Yazı bütün olduğundan bir
önceki ve bir sonraki yazı ile bir bütün olarak okumanızı öneriyorum.
O
dönemlerde geçici görevler şu şekilde oluyordu;
Bir birlik geçici görev ile OHAL bölgesindeki şehirlerden birine
gönderildiğinde oradaki İç Güvenlik Komutanın emrine veriliyordu..
(Sadeleştirerek anlatmaya çalışacağım!)
Yani “Al bu birliği, 3 aylığına-4 aylığına-6 aylığına veya 1 yıllığına; eti de
senin, kemiği de senin… işin bitince geri verirsin” mantığıyla hareket
ediliyordu..
Bizler de bir şehre gidip konuşlanmış isek; oradaki birlik komutanının emrine o
şekilde verilmiş oluyorduk..
Bu durumu fırsat bilen ve özellikle terfi için gerekli olan coşkuyu tribünlere
sunma gayretinde olan (kendilerince akıllı-bana göre delalet içerisinde olan)
komutanlar ve onları mutlu etmeye çalışan karargahları da artık işin adeta
b.k’unu çıkartıyorlardı..!
Planladıkları operasyonlar ve verdikleri görevler çoğu zaman akıl ve mantığın
çok çok ötesinde, hatta fizik ve coğrafya kurallarının da sınırlarını zorlar
nitelikte oluyordu..
Yine o komutanlardan ve onların karargahlarından ilginç ilginç fikirler de
ortaya çıkıyor, akla hayale gelmeyecek işler yapılmaya çalışılıyor, özellikle
emre verilmiş olan birlikler ile türlü türlü test ve deneyler yapılıyordu..
İşin aslını yıllar sonra, iş işten geçmek üzereyken anladık.. Aslında tam bir
bilgisizlik, tecrübesizlik ve başıboşluk kol geziyormuş o dönemlerde bölgede..
terörle mücadele adı altında..
Elle yaptığım basit çizimlere dikkatle bakarsanız ne demek istediğimi; yani o
zamanki durumun vehametini, biraz olsun anlayabilirsiniz.
Meslek hayatı karargahlarda evrak düzenleme ve talimname okumakla geçmiş olan
çoğu subay ve astsubay bilinçsizce ve şuursuzca planlamalar yapıyor ve sahadan
karargahlarına gelen bilgiler, dedikodular ve dinledikleri telsiz konuşmaları
üzerinden efsaneler yazarak mevcut şuursuzluğa daha bir ivme katıyorlardı.
Bu da yetmiyormuş gibi 1:100.000 lik, 1:250.000lik haritalar üzerinde
gelişigüzel oklar çiziyor ve okların oluşturduğu şekillere bakarak
operasyonlara kıskaç, yay, çevirme, çember ve sair gibi taktik isimler bile
veriyorlardı.
Bir keresinde bir yardımcı sınıf yarbay şapkasını 1:50.000lik hartanın üzerine
atıp “işte bu bölgede bir arama/tarama faaliyeti icra edin iki tim ile” diyerek
görev emri vermişti.
Tabi kafası kocaman olduğundan şapkası da aynı oranda “kocaman”dı ve o kocaman
şapka harita üzerinde bir hayli yer kaplamıştı..
1:25.000lik bir haritada, pafta üzerindeki bir grid karesi 4cmx4cm dir. Bu 4 cm gerçek arazi üzerinde 1 kilometre mesafeye
tekabül eder. Yani bir grid karesi 1kmx1km’lik bir alanı ifade eder. Ölçeği
değiştirip 1:250.000 lere doğru gittiğinizde; o karelerin harita üzerindeki
ebatları küçülür ancak gerçek arazide tekabül ettiği mesafeler daha da büyür.
Yani daha büyük bir alan daha küçük bir grid karesi ile ifade edilir..
Şimdi bu durumda kafası 58 numara (beden) olan birinin giydiği siperli eğitim
şapkasının ebatlarını ve o şapkanın 1:50.000 lik bir harita paftası üzerinde
kaplayacağı alanı düşünür ve bunu gerçek arazi kesiti ile eşleştirerek arama
tarama yapılması istenilen bölgenin alanını kabaca hesap ederseniz, 25 kişilik
bir ekibin o bölgede arama tarama faaliyetini nasıl icra edeceğini ve bu işin
ne kadar süreceğini az biraz kafanızda canlandırmış olursunuz!
Yazı bütün olduğundan bir
önceki ve bir sonraki yazı ile bir bütün olarak okumanızı öneriyorum.