7 Haziran
seçimlerinden sonra başlayan Genel Merkez’in tutumu nihayet 1 Kasım seçim
sonuçlarının yarattığı travma ülkücü- milliyetçi camiayı derinden yaralamıştır.
Bunu üzerine ülkücüler başarısızlığın sorumlularını ararken maalesef
başarısızlığın hesabını verecek kimse olmadı. Bir çok Genel başkan yardımcısı
liste başı oldukları kendi seçim bölgelerinden çıkamadı.
Bazı genel
başkan yardımcıları da haritada yerini ancak bildikleri illerden liste bir
oldular. Bu illerde MHP yerel seçimlerde birinci olurken genel seçimlerde
üçüncü parti oldu. Ama Genel merkez bundan da bir çıkarımda bulunmadı. Bulunmak
istemedi. Veya bilerek yaptı. Planın parçası idi bu durum.
Hal böyle iken
üst kurul delegeleri olağanüstü kongre istedi. Amaç olağanüstü kongrede genel
başkanı oylamaktı. Fakat ilginç bir durum var ki. Olağanüstü kongrelerde
partiyi bile kapatabiliyorsunuz ama seçim yapamıyorsunuz. Siyasi partilerde
demokrasi olmadığını biliyoruz. Ama bu kadar da değil doğrusu.
548 imza ile üst kurul delegeleri Genel
Merkeze kongre talebi ile müracaat ettiyse de Parti delegelere mahkeme yolunu
göstermiştir.
Mahkemeler
Mahkemeler
Süreç şöyle gelişti. 12. Sulh Hukuk Mahkemesine
olağan üstü kurultay toplanması için başvuru yapıldı. Bu mahkeme olağanüstü
kurultay yapılması için olağan bir karar verdi ve 3 kişilik çağrı heyeti
atadı. Bunun üzerine genel merkez itirazını
Yargıtay’ın ilgili dairesine yaptı. Ancak yürütmenin durdurulmasına yönelik bir
talepte bulunmadı.
Bu arada Çağrı
heyeti 15 Mayısta kurultay için çağrı yaptı. Genel merkezin yönlendirdiği
delegeler Tosya ve Gemerek Asliye Ceza mahkemelerinden bu çağrılar için tedbir
kararı aldırıldı.
Yargıtay bu arada kararı “Mayıs
ayı içerisinde açıklayacağız” dedi.
Ankara 25. İcra Dairesi, kurultayın toplanmaması için polisin önlem
almasını istedi. İmza toplayanlar da Tosya ve Gemerek mahkemelerinin kararının
iptali ve Ankara 25. İcra Dairesinin “polis
önlemi” isteminin kaldırılması
için başvuruda bulundu.
13 Mayıs günü mesai bitimine bir saat kala,
Ankara 2. İcra Mahkemesi, Ankara 25. İcra Dairesinin polis önlemi istemini
kaldırdı. Bu karardan yarım saat sonra, Tosya ve Gemerek mahkemelerinden
“tedbir kararlarına uyulması”
uyarısı geldi.
Ardından saat 20.20’de bu kez Ankara 25. İcra Dairesi, 15 Mayıs Kurultayının durdurulması yolundaki
Gemerek Asliye Hukuk mahkemesi kararının geçerli olduğunu bildirdi.
Saat 22.15’de ise Ankara Valiliği, “Valiliğimize tebliğ edilen mahkeme
kararlarından MHP kongresinin yapılamayacağı anlaşılmıştır” şeklinde bir
açıklama geldi.
Birbiri peşi sıra verilen ya da verilmeyen bu
kararlar Türkiye’de yargının geldiği yeri göstermesi bakımından ilginçtir.
Ancak sorun bu kararlar değildir. Sorun kimlerin, neden MHP’de olağanüstü
kurultay yapmasını doğrudan ya da dolaylı olarak engellediğidir.
MHP’deki
mevcut statükonun muhafazasından kimlerin çıkarı varsa olağan üstü kurultayla
ilgili kararların perde arkasında da onların rolü vardır.
MHP’nin oy oranının artması, AKP’ tekerine çomak sokacaktır. Tayyip
Erdoğan’ın başkanlık hayallerinin sona ermesi demektir. Bu ise yıllardır
yapılan çabanın, her türlü verilen
tavizin boşa gitmesi anlamına gelmektedir.
MHP ve AKP
AKP mevcut muhalefet partileriyle seçimleri kazandığının farkındadır. Bu
bakımdan mevcut muhalefet partilerin ve siyasi statükonun muhafazası AKP için gereklidir.
Parti içi kavgalarla uğraşan bir MHP’nin halkın karşısına çıkıp oy isteme
imkanı yoktur. Bu iç kavga ancak partide yapılacak bir değişimle son bulacak ve
ancak o halde AKP’nin alternatifi haline gelecektir.
İç tartışmalar
ve kargaşa içinde bocalayan MHP’nin iç sorunlarını aşmadan iktidarın
alternatifi haline gelmesi mümkün değildir. MHP’ye oy vermeye hazır kitleler bunun
ilk şartının MHP’nin iç sorunlarını ve tartışmalarını sona erdirmekten
geçtiğine tercihleriyle ortaya koymuşlardır.
AKP’nin tek başına iktidarı ve Sarayın başkanlığı için kendi iç işleri
ile uğraşan MHP en iyi MHP’dir. Bir çok AKP’ye oy veren seçmen artık bu
tercihini değiştirmek istiyor ama MHP
henüz seçmenden iktidar olmak için talep gelmiyor.
7 Haziran seçimleri AKP’nin kaybının MHP’nin kazancı, 1 Kasın seçimleri
ise MHP’nin kaybının AKP’nin kazancı olduğunu ortaya koymuştur.
MHP’nin
belirsizlik içinde tutulması, birbiriyle çelişen yargı kararlarıyla muhatap
edilmesi ve sürekli iç tartışmalarla uğraşması AKP’nin en arzuladığı durumdur.
AKP’de her yöntemi kullanarak bunu yapmaktadır.
Değişim Hareketinde Kırıkkale
Milliyetçi
tabana sahip Kırıkkale çeşitli sebeplerle maalesef hak ettiği oyu yıllardır bir
türlü alamamaktadır. Değişim sürecinden sonra Genel Merkezin estireceği rüzgar
ve eski hatalarının tekrar edilmemesi ile Kırıkkale MHP’nin yeniden kalesi
olacaktır.
Evet; “Bir şey
değişmeli ve artık MHP iktidar olmalı” tezini savunarak yola çıkan Kırıkkale’de sadece iki üst kurul
delegesiyiz. MHP’nin iktidara açılan bu yolda ellerini taşın altına koyarak
değişim hareketini başlatan Üst kurul delegeleri Şevket ÖZSOY ve Yavuz
KUZUCU’nun gayretleri ile MHP yeniden
ayağa kalkacaktır.