Kul hakkına
dair bir Hadisi kudside “Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ancak
kul hakkı ile gelmeyin” buyrulmuştur. “Kul hakkı” aslında toplumda herkesin
bilerek yada bilmeyerek işlediği günahlardandır.
Ben de kul
hakkı ile ilgili bir yazı yazmayı düşünürken en son okuduğum kitap olan
İskender Pala’nın “Mesela” isimli eserinde, “Kul Hakkı” başlıklı yazısını
okuyunca, başka bir şey yazmanın gereksiz olduğunu gördüm. Hatt-ı zatında benim
söylemeyi düşündüğüm her şeyi veciz bir şekilde söylemiş. Buyurun yazıya bir
bakalım.
Kul Hakkı
Biri siyaset dünyasından, diğeri iş dünyasından iki ahbap
konuşuyorlardı. Konu döndü, dolaştı, kul hakkına geldi. Sonra bir hitap-cevap
başladı:
“Trafik ışıklarını
ihlal etmek?”
“Kul hakkı!”
“Çocuklarımızın
görmesi gereken tebessümleri onlardan esirgemek?”
“Kul hakkı!”
“Kamu mallarından rant elde etmek?”
“Kul hakkı, kasten veya alet olarak!”
“Sınavda kopya çekmek?”
“Kul hakkı!”
“Birilerini ötekileştirip baskıya maruz bırakmak!”
“Kul hakkı, bilerek ve itiraz etmeyerek!”
“Medyanın yanlı haberleri ve linç kampanyaları!”
“Kul hakkı!”
“Yeğen –damat ilişkileriyle saman altından su yürütmek?”
“Kul hakkı, bilerek veya imkan tanıyarak!”
“Gıybet, iftira, dedikodu…”
“Kul hakkı!”
“Liyakat esasını çiğneme?”
“Kul hakkı!”
“İşini iyi yapmamak?”
“Kul hakkı!”
“Tamam, hepsi kul hakkı, anladık, fazla sayma…Nereye varmak
istiyorsun?”
“Aziz
ağabeyim, günahı işlemek bir şeydir de günahı günahtan saymamak çok şeydir.
Kuluz, günah işleriz, sonra da tövbe eder, yüceler yücesi Rabbimizden af
dileriz. İnşallah O da bizi affeder, rahmeti bol, keremi sonsuz, ihsanı
ganidir. Ama günahı günahtan saymamak çok şeydir. Hani kul hakkı gibi…İçimden
diyorum ki memleketin başında bunca belalar acaba kul hakkından olmasın?!..”
Tövbe!
Tövbe!..”
Tövbe!
Tövbe!..”