15 Temmuz gecesi evimizde
oturmuş Tv izlerken birden haber kanallarında hareketlilik görmeye başladık.
Boğaziçi köprüsü tanklar tarafından kapatıldı. Jetler Ankara semalarında uçmaya
başladı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Başbakan canlı yayında ordunun içinde
bir kısım askerin “kalkışma” içinde olduğunu söyledi.
Asker kıyafeti giymiş bir kısım
teröristin, hainin alçakca bir kalkışması yani darbe girişimine canlı yayında
şahit olduk. Kanallara bağlanan Bakanlar darbe röportajları veriyorlardı.
Şaştık doğrusu bu nasıl darbe diye.
Darbe girişimi tarihi bir
olaydı ve bende bir Tarih Öğretmeni olarak okuyucularımı bilgilendirme adına
cumhuriyet tarihimizin darbelerini ve girişimlerini yazdım. Mevcut darbe ile
ilgili pek bir şey diyemedik. Çünkü doğru dürüst bir şey bilmiyorduk.
Şunu özellikle söylemek lazım.
Allah bizi korudu ve darbe girişimi başarısız oldu. Ülkücüler olarak
darbelerden ne kadar çok çektiğimizi bir kez daha anlatmama gerek yok diye
düşünüyorum.
Bu süreçte özellikle bir
ülkücüye “paralel” yakıştırmasını çok çirkin buluyorum. Ülkücüler bu ülkenin
özellikle bu konuda en temiz insanlarıdır. Ülkücüden paralel paralelden ülkücü
olmaz.
Darbe girişimi ile ilgili
özellikle bir hafta bir şey yazamadım. Çünkü artık günümüzde “gördüklerimiz
gördüğümüz gibi değil”, “duyduklarımız duyduğumuz gibi değil”. İşin içinde iş,
planın içinde plan var. Bu saatten sonra da yazacak bir şey bulabilirmiyiz
bilmiyorum.
Yazılacak her şey yazıldı.
2002’den beri “beraber yürüdük
biz bu yollarda” diyen sizler değil miydiniz? diyecektim. Dediler.
“Ne istediler de vermedik”
diyen sizler değil miydiniz? diyecektim. Onu da yazdılar.
“Ergenekon”, “Balyoz” davaları
ile vatansever subayları tasfiye ederek, darbeci subayların önünü siz açmadınız
mı ?diyecektim. Onu da yazdılar.
Vatana ihanet eden subaylar
tutuklanarak, darbecilerin mallarına el konulurken yani hazır temizlik
başlamışken aynı muameleyi PKK’lılara da yapılmasını bekliyoruz. Diyecektim. O
nu da dediler.
Bu ihanet kalkışmasını sadece
askerler mi yaptı? Hani bunun siyasi ayağı diyecek oldum. O nu da yazmışlar.
Velhasıl önümüzdeki günlerde
daha bilemediğimiz neler çıkacak bilemiyorum. Ama bildiğim şu var ki Türk
Silahlı kuvvetlerinin itibarını zedelemeden hainlerden temizlenmelidir.
Bulanık suda balık avlamak
isteyen çeşitli fırsatçılara, iftiralara meydan verilmemelidir.
Son söz; darbe girişiminden
sonra “at izi it izine” karıştı. Kurunun yanında yaş da yanmasın tabanda darbe
ile bağı olmayan masum insanımıza haksızlıklar yapılarak yeni mağdurlar
oluşturulmasın. Yani “Filler tepişip çimenler ezilmesin.”