Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Derneğimizin (KTYG) Çanakkale Behramkale de oturan
ve üyemiz olan Prof. Dr. Mehmet YÜKSEL
Hocamın, hepimizin sofrasından eksik
olmayan ZEYTİN ve ZEYTİN AĞACI ile ilgili
yazsısını, geldiği gibi aynen
okuyucularımızın bilgisine sunmak istedim.
‘’ Zeytin Denen
Yabancı ‘’
Ege,
Marmara ve Akdeniz Bölgelerinin has ürünü zeytindir. Bu gerçek değişmez.
Birkaç bin seneden beri Egede,
Akdeniz Bölgesinde zeytin yetişmektedir.
Romalılar, Kartacalılar ve Endülüs
Emevi’ leri zamanında da yetişirdi. Firavunlar da zeytini bilirdi.
İstanbul’ dan tutun da Çanakkale’
yi geçin, Edremit Körfezine girin, Ayvalık, Çeşme, Datça derken
Akdeniz’ e girin, İskenderun, Arsus, Antakya’ dan Kilis’ e, Harran’ a uzanın… Buralarda
zeytin vardır. Hatta Trabzon’ da da zeytin olduğunu bilirim. Arada bir iç Ege’ ye de örneğin Akhisar’ a
da gidebilirsiniz. Bu devasal alan
bizim “zeytin”
bölgemizdir. Bu boyutlarda başka
kimsede zeytin dikilen yer yok.
Buna rağmen Türkiye zeytincilikte nal
topluyor. İlk başta değil.
Sebebi mi? Hiç de duymak istemediğimiz bir gerçek. Daha doğrusu ne devletin ve ne de vatandaşın, ne olduğunu pek anlayamadığı bir özelliğimiz. İster buna “cehalet”
deyin, isterseniz biraz daha altını
çizerek “kör cahillik”
deyin.
Oysa zeytin ağacı bir yerde “ölümsüz” dür. Bin yaşındaki zeytin ağacının dallarını kesin, kazmayı alıp onu
kökünden çıkarın ve başka bir yere tekrar dikin. Bu kadim ağaç su verdiğiniz sürece o ihtiyar kabuğunu patlatıp
taptaze sürgünler verir.
Belki de o derece sadık olduğu için
daha fazla bilgimiz olmadan da onu yetiştirdiğimizi, “zeytin tarımı”
yaptığımızı sanıyoruz.
“Zeytin
bir sene verir, ertesi sene vermez” inancı bir batıl
itikattan başka bir şey değildir.
Doğru olan: Zeytin her sene verir, eğer sen onun ihtiyacını karşılarsan. Zeytin, gıdasını topraktan alır, havadan da alır biraz nem ve gaz
gübre olan karbon dioksit olarak. Ama
esas yaşam kaynağı topraktır.
Bilinçli tarım yapan az sayıdaki
vatandaşımızı saymazsak zeytin tarımını doğru düzgün bildiğimiz söylenemez.
Acaba, zeytinin dersini verenler zeytini bilirler mi? O gruptan da zeytini tanımayanlar olduğu bizim de malumumuz. Köye gelip, “siz hep kara
zeytin dikiyorsunuz, bira da yeşil zeytin dikmelisiniz”
nasihatinde bulunan ziraat
teknisyenlerini anlatıp dururlar bizim köy kahvesinde.
Şahsen ben de bir Tarım İlçe Müdürlüğünde şeftali dalını zeytin dalından ayırt
edemeyen tarım danışmanı yaşadım.
Devletin köylüye yardım etme isteği
mevcut. Bu amaçla köylere 10 000 (on bin) adet Ziraat Mühendisi tahsis edildi. Maaşlarının – kırsalda çalıştıkları (!)
için - pek de az olmadığını tahmin
edebilirim. Yurdun çeşitli
yörelerinde bu danışmanları soruyorum köylü tanıdıklarıma. Bir kısmı bu danışmanlardan haberdar olmadıklarını söylüyorlar. Bir kısmı da onların köyünde böyle
bir danışmanın olmadığını iddia ediyorlar.
Bahar ve yaz ayları tarımla uğraştığım Çanakkale - Ayvacık yöresinde
de bu danışmanlarımızın herhangi bir faaliyetinden haberdar değiliz. Oysa Behram Köyünü de içine alan altı
köyden sorumlu bir danışman olması gerektiğini birkaç sene önce sorup
öğrenmiştik. Şayet bu danışman lık
müessesi iptal edilmediyse, devletimizin
bu alanda çarklarının artık dönmediğini söyleyebilirim.
Sayın kaymakam ve valilerimizi bu
hususta daha etkin görev yapmaları arzumuzdur.
Muhtarlarımızın ilçe makamlarına herhangi bir talepte
bulunmaya – galiba - cesaretleri kalmamış. Zannederim milletvekillerimizin de dertleri ayrı. İktidar ve muhalefet parti
başkanları da bu hususta faal değiller.
Oysa il veya ilçe siyasal parti başkanlarının bölgelerindeki eksikleri merkez deki
parti yönetimine duyurmaları onların esas görevi olmalıydı.
Hâsılı, zeytin
gibi son derece değerli bir tarım ürünümüzün bilinçli ellere geçmesi, daha verimli ve kaliteli üretim
yapılması, bir başka bahara kalmış
gibi görünüyor. Kaygılarımın
dışındaki bilinçli çiftçilerimizi ve diğer tarım mensuplarını elbette tenzih
ederim. Şu gerçek ki, zeytin konusunda yetersiz kalan bir
bilgilendirme atağıdır. Bu
seferberliğin alt yapısının da tarım danışmanları kanalıyla olabileceği
inancındayım.
Muhterem hocamızın zeytinle ilgili bu değerli yazısına ilave olarak, konuyu tamamlayıcı
olarak düşündüğüm dini sözler ve vecizelerden bir demet sunmak istiyorum:
* ) Kur’ ân - ı Kerîm’ de meâlen; “ Ve bir de ağaç yarattık ki, Tûr - i Sinâ’ dan
çıkar; hem yağ bitirir, hem yiyeceklerine bir katık. ” ( Mü’
minûn Sûresi, âyet 20 ) buyuruldu.
* ) Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “ Zeytinyağını ekmeğe katık ediniz ve onunla
yağlanınız. Zira o, mübârek bir ağaçtandır. ” buyurdular.
* ) “ Zeytinyağını yiyiniz
ve onunla yağlanınız. Zira onda yetmiş derde devâ vardır. Bu dertlerden birisi
de cüzzam hastalığıdır. ” ( Hadîs - i Şerîf, Kenzü' l –
Ummâl ).
* ) “Zeytin
ağacının vazgeçtiği yerde Akdeniz biter” ( Georges Duhamel ).
* ) “Zeytin ağacı Cennetin en zengin
armağanıdır.” ( Thomas Jefferson ).