19 Mayıs 1919 tarihinde
Anadolu’ya geçişi ile başlayan direniş hareketi, ilk ciddi adımını Haziran
1919’da Amasya Tamimi ile atmıştır. Amasya’da milletin istiklalinin tehlikede
olduğu tespit edilmiş, Erzurum Kongresi ile
vatanın bütünlüğü, hiç bir şekilde ayrılığın kabul edilemeyeceği kamuoyuna
duyurulmuştur.
Sivas’ta seçilen Heyet-i Temsiliye Ankara’da TBMM açılıncaya kadar Sivas ve
Erzurum Kongreleri’nde alınan kararlar doğrultusunda geçici bir hükümet gibi
çalışmıştır
Mustafa Kemal Paşa Sivas’ta
Kongre sonunda Heyet-i Temsiliye adına İstanbul Hükümeti ile temas kurmuş,
20-22 Ekim 1919 tarihinde Amasya Mülakatı ile Heyet-i Temsiliye’nin İstanbul
Hükümeti tarafından tanınmasına sebep olmuştur.
Mustafa Kemal Paşa, çalışmalarına bir müddet daha Sivas’ta devam etti. Daha
sonra, önceden karar verildiği gibi Ankara’ya gitmek üzere 18 Aralık 1919’da
Sivas’tan ayrıldı.
Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’yı Tercihindeki Sebepler
Bu fikirlerin temelinde, Ankara’nın merkezî konumu, stratejik yollar
üzerinde bulunması, işgal altında bulunan yerlere olan mesafesi, Karadeniz’de
İnebolu, Akdeniz’de Antalya Limanları ile irtibat imkanı, demiryolu ve telgraf
şebekesinden yararlanma kolaylığı yer almaktadır.
Ankara’daki telgraf sistemi, normal zamanda, bir vilayet merkezine yetebilecek
ölçüde teknik malzeme ve personele sahipti. Eksik olan hatlar ise eldeki
yetersiz imkanlar ölçüsünde tamamlanarak Anadolu’nun hemen her tarafı ile
irtibat sağlanmıştı. Muharebe imkanları için yeterli olan Ankara’da ayrıca Ali
Fuat Paşa liderliğindeki 20. Kolordunun da bulunması, önemli bir sebep olarak
gösterilebilir.
Sivas Kongresi sonunda bu konu Heyet-i Temsiliye üyeleri ve kumandanlar
arasında da görüşülmüş Ankara, Konya ve Eskişehir üzerinde durulmuştur. Konya’nın
bu dönemdeki asayişsiz durumunun tamamen ortadan kalkmamış olması engel olarak
görülmüş, müzakereye iştirak edenler çoğunlukla Ankara’yı uygun görmüşlerdir.
Bu fikre katılmayan Kazım Karabekir Paşa ise Sivas’tan daha batıda bir merkeze
geçilmesine güvenlik nedeniyle karşı çıkmıştır.
Ankara’nın Milli Mücadele’nin
merkezi seçilmesinde İstanbul’a yakın
olma ve kontrol altında tutma siyasetini takip ettiğini de görüyoruz. İstanbul
ile demiryolu bağlantısı olan Ankara’dan Mebuslar Meclisinin çalışmaları daha
sıkı takip edilebilecek ve gerekli tedbirler alınabilecekti.
Ankaralılar’ın Kuvay-ı Milliye
Taraftarlığı
Mütareke’den kısa bir süre sonra, 1919 yılı başlarında iki bölük kadar
İngiliz askeri istasyonda karargah kurarak istasyonu ve şehri işgal etmişlerdi.
Daha sonra bir Fransız askeri birliği de gelmiş ve Ulus’ta yapımı henüz
bitmemiş olan ilk Büyük Millet Meclisi binasına yerleşmişlerdi.
Bu olayların meydana geldiği sırada Ankara Valiliği’nin kadrosu şu şekildeydi;
Vali: Muhittin Paşa, Mektupçu: Halet Efendi, Defterdar: Yahya Galip (Kargı),
Polis Müdürü: Mithat Bey, Müftü: Rıfat Hoca (Börekçi) ve Jandarma Komutanı:
Abdurrahman Bey.
Müftü Rıfat Efendi başkanlığında şehrin aydınları halk arasında “milli
mukavemet” fikrini müsamereler ve gazeteler vasıtasıyla yaymaya çalışmışlardı,
Yarbay Mahmut, Avni Refik (Berkmen), Öğretmen Ayaşlı Ali Rıza, Mahir (İz),
Yakup, Ekrem ve Fevzi Beyler “Azmi Milli Cemiyeti” adında bir milli teşkilat
kurarak halk arasında mahalli anlamda bir birlik meydana getirmeye çalışmışlardır.
Diğer taraftan “Mefkure” ve “Selamet” gazeteleri ile daha önce yayın hayatına
başlayan haftalık “Ankara” Gazetesi aynı amaçlar doğrultusunda yayınlar
yapmaktaydı.
Mütareke sonrasında İzmir’in işgali olayına ilk tepkiyi gösteren Ankaralılar,
16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’a protesto telgrafları çekmişler, ayrıca 26
Mayıs 1919’da Ankara’da büyük bir protesto mitingi düzenlemişlerdir. Ayrıca
Ankara’nın bu ve buna benzer tepkilerinde ve bu faaliyetlerin organizesinde Ali
Fuat Paşa’nın telkin ve yönlendirmelerini belirtmemiz gerekir. Ali Fuat Paşa,
Ankara’nın ileri gelenlerini Milli Mücadele ve Mustafa Kemal Paşa’nın şahsiyeti
hususunda sürekli olarak aydınlatmış, Ankara’yı adeta yeni devletin merkezi
olabilmesi için hazırlamıştır.
Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Milli Mücadele süresince, millet ve memleket
menfaatine uygun maddi ve manevi yardımlarda bulunmuş, Kuvay-ı Milliye
Birlikleri teşkil ederek cepheye göndermiştir.
Mustafa Kemal Paşa’nın
Ankara’ya Gelişi
Sivas’ta Heyet-i Temsiliye ve komutanların yaptığı toplantı sonucunda
Meclis-i Mebusan’ın İstanbul’da toplanması ve Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya
geçmesi kolaylaştırılmıştır. Bu toplantıya katılan Ali Fuat Paşa, Ankara’ya
dönerken Heyet-i Temsiliye’nin geçeceği yol üzerinde konaklama yerleri ve
görüşülecek kişilerle ilgili hazırlıklar yapmış, Ankara’daki çalışma yerini
tespit ederek heyetin harekatı için gerekli raporu vermişti.
Heyet-i Temsiliye, 18.12.1919 günü Sivas’tan yola çıktı.
Kayseri-Mucur-Hacı-Bektaş-Mucur-Kırşehir-Karaman-Beynam Köyü üzerinden, 27
Aralık 1919 Cumartesi öğleden sonra Ankara Dikmen sırtlarına gelindi. Dokuz
günlük yolculuk boyunca inceleme ve görüşmeler için Kayseri ve Mucur’da birer
gün kalınmış, yedi gün yolda geçmiştir. Üç otomobille Ankara’ya gelen kafile
ilk olarak, kendilerini Gölbaşı ile Şehir arasında bekleyen Vali Vekili Yahya
Galip (Kargı) Bey ile, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa’nın yanında durdu.
Mustafa Kemal Paşa otomobilden inerek karşılayıcılarla görüştü daha sonra onları
otomobiline alarak şehre doğru yollarına devam ettiler.
Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya girmiş ve heyete tahsis edilen Ziraat
Mektebi’ne kadar durumunu bizzat Paşa’nın yanında bulunan Mazhar Müfit, şu
şekilde tasvir etmiştir;
Çankaya ve Dikmen tepelerinden güzel sesli hafızlar ezan ve salat okuyorlardı.
Ve köylerden birçok atlı ve kağnı arabalarıyla binlerce halk Ankara’ya gelmiş;
öğleye doğru “geliyor” diye tellallar bağırmış, seçilen atlı alayı
Ulucanlar’dan Hacıbayram Camii’nin
önünde toplanarak dini tören yapılmış; yedi yüz piyade, üç bin atlıdan teşekkül
eden bir seymen alayını Ankara’da bulunan dervişler takip ediyor.
Bunların arkasında bütün esnaf ve
ondan sonra da okul öğrencileri yürüyorlar. Okul öğrencileri İstasyon
Caddesi’ne, seymen alayının bir kısmı Dikmen bağlarına, bir kısmı Çankaya
bağlarına, Kızılyokuş eteklerine ve diğer bir kısmı da istasyon yoluna
dizilmişti. Jandarma ve yirmi kadar polis de burada idi.
Ankara Şehri namına karşılama heyetinde Müdafaai Hukuk Cemiyeti azasından Müftü
Hoca Rıfat Efendi, Binbaşı Fuat Bey, Kınacızade Şakir Bey, Aktarbaşızade Rasim
Bey, Toygarzade Ahmet, Ademzade Ahmet, Hatip Ahmet, Kütüpçüzade Ali, Hanifzade
Mehmet, Bulgurzade Tevfik Beyler vardı.
Dikmen bağlarının eteğinde bir çeşmenin önünde Eskişehir Mebusu Emin (Sazak) ve
Ankara eşrafından Naşit Efendi ve arkadaşları bekliyordu.
Yirminci Kolordu Kumandam Ali Fuat Paşa ve Vali Vekili Yahya Galip Bey, Emir
Gölü’ne yani Gölbaşı’na kadar gelmişlerdi.
Biz tam, üçü on geçe Kızılyokuştan iniyorduk. Yolda Paşa’ya yetiştiğimizde
Paşa, Rauf Bey’le beni otomobiline almıştı. Oradan başlayan karşılamada “yaşa”
sesleri, alkışları arasında ilerlemekte idik.
Çankaya ve Dikmen tepelerinden güzel sesli hafızlar ezan ve salat okuyorlardı.
Kızılyokuş’ta iki kurban kesildi, o zaman tamamen boş bir yer olan Yenişehir’de
reji memurlarından Salamon Efendi isminde bir zatın ahşap, küçük bir evi vardı.
Oraya gelince seymenler tarafından bir dana kurban edildi.
Yahya Galip Bey bir nutuk ile “hoş geldiniz” dedi. Sonra hükümet
konağına girdik. Vali odasında bir müddet istirahatle çaylar içildi. Isındık.
Kolordu ziyaret edildi. Otomobillere binerek, bize tahsis edilen, şehrin
dışındaki Ziraat Mektebine gittik. Bir tepe üzerinde olan bu bina bize hayli
müddet karargahlık vazifesini yaptı. Ali Fuat Paşa hepimize birer oda tahsis
etmiş, isimlerimiz odaların kapısına yazılmış ve hastabakıcılarla hizmetçiler
konulmuş, istirahatımız temin edilmişti.
Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’daki Faaliyetleri
Mustafa Kemal Paşa, kendisini ve Heyet-i Temsiliye’yi çok samimi,
parlak ve güven verici duygularla karşılamış olan Ankara halkı ile daha
yakından tanışmayı ve fikir alışverişinde bulunmayı gerekli görmüş şehrin ileri gelenleri Ziraat Mektebi’ne bir
konferans vererek 43 ülkenin siyasi, askeri durumunu anlattı. İstanbul’da toplanacak
meclise katılmak üzere giderken Ankara’ya uğrayan milletvekillerinden, Mecliste
bir “Müdafaai Hukuk Grubu” kurulmasını istedi ve ARMHC programını “Misak-ı
Milli” halinde özetledi. Ankara’da hazırlanan bu müsvedde program, sonradan Meclis-i
Mebusan’da “Misak-ı Milli” adıyla kabul ve ilan edilmiştir.
Bu amaçlar doğrultusunda Mustafa Kemal Paşa, Ankara’ya gelişinin ikinci
gününde Hakimiyet-i Milliye’nin çıkarılmasını istemiş, gazetenin ismini de
kendisi koymuştur.