demek olur. İşte bunun bilinci ile yetişerek direksiyon başına
geçenlerin çoğalması temennisiyle, yollarımızda tüm sürücülerimize kazasız – belasız hayırlı günler ve hayırlı
seyirler dilerim.
*
* *
* (Kazalar, çiğnenmiş kuralların
intikamıdır!)
* (Kurallar bizi korkutmak için değil,
korumak içindir!)
* (Kaza geliyorum der, kulak verin
yeter!)
* (Kurallar bozulmak için değil, uyulmak
içindir!)
* (Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ‘’KURAN – I KERİM’’)
* (Bilgi beş harflidir, beşte dördü ilgidir. ‘’Mümin SEKMAN’’)
* (Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip te bildiğini sanmak,
tehlikeli bir hastalıktır. ‘’LAO – TZU’’
* * *
05.
Ocak. 2016 – Salı – 13.300 – KIRLANGIÇOĞLU OKTAY.