Bazen bin kelam etsek bile, edilen bir kelam kadar olmaz etkisi. İşte bir ehil öyle kelamlar etmiş ki
bize yazısına katılmak ve paylaşmak kalıyor.
Belki birinin kulağına bir kelam
girer diye düşünüyoruz. Elbet çok farklıdır küffara karşı direnmek ve çok yolu
vardır bu yolun bazen aktif bazen pasif.
İçimizden buğuz etmekte bunun bir yoludur. Ama
gücümüz de yetiyorsa birlik olmuş üstümüze gelen yıkıcı bölücü dinci örgütler
ve onların destekçilerine karşıda ne gerekiyorsa yapmalıyız.
Belki onların malını almayacağız
belki ekranlarda ki kin dolu nefret dolu sözlerini dinlemeyeceğiz belki de
birlik olduğumuzu onların beynine sokacağız.
Belki Belki Belki …
İşte bu anlayışla bir din
otoritesinin yazısını paylaşıyorum sizinle. Biraz fiili adım atma gerekiyorsa
birde din adamının fikrini alalım diye.
Din işleri yüksek Kurulu üyesi Prof.
Dr. Bünyamin ERUL'un çok önemli açıklamaları:
Değerli kardeşlerim, on yıllarda sanal medyada *Hz.
Peygamber'e (asm) şu kadar salevat getirilmesi, şu kadar Yasin, Tebareke
okunması hatta hatimler edilmesi şeklinde kampanyalar düzenlenmektedir.*
İyi niyetle de olsa,
bu tür gayretler, bizleri yanlış bir din anlayışına sürüklemektedir.
Allah'a ve
Rasulüne olan sevgimiz, İslam davasına sahip çıkmamız, bu tür gayretlerle
değil,
*Yüce Kitabımızın
ahkamına ve Sevgili Peygamberinizin ahlakına sarılarak gerçekleşir.*
*Allah'ın emir ve
yasaklarına, Rasülünün sünnetlerine uyarak gerçekleşir.*
Dava, dilde kalan dua
ile değil, eyleme ve davranışlara dönüşen çabalarla kazanılır.
Sahabe ve Selef
alimlerimiz, fetihleri ve zaferleri oturdukları yerden yüzlerce binlerce dua ve
salevat ile değil, bizzat mallarını ve canlarını ortaya koyarak kazandılar.
*Sizi, bu hususta
asılsız çağrılara değil, Allah ve Rasul'ünün hayat veren gerçek yoluna; Kitaba
ve Sünnete davet ediyorum*
Bizler, Kur'an ve
Sünnetleri yaşadık da bu yetersiz mi kaldı?_ Ortada 14 asırdır yaşanan bir
İslâm var iken, işimiz bu tür bid'at ve hurafelere mi kaldı?
*(Rasûlullah sav ve
Ashab hiç bir zaman oturdukları yerden tespih çekerek veya sadece fetih
sureleri okuyarak başarılı olmadı.*
Bedir'de saha da,
Hendek'te mücadele de, Mekke'de yollar da idi.
Tabii ki bununla
birlikte duâ 'da ediyordu.
Yani önce fiiliyyat.
Ve yine Hz Musa
Fravuna karşı durduğu için Kızıldeniz kıyısındaydı.
ABD, İSRAİL, RUSYA
savaşsın. Silah üretsin biz
ise kılımızı kıptırtmadan sadece okuyalım.
Böyle zafer olmaz. *Allah'ın vaadi dua’yı fiiliyata
dökmeyenlere değildir.*
Peki kim küfre karşı
çıkacak?
Kim vatanını
koruyacak?
Kim şahadete koşmadan
bu vatanı savunacak?
*Fatih, İstanbul’u
fetih suresi okuyarak değil, fetih suresiyle amel ederek fethetti.*
Bizim Oturduğumuz
yerden okumamız ancak küfrün zaferi olur.
Lütfen bu tür asılsız
kampanyalara iltifat etmeyin hurafelerden uzak durarak pak İslam’ın yaşanmasına
katkıda bulunun.)
Selamlarımla"
Burada bir şeyi
kesinlikle vurgulamak gerekiyor ki bu alın silahı elinize çıkın dağlara ve
günahsız insanları öldürün değil. Günümüzde en güzel bu tür var oluşun örneği birlik
olmak, beraberce onların her türlü saldırışlarına karşı beraber olmakla olur.
Gerektiğinde onların ekonomik saldırılarına karşı tavrımızı demokratik
yollardan almakla olur. Yani silah değil çözüm olan şey kesinlikle birlik ve
beraberliğimizdir. İktidarı muhalefeti sağcısı solcusu her kimse bir ve beraber
olmaktır çözüm yolu.
Selam ve dua ile...