Başkanlık sistemi; Devlet yönetiminde tek
bir kişinin başkanlığında hükümet etme ve devleti yönetme esasına bağlı siyasi
sistemdir. Temel unsurları ise;
1) Başkan, halk tarafından doğrudan ve dolaylı olarak
belirli bir süre için seçilir. Bu süre hiçbir biçimde parlamento tarafından
kısaltılamaz ve fesh edilemez.
2) Kuvvetler ayrılığı kesin bir biçimde uygulanır.
3) Hükümet üyeleri başkan tarafından seçilir ve azledilir.
Başkan hükümet üyelerinin düşüncelerine uymak zorunda değildir. Hükümet üyeleri
yasama organı içinden Başkan tarafından seçilebilir ancak seçildikten sonra
yasama organı üyeliklerini sürdüremezler.
4) Devlet başkanı, hükümet başkanı ayrımı yoktur.
5) Başkan görevi ile ilgili işlerden dolayı sorumsuzdur.
Genel hatları ile çerçevesini çizdiğimiz başkanlık
sisteminin dünyada tek başarılı örneği ise Amerika Birleşik Devletleridir. ABD
hariç diğer ülkelerde otoriter rejim haline gelmiş, diktatörlüğe kaymıştır.
Henüz demokrasinin tam olarak yerleşmediği, siyasi, kültürel alt yapısı ve
Başkanlık sisteminin alt yapısının oluşturulmamış olması henüz Türkiye’nin
başkanlık sistemine hazır olmadığını göstermektedir.
Bütün siyaset bilimcilerin söylediği aslında aynı ortak
noktada birleşmektedir. Diyor ki siyaset bilimciler “Demokrasinin güçlü
olmadığı ülkelerde başkanlık sistemi çılgınlıktır.” demektedir.
Başkanlık sistemi siyasi tarihimizde en az kırk yıldır
tartışılmaktadır. Başkanlık konusu ile ilgili en net açıklamayı MHP’nin kurucu
lideri Merhum Alparslan Türkeş “ Temel Görüşler” kitabında şu şekilde ortaya
koymaktadır.
“Milliyetçi hareket tek başkan tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli,
adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti dünya imparatorlukları kurduğu
devirlerde kuvvetli adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır. Kuvvetli ve
hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür. Bunun için tarih ve
töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz.” Demekle birlikte, Başbuğ ülkemizde çift parlamentonun olduğu
dönemde, o dönemin şartlarında bu fikri ortaya koymuş, şartlar değiştikten
sonra bu fikri bir daha hiç açmamıştır.
Başkanlık sistemi teoride olumlu gibi görünse de günümüz Türkiye’sinde uygulanabilirliği zor
görünmektedir.
Parlamenter sistemde çeşitli eksikliklerin giderilerek
parlamenter sistem ile yola devam etmemiz gerekmektedir. Bunun yanında
parlamenter demokratik sisteme de işlerlilik kazandırmak gerekmektedir.
Bunun içinde siyasi partiler kanunun değişmesi, toplantı ve
gösteri hakkı ve özellikle yargı bağımsızlığının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Şu anda savunulan başkanlık sistemi ise daha önce Amerikan
emperyalizminin bize bir tavsiyesidir diyen bir kişinin siyasi ihtirasının
nasıl karşılanacağının projesidir. Bir kişinin kişisel yetkilerini artırma
düşüncesidir.
Sanki başkanlık sistemi geldiğinde bütün sorunlar
çözülecek, sihirli değnek ülke üzerine değecek ve Türkiye’ye güneş doğacak.
Ekonomik sorunlar çözülecek ve birden bire zenginleşeceğiz.
Ülkemizin bugünkü şartlarında bizi demokratik
geleneğimizden uzaklaştıracak, keyfi idareye kurban edecek ve yönetim
anlayışımızı kökten değiştirecek olan başkanlık sistemine TBMM geçit verse de
her zaman sağduyusuna inandığımız yüce Türk milleti geçit vermeyecektir.