Bir
önceki yazıda Ramazan ayına özel bir yazı olsun ve hem de insanların
yardımlaşma duygularını hatırlatmak ve belki de bir ihtiyaç sahibinin
tenceresinde aş olur düşüncesi ile Ensar’ın iftarının nasıl olduğunu yazdık.
Bir kardeşimiz de bizi eleştirmiş ve
“bende bunu soruyorum” diye başlamış ve bizim bazı konularda ki fikrimizi merak
etmiş. Bizde daha önceki yazıları referans verdik ama bir daha deriz çekinmeden
fikrimizi dedik.
Aslında yorumu okuduğumda cevap
yazısını hazırladım ama biraz önce meydana gelen çok acı bir olayı da buraya
entegre etmekte fayda var diye değerlendirdiğimden o yazıyı iptal edip bunu
hazırladım.
İstanbul Atatürk havaalanında bir
patlama oldu ve (inşallah artmaz ama) otuzdan fazla can kaybı oldu.
Bu kahpe saldırının ardında hangi
terör örgütü olursa olsun ister son açıklamalara göre dini kullanarak terör
yapan örgüt isterse ırkı önceleyen örgüt olsun hain ve alçakçadır bu saldırı.
Terörü kim destekliyor yada için
için benim terörüm iyi düşüncesine giriyorsa o suça ortaktır. İnsanı Rabbim
belki içinden geçenlerle hesaba çekmiyor ama bu haince düşünce de yine Rabbim
şahit karşılıksız bırakmaz.
İsrail ile veya Rusya ile sorunlar
yaşandı. Sonuna kadar ülkem haklıdır. Bir mazlum halka zulmederken sessiz kalıp
dilsiz şeytanlık mı yapacaktı ülkem. Veya benim sınırımı ihlal edecek bir
ülkeye aman ne iyi ne olmuş yani girmiş çıkmış ne olacak mı diyecekti.
Ülkemin tepkilerini son derece haklı
buldum. Peki, efendim şimdi yumuşama için adım atılıyor neden? Anlayışı da
uygun değil.
Kanı kanla yumazlar diye bir atasözü
var. Kişiler arasında meydana gelen olaylarda zaten bir türlü ilk adımı atan
kardadır. Devletlerarasında ise ilk tepkiler hissi olsa bile daha sonra
çıkarlar neyse onun gereği yapılır.
Yani ilişkileri düzeltmek amacıyla
bazı adımların atılmasını normal karşılamak gerekiyor. İlk adımı atan biz
olmayalım anlayışı doğru değil. Evet olaylar karşısında tepkimizi göstereceğiz
ve gösterdik ama bir yerde de bir adım atmak olağandır. Aksi halde insanlığın
varoluş zamanından beri bir birleri ile yıllarca savaşmış topluluk ve
devletlerin ilerleyen dönemlerde barış yapması mümkün olur muydu?
Bir başka açıdan bu devletler ile
ilişkilerimiz bozuluyor diye dost kalmadı diye feryat eden bazılarının
ilişkiler düzeliyor diye şimdi aksi yönde beyan vermenin ötesinde ortalığı
yıkmasını da anlamak mümkün değil.
Bakın İstanbul’da ki saldırı ile ben
bu yumuşama sürecini bir görüyorum. Efendim iki günlük planlama ile olmazmış bu
patlama. Olur kardeşim ne zaman olumlu bir adım atsa ülkem mutlaka bir kahpelik
çıkıyor ortaya. Bu durumda iyi ilişkiler geliştiren bir ülkeye yapılan hıyanet
dolu bir saldırıdır.
Açılım ile ilgili de fikrimi defaten
söyledim. Onurlu bir şekilde yani çözüm süreci diye ülkemin geri kalan kısmını
yitirmeden küstürmeden bu işi yapmalı. Ama bu azmışlıktan sonra taviz vererek
değil hainleri bir çizgiye getirerek olmalıdır.
Şehitlik olayına gelince. Öyle
havada konuşarak bu konuda kimin ne kadar hassas olduğunu anlamak mümkün olmaz.
Şehitlerimiz üzerinden eleştiri yapmaya çalışanların kaç tanesi acaba kucağında
en yakın arkadaşını şehit verdi. Kaç şehidin başını okşayarak son nefesini
verdiğini gördü. Kaç şehidin annesine oğlunun son halini görmesin diye tabutu
başında dil döktü. Bu konu hassas ve bu konuda eleştiri yaparken bir daha
düşünmek lazım.
Ülkemde bomba patlarken sosyal medya
üzerinden üzülmüş gibi yaparken sırf Cumhurbaşkanı ve hükümeti eleştirmek için
hıyanetini kusan her türlü yapılanmanın silahşorlarını şiddetle lanetliyorum
Selam ve dua ile…