Balkan Savaşları 8 Ekim 1912 ile 29 Eylül 1913 yılları arasında,
Osmanlılar’ın Balkanlar’daki son topraklarını yitirmesiyle sonuçlanan iki
önemli savaştan meydana gelmekteydi.
Balkan Savaşlarının Nedenleri
Fransız ihtilali sonucu dünyaya yayılan Milliyetçilik akımı ile
bağımsızlıklarına kavuşan Balkan devletlerinin Osmanlı’ya karşı ittifak
kurması,
Rusya’nın geliştirdiği Pan-Slavizm akımı ile Balkan devletlerini
Osmanlı’ya karşı kışkırtması,
Osmanlı Devleti’nin iyice zayıflaması ve bu durumun Trablusgarp
Savaşı’nda açıkça ortaya çıkması,
Balkan uluslarının yıkılmakta olan Osmanlı topraklarını ele geçirmek ve
genişlemek istemeleri,
Avrupalıların Balkan uluslarını desteklemeleri,
Osmanlı Devleti’nin politik bölünmüşlük içerisinde bulunması ve askeri
birliklerinin bir kısmını terhis etmesi,
Osmanlı’nın batıya ayak uyduramayıp, bilim ve teknolojik açıdan çağının
gerisinde kalması.
Balkan
Harpleri’nin Seyri
Balkan
Savaşı:
23 Temmuz 1908: II.
Meşrutiyet’in ilanı. “Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. Avusturya-
Macaristan Bosna- Hersek’i işgal etti. Girit, Yunanistan’a katılma kararı aldı.
13 Nisan 1909 (31 Mart
Vakası): İstanbul’daki Avcı Taburları ayaklandı. Hareket Ordusu Selanik’ten
geldi. 27 Nisan’da II. Abdülhamid haledildi. V. Mehmet Reşad padişah...
3 Temmuz 1910:
“Kiliseler Kanunu” kabul edildi. Balkanlar’daki tartışmalı kilise ve mektepler,
nüfus hesabına göre aidiyet kazanacak. Yasa Balkan İttifakı’nın yolunu açtı.
Eylül 1911: İtalya,
Trablusgarp ve Bingazi’yi işgal etti.
13 Mart 1912:
Bulgaristan- Sırbistan ittifak antlaşması. 29 Mayıs’ta Bulgar-Yunan, Ağustos’ta
sözlü Karadağ- Bulgaristan ve 6 Ekim’de Karadağ- Sırbistan anlaşması yapıldı.
21 Eylül 1912:
Sultanahmed Meydanı’nda İttihat ve Terakkicilerin de iştirakiyle miting.
Kalabalık “Harp isteriz!”, “Yaşasın harp, kahrolsun hainler!” sloganları attı.
22 Eylül 1912: Ahmet
Muhtar Paşa hükümeti Rumeli’de kısmî seferberlik ilan etti. Ardından Bulgar ve
Yunan orduları...
8 Ekim 1912: Karadağ
Osmanlı’ya savaş ilan edip İşkodra’ya ilerledi.
16 Ekim 1912:
Bulgaristan ve Sırbistan’a harp ilanı. 18 Ekim’de de Yunanistan’a.
18 Ekim 1912: İtalya
ile Trablusgarp Harbi’ni bitiren Uşi Antlaşması. Aynı gün Bulgarlar 1’inci,
2’nci ve 3’üncü orduları ile taarruza geçti.
21 Ekim 1912: Osmanlı
Doğu Ordusu, Bulgarlara karşı, Kırklareli-Edirne-Yenice hattını savunacak.
Başkomutan Vekili Nâzım Paşa itiraz edip hücum istiyor. Bir gün sonra, Süloğlu
ve Yoğuntaş bölgesinde savaş. 23 Ekim öğleye kadar sürdü. Bulgarlar çekilmeye
hazırlanırken, Kırklareli-Edirne-Yenice hattına çekilme kararı alındı.
Olmayınca, Pınarhisar-Lüleburgaz’a çekilindi. Kırklareli Bulgarlara bırakıldı.
22 Ekim 1912: Sırp
ordusu Kosova’da. Bulgar ordusu, Edirne’yi muhasaraya aldı.
-23- 24 Ekim 1912: Sırplar
Kumanova’da Osmanlı ordusunu yendi.
27 Ekim 1912: Üsküp
ahalisi teslim... Bitkin Garp Ordusu’nun merkezle bağı koptu.
9 Kasım 1912: 400
küsur yıllık Osmanlı şehri Selanik Yunanların elinde...
29 Kasım 1912:
Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
16 Aralık 1912: Londra
Barış Konferansı. Teklifler sınır Midye- Enez hattı. Ege adalarının akıbeti
büyük devletlerin elinde…
23 Ocak 1913:
İttihatçılar Bâb-ı Âlî’yi bastı. Harbiye Nazırı Nazım Paşa öldürüldü. Sadrazam
Kamil Paşa istifa ettirildi. Mahmut Şevket Paşa sadrazam. Barış şartları
reddedildi.
3 Şubat 1913:
Bulgarlar tekrar muharebede… İki Sırp tümeni ile güçlenen ordu Edirne kalesine
hücum etti.
8 Şubat 1913:
Çatalca’da savunmadaki Bulgarları imha ve Edirne yönünde ilerleme amacıyla
Bolayır’dan taarruza geçildi. Şarköy kıyılarına kolordu çıkarıldı ama başarı
yok.
6 Mart 1913: Yanya
uzun süre direndi, sonunda Yunanlara teslim oldu.
26 Mart 1913: Edirne
Müdafii Şükrü Paşa, 155 günlük direnişine ve bir huruç harekatıyla düşmana ağır
kayıp verdirmesine rağmen, merkezden destek alamadı. Şehir teslim..
30 Mayıs 1913: M.
Şevket Paşa hükümeti, Londra Konferansı kararlarını kabul etti.
Balkan
Savaşı:
29 Haziran 1913:
Harpte kazandığı yerleri barış masasında kaybeden Bulgaristan eski müttefiki
Sırp ve Yunanlara karşı taarruza geçti.
5 Temmuz 1913: Yunan
ordusu Bulgarlara savaş açtı, Bulgar ilerleyişini durdurdu.
10 Temmuz 1913:
Romanya, Bulgar Dobruca’sı yüzünden Bulgaristan’a saldırdı. Sofya’ya ilerliyor.
Bulgarlar savunma için Çatalca’daki birliklerin büyük kısmını çekti.12 Temmuz
1913: Osmanlı ordusu fırsattan istifade harekete geçti. Osmanlı, Yunan, Sırp ve
Rumen hücumuna direnemeyen Bulgaristan barış istedi ama reddedildi.
21 Temmuz 1913:
Kırklareli geri alındı. Bir gün sonra da Edirne…
10 Ağustos 1913:
Bükreş Antlaşması ile savaş sona erdi.
29 Eylül 1913:
İstanbul Antlaşması. Kırklareli, Edirne ve Dimetoka Osmanlı’da. Meriç Nehri
Türk- Bulgar sınırı…14 Kasım 1913: Atina Antlaşması. Girit ve Meriç’in batısı
Yunanlarda. Ege adalarının akıbeti büyük devletlerin inisiyatifinde…
Savaşın
Sonuçları ve Getirdikleri
Osmanlı Devleti açısından bir bozgun niteliğini taşıyan ve
devletin dağılmasındaki en önemli aşamalardan biri olan Balkan Savaşları
sonucunda yapılan geçici
istatistiklere göre Balkan
devletlerinin nüfus ve toprak yönünden kazançları için şu bilgiler verilebilir:
Bulgaristan 25.257 km² toprak ve
984.000 nüfus
Yunanistan 55.919 km² toprak ve
1.859.000 nüfus
Sırbistan 41.873 km² toprak ve
1.942.000 nüfus
Karadağ 5.590 km² toprak ve
161.000.000 nüfus kazanmışlardır. Ayrıca 25.734 km² genişliğinde ve 800.000 nüfusunda
olan Arnavutluk’ta Osmanlı devletinden ayrılmıştır.
Osmanlı tarihinin en büyük felaketlerinden
biri olan Balkan Savaşları Arnavutluk, Makedonya, Batı Trakya ve Ege adaları
elden çıkmış, Osmanlı devletinin Rumelideki hakimiyeti son bulmuştur.
Balkanlar’ın önemli ölçüde değişen siyasi haritasında Romanya’nın,
Sırbistan’ın, Yunanistan’ın hudutları tamamen, Bulgaristan’ın hududu kısmen
Bükreş Antlaşması’yla tayin edildi. Türkiye-Bulgaristan sınırı da İstanbul
Konferansı kararı ile tayin edilerek bütün Balkanlar’ın siyasi haritası yeniden
çizilmiş oldu.
Balkan Savaşları Balkanların tarihi ile özdeşleşen “göç” ve
“azınlık” sorunlarına derinlemesine bir boyut kazandırdı. Osmanlı devleti
Balkanlar’dan tasfiye edildiği için diğer devletlerin sınırları içinde önemli ölçüde
Türk azınlığı kaldı ve Rumeli’de yaşayan binlerce Müslüman nüfus katliama maruz
kaldı. Bilhassa Bulgaristan ve Yunanistan’a bırakılan topraklarda yaşayan
Türkler, yapılan antlaşma hükümlerine aykırı olarak idaresi altına girdikleri
devletlerin hükümetleri veya ahalisi tarafından baskılara uğradılar ve
gördükleri zulüm yüzünden bütün maddi varlıklarını bırakıp Osmanlı ülkesine
sığınmak zorunda kaldılar. Adeta kaçmak şeklinde cereyan eden bu göçler, en
kötü şartlar altında, Osmanlı devletinin kontrol ve idaresi dışında
yapıldığından büyük sıkıntılar doğurdu.
Balkan yenilgisini ile sınırların daralması, prestij kaybı,
ulusçuluk düşüncesinin uyanışı, ittihat ve terakki iktidarının kuvvetlenmesi
noktaları ile değerlendirirken dış planda ise Asya’daki Osmanlı eyaletlerinin
paylaşılması fikri ve Doğu Avrupa’da dengesizlik noktaları ile
sınıflandırmaktadır.
Sonuç olarak; Osmanlı devletinin onurununda sarsıldığı bu savaşlar
Balkanları başta “sınır” ve “azınlık” sorunları olmak üzere bir dizi sorunla
karşı karşıya getiriken; yakın dönem Türk tarihine askeri, siyasi, kültürel ve
demografik problemler bırakmıştır.
Askerin siyasete müdahalesi, ordunun politik
kamplaşması, ikmal eksiklikleri, uzak görüşten yoksunluk ve daha fazlası…
Netice, 1912-1913 Balkan faciası. 500 yıllık Rumeli’den kopuş. Yüz binlerce
muhacir, mağdur ve mazlum…
1912-1913 Balkan Mücadelesi; kaybedilen
topraklar ve maruz kalınan zulümler itibarıyla asla unutulmayan ama bir o kadar
da hatırlanmak istenmeyen savaş.
Son asırda peşi sıra gelen felaketlere,
mağlubiyetlere şahit olduk. Fakat hiçbirinde aklımızı başımıza getiremedik.
Bunun sebebi, felaketin etkilerini araştırıp açıkça ortaya koymamaktan
kaynaklanıyordu. Hatalarımızı gizleyerek gelecekte tekrarlanmasına meydan
vermektense, şimdiden önümüze döküp gelecek için ibret almak daha tercih
edilebilir bir yoldur. Tarih bir tekrardan ibarettir. Hayatta kalmak isteyen
milletlerin geçmişindeki olaylardan ibret alması lazımdır…
104. yıldönümünde Balkan Savaşlarındaki
hatalarımızdan ders almazsak eğer Allah göstermesin “104 yıl önce evlad-ı
fatihan’ın yaşadığı vatan kaybetme rezaletini biz Anadolu Türklüğü olarak bizde
yaşayabiliriz. Bize bir şey olmaz aymazlığını bir an önce bırakıp dost kim
düşman kim, kime müsamaha gösterilip kimin kafasının ezileceğinin muhasebesini
bir an önce yapmalıyız.