YER:
Kırıkkale Cumartesi Kapalı Pazaryeri,
ZAMAN:
29 Ekim – Cumartesi, saat: 16. 00 suları,
MEKÂN: Pazaryeri sahası ve
Zemin Otoparkı.
Bahis mevzuu yer,
malûm olduğu üzere merkez nüfusu yüz bin’ in üzerindeki Kırıkkale şehrinin en
kalabalık ve hafta sonu olan Pazar yeri ve onun Otoparkı!
Mutat olarak haftalık alış – verişimizi yapmak üzere, arabayı Pazaryerinin zeminindeki
otoparka çekerek çıkıyoruz yukarıya.
Her zaman olduğu gibi bir vaveyla ve curcuna.
Haftalık ihtiyacımız olan sebzeyi – meyveyi alıp otoparka dönene kadar
adeta sabır taşı oluyoruz. Sebep mi? Gayet basit, Pazar ortamı!
Pazar ortamı da ne derseniz, söyleyeyim efendim. Almak istediğiniz şeyin tezgâhı
başında nerede ise bir dayak yemediğiniz kalıyor, hem de parası karşılığında!
Hooop dayı, seçmece yok öyle! Emmi
noluyo yaa, biz seçip te mi alıyoz!
Hala para veriyosan bizde para verip alıyoz,
siz seçsin diye deeel! Aldığın
cevaplar karşısında velev ki diklenecek
olursan eğer, kafana terazinin kefesini yemeden kurtulursan şükret!
Daha buna benzer neler neler. Pazara gelen vatandaş sanki onların
esiri veyahut ta ihtiyacını oradan temine mecburmuş gibi bir zihniyetin esiri
kişiler!
Tabii bunu derken tamamı böyle değil. Gayet efendice
ve (-Buyrun Beyefendi, Hanım efendi, ne
istemiştiniz, yardımcı olalım. Buyrun poşeti istediğinizi seçin – alın.)
diyenler de az da olsa yok değil. Tabii
buda onların esnaflık ve insanlık terbiyesi.
Okuyuculardan gelen yoğun talep
doğrultusunda, önümüzdeki günlerde
bu Pazar ve pazarcı konularına yönelik ayrı bir yazı sunacağımı bildiririm. Elçiye zeval olmaz.
Çoğunluk noktasından durumu
değerlendirdiğinde, hiçte iç açıcı
bir vaziyet değil! Başka şehir ve
pazarlarla kıyasladığın zaman,
paranla rezil olmaktan öte bir durum çıkıyor ortaya. Tabii unu kuru – tuzu
kurular bu durumlardan etkilenmediklerinden de ilgilenmiyorlar!
Neyse, biz hır – gürsüz bir
şekilde ihtiyaçlarımızı alıp, poşetlerimiz
elimizde iniyoruz otoparka.
Nevaleleri bagaja yerleştirip çıkış güzergâhına yöneliyoruz. Aaa, birde baktık ki
çıkış noktası kapalı!
Arabadan inip yürüyorum çıkış
noktasına doğru. Otoparkın Bay – Bayan Mescitlerinin tam önünde (71- ..
.. – 271) plakalı beyaz bir Mercedes
otomobil! Üstelik ters istikametten
girmiş ve de çıkışı kapatmak üzere yolun ortasına park etmiş!
Arabaya yanaşıyor ve bakıyorum. Ön camının sol alt köşesinde içten yapışmalı bir etiket var, ‘’Belediye Meclis Üyesi’’ yazıyor! Aracın ön döşü üzerine acil durumlar için
aramak amacıyla bir not – telefon da
bırakılmamış ki irtibat kurulabilsin,
arabanızı çekin denebilsin!
Plaka (71. . . . .) Kırıkkale olduğuna göre, etikette de Meclis Üyesi
yazdığına göre, belli ki bu bizleri
temsil etmek üzere, bizlerin seçerek
görevlendirdiği kişilerden birisi!
Bu arada otoparkta çıkış trafiği
giderek kilitleniyor. Kornalar – bağırışmalar – çağırışmalar – küfürler, derken durum zabıtaya bildiriliyor. Belediyenin Zabıtalarından şahsen
tanıdığım birkaç tanesi de bu arada oradaki tantanaya müdahaleye geliyorlar. Fakat bir şey yapılamıyor!
Anons edilerek aracın sahibinin
pazaryerinden otoparka intikalinin sağlanması isteniyor. Bilmiyorum anonsun yapılıp yapılmadığını. Ama bizler eli mahkûm bekliyoruz araç sahibinin gelip yolu
açmasını!
Anlayacağınız bekleyenlerin bu süre zarfında sarf
ettikleri sözleri burada yazmaya elim varmıyor! Bekleyen herkes yukarıda bir nebzecik açıklamaya çalıştığım pazar
ortamdan çıkmış, kiminin öfkeden
canı burnuna gelmiş, kimi yeterince
ihtiyacını karşılayamadan evine dönmenin ezikliği ve burukluğunda beklemekte! Hem de hiçbir mecburiyeti olmaksızın!
Dakikalar geçmek bilmiyor, kapalı mekân insanın canı sıkılıyor, ama bir şey yapılamıyor! Adeta
beklemeye mecbur ve mahkûmuz! Ve ben
arabanın başında kenarda durup bekliyorum ki, gelen kimmiş acaba diye.
Ha beklerken de arabanın resmini bir hatıra olarak
çektim! Bu şekilde takriben kırk – kırk beş dakika bekledikten sonra iki
bayan çıkıp geldi. Beyaz Mercedes’ e binip, geri manevrasıyla dönüp çıkıp
gittiler.
Arabanın camında ‘’Belediye Meclis Üyesi’’ etiketi olunca, tabii ben bilmiyorum arabanın sahibi o bayan mı yoksa beyi mi Meclis Üyesi! Keza beni hiç
ilgilendirmiyor hangi siyasi partinin Meclis
Üyesi olduğu. Zaten benim de
böyle bir arayışım söz konusu değil.
Fakat ortada bir gerçek var ki, bizlere hizmet etmek üzere bizlerin
seçip göreve getirdiğimiz kişilerden bir örneği sizlerle paylaşmak istedim.
Şimdi sormak gerekmez mi, cama yapıştırılan Meclis Üyesi etiketi, kişiye üstünlük ve / veya ayrıcalık sağlamak amacıyla mı
dır?
Bu etiket olunca, Belediyeye ait ve fakat halka açık olan mahallerde (pazaryeri otoparkında), Belediye
personellerince dokunulmazlığı olan kişi /
kişiler anlamına mı geliyor?
Neredeyse bir saate yaklaşan bir süre
kendisini seçen toplumun seyahat ve ticaret hürriyetini gasp eden bu halkın
temsilcisi Sayın Meclis Üyesi’ nin
aracına, gözlemlediğim kadar
Belediye Zabıtasınca o mahalde neden bir işlem yapılmamıştır?
Belediye Zabıtasınca şayet böyle dürüst bir işlem
gerçekleştirildi de ben bilmiyorsam, bir zahmet bu işlemin evrakının gazeteye
intikalini rica ederim.
Bu ve benzeri makamlarda bulunun
kişilerin ilgili (Belediye – İl Genel –
VS.) gibi birimleri, bu
mensuplarına uluorta ayrıcalık veya üstünlük sağlanması amacıyla mı bu
etiketleri veriyor?
Aslında bu soruları çoğaltmak mümkün ya, aklıma ‘’İMTİYAZSIZ – SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ BİR
KİTLEYİZ!’’ sözü gelince, lafı
daha uzatmanın bir anlamı kalmadığını düşündüm! Çünkü ne de olsa onları seçen bizleriz! Veee, biz birbirimize
benzeriz! ! !
02 Kasım 2016 – Çarşamba / 22. 30 -
KIRLANGIÇOĞLU OKTAY.