Kırıkkalespor için Kayyım sözü ilk gündeme geldiğinde şu sözleri
savunmuştum “En kötü yönetim, en iyi Kayyımdan daha iyidir” sözlerimi geri
alıyorum. Geri alıyorum ama Sırrı Zengin’i spor adamı, Kırıkkale sevdalısı
görmezde Kayyım olarak görürsek yanılmışım.
Ancak ben yine de Sırrı Zengin’i bir Kayyım heyeti üyesi olarak
görmüyorum. Esasen o Kayyım heyetinin içerisine Şehr-ül Emin olarak konulmuş ve
prosedürleri yerine getirmekten ziyade şehri düşünmesi, savunması, risk alması
hatta takımı bu zorlu uçurumdan kurtarması için görevlendirilmiş bir kişi. Bu
görevi veren yalnızca mahkeme ve hakim değil, Mahkemenin taraflarından, takımın
taraftarlarına, şehrin gazetecilerinden, şehrin spor adamlarına kadar tamamı
tarafından görevlendirilmiş ve Kırıkkalespor’un en ağır yükü onun sırtına
yüklenmiştir.
Daha Kayyım olarak atandığı duruşmada para istemediğini söyleyecek
kadar gözü tok, görev alır almaz futbolcularla konuşup onları motive edecek
kadar işi bilen, şehirde spor ile ilgilenen küs oldukları, konuşmadıkları, selam
bile alıp vermedikleri ile dahi tek tek görüşüp onların fikrini alarak
kendisine gönüllü danışman heyeti kuracak kadar bu işi benimsemiş birisi olarak
dikkat çekiyor. Tek derdi Kırıkkalespor’u kümede tutup ve mahkeme nihayetinde
şehrin takımını sahibine teslim edeceği günü iple çekecek kadar doymuş bir
isim.
Geldiği ilk gün ne demişse hepsini bir bir harfiyen yerine getiren ve
asla senci benci konumuna düşmeden taraf tutsa da taraf olmadan, krizleri bir
bir çözmek için yemin etmiş gibi çalışan birisi. Ben kulübü seçime götüreceğim
deyip Mahkemeye yetki belgesini alır almaz kongre başvurusu yağan ve diğer
kayyım heyetini de arkasından sürükleyen ve bu uğurda risk almaktan bir an
imtina etmeyen birisi.
Ben kayyımım deyip elimde ne varsa onu kullanırım değil de ben bu
şehrin çocuğuyum deyip kaynak yaratan, formül çıkartan bir adam. Hani derler ya
Adam Gibi Adam.
Keşke sezon başında da o olsaydı Kayyım Heyetinde. Belki o zaman bugün
sorun olan futbolcu peşinatlarının yarısını ödemiş olur bugün kalan ödeme çok
problem olmazdı. Sahi ödeme demişken, Kırıkkalesporlu futbolcuların sözleşme
imzalanırken almaları gereken ancak fedakarlık yaparak 1 Aralık’a kadar
bekledikleri alacaklarında günü geçti. Farkında mısınız bilmem ama 3 ay önce
maç başı ve primlerini alamadıkları için antrenmana çıkmayan futbolcularımızın
hiç birisi bunu problem yapmıyor ve işlerine odaklanıyorlar. Her geçen gün
artan grafikleri ile bu şehrin en büyük markası olan takımımızı kümede tutmak
için can siper hane savaşıyorlar. İyi de 3 ay önce maç başı ve primleri dahi
sorun yapan çocuklarımız bugün sizce neden peşinatları için kazan
kaldırmıyorlar.
Ben söyleyeyim! Güveniyorlar. Güvensiz ortamda herkes en ufak şeyden
etkilenir ve büyütür. Lakin güven olan ortamda dağ gibi sorunlar dahi sorun yapılmaz
ve o sorunların aşılacağına inanırlar. 8 gün geçmesine karşın sadece 2 futbolcu
federasyona başvurdu. Başvuranlardan birisi zaten Kırıkkalespor’u kafasında
mental olarak bitirmiş ve şehirden kopmuş diğeri ise para benim için sorun
değil ancak transfer şart, takım ligde mücadele edecek güce kavuşursa devam
ederim diyen birisi. Yani oda para değil başarı isteyenlerden.
Şunu da not düşmek gerekir ki Başta Kaptan Uğur olmak üzere, Engin,
Veysi gibi abi pozisyonunda ki futbolcularımıza o abilerinin izinden ayrılmayan
ve ortak bir duruş sergileyen kadromuzda ki tüm futbolcularımıza şükran
borcumuz var. Tüm çocuklarımız son 3 haftadır bu şehrin başarısına kilitlenmiş
ve terinin son damlalarına kadar mücadele ediyorlar. Bakın 3 haftadır diyorum!
Bursa, Çatalca, Kemer… Bursa deplasmanında 90 dakika rakibi sıkıştıran ancak
bir türlü şansızlığı kırıp gol atamayan ve uzatma dakikalarında yediği golle
yıkılan Şimşekler bir hafta sonra Çatalca maçında olmayan bir penaltı ile
geriye düşse de bu sefer uzatma dakikalarında Mami ile altın değerinde bir puan
kopartan akabinde Kemer deplasmanında 90 dakika mücadele eden ve rakibini adeta
elinden kaçıran, direkleri bir türlü geçemeyen, pozisyon bulan, rakibi
sıkıştıran nihayetinde 1-0 öndeyken 80. Dakikada yine olmayan bir penaltı ile
yine altın değerinde bir puan kopartan çocuklarımızı tebrik ediyorum.
Tabi ki 4 hafta önce maç esnasında bir futbolcu tartışırken diğer
arkadaşları oraya gitmezken son 3 haftada çok basit şeylere dahi 11 kişi koşup
artık takım olduklarını gösteren bu çocuklarımızın 4 hafta öncesinde maç bitse
de gitsek deyip, takım ruhundan ve olgusundan uzak görüntülerinin sebeplerini
hepimiz biliyoruz. Son 3 haftaki çıkışın sebeplerini de çok iyi biliyoruz.
Öncelikle hocanın gönderilmesi bu şehre son bir yılda yapılmış en iyi
hizmettir. Akabinde Kaptan ve Engin’in takıma yeniden kazandırılmaları bu takım
için yapılabilecek en iyi hamlelerdi. Bu hamlelerin üstüne diğer tüm
futbolcuların güvenini kazanmak ve onları moral ve motivasyon olarak yukarıya
taşımak, onlara inandığını göstermek büyük bir gayret isterken daha büyük bir
ustalıkla çözmek ancak ve ancak Sırrı Zengin’in işiydi.
Bir tek Sırrı Zengin gibi dobra dobra bir insan bu işi çözebilirdi.
Evet sportif olarak 3 haftada alınmış 2 puan var ancak yine sportif olarak
baktığımız zaman artık maç kazanmak için savaşan ve bunu herkesten daha çok
isteyen bir futbolcu topluğumuz var.
4 hafta önce benimde içerisinde bulunduğum büyük bir çoğunluk bu
takımın kümede kalmasının mucizelere bağlı olduğunu düşünürken bugün bu takımın
kümede kesinlikle kacağını ve asla düşmeyeceğine inancımız tamdır. Bu inancı
bize ve futbolculara aşılayan soyadı gibi gönlü zengin Sırrı Zengin’e ne kadar
teşekkür etsek azdır. Hatta bu sezonun sonuna kadar takımın başında her ne
kadar kendisi istemese de iki taraf anlaşarak Sırrı Zengin olmalıdır. Bunun adı
Kayyım olur, Spor Adamı olur, Başkan olur fark etmez ancak bizi bu bataklıktan
kurtaracak tek adam Sırrı Zengin’dir. Sırrı Zengin derken onu tek isim olarak
değerlendirmemek gerekir. Çünkü onu girdiği bu mücadelede asla yalnız
bırakmayan ve her alınacak kararda istişare eden kendisinin tabiri ile Akil
Adamları veya danışmalarını görmezden gelmek olmaz. Harun Kurumanoğlu, Cihat
Mencet, Çağlar Atmaca, Mustafa Sevinç, Talat Akbulut, Metin Süngü, Cengiz
Selci, Okan Canpolat ve ismini sayamadığım Kırıkkalespor sevdalısı olan ve
Kırıkkalespor için zaman bir kenara bedenini ortaya koyan spor adamlarının da
hakkını vermek gerekir. Ancak böylesine bir ekibi oluşturarak ego olayına
girmeden bir orkestra şefi gibi yönlendiren ve gerektiğin de yönlendirmesini
bilen Sırrı Zengin’i kutlamak, desteklemek ve arkasında durmak gerekir.
Son olarak Büyük Kırıkkalespor’un cefakar taraftarlarına birkaç kelam
etmek istiyorum. Siz ki bu takım için Bal ligi gibi bir bataklıkta yağmur, kar,
soğuk hatta sopa, jop, plastik mermi unutmadan biber gazı yiyen ve asla
takımına desteğini kesmeyen büyük bir taraftardınız. Ne oldu size? 90 dakika bu
çocuklara destek olmak, onları sahada güçlü tutmak dururken tahammülsüz olmanızın
nedeni nedir? Lütfen ama lütfen bir Kırıkkalespor sevdalısı olarak söylüyorum,
bu hafta o Başpınar Stadını doldurun ve o statta 90 dakika boyunca sahada ki Kırıkkalesporu destekleyin ne pahasına olursa olsun o
futbolcuların arkasında olduğunuzu ve desteklediğinizi hissettirin. Şeref
tribününde kim oturursa otursun sahada kırmızı lacivert forma giyenlerin
desteklenmesi gerektiğini unutmayın. Siz bunu yapın ve 90 dakikanın sonunda o
çocukların sizlere nasıl bir zafer yaşattığına şahit olun.