Perşembe sabahı idi. Niyetim kahvaltıdan
sonra Kırıkkale Belediyesinin haftalık mutat halk toplantısına iştirak etmek,
üstünden üç hafta geçen ‘’Çocuk Trafik
Pisti’’ yazımın akıbetiyle ilgili bir gelişmenin olup olmadığını kamuoyu
önünde paylaşmaktı.
Kahvaltıya başlamıştım ki, telefonuma
bilgi geldi: ‘’Kar yağışından dolayı bu haftaki toplantı ertelenmiş bulunuyor!’’ Hâl
böyle olunca bizim niyette başka bahara (haftaya) kaldı.
Telefonumu tam kapatmıştım ki tekrar
çaldı. Ekranda Doğan Bey Amcanın ismi vardı.
Bu sütunlarda yazmaya başladığım (26
Ağustos 2015 – Çarşamba / Atmış Yıllık Dost ) yazımda bahsetmiş olduğum,
hani şu ‘’VEFA ABİDESİ’’ olarak
tanımladığım saygıdeğer insan.
(
- Oktay Bey oğlum; Yılbaşı yoğunluğuna gelir de aramam gecikir diye
şimdiden arıyorum. Yeni yılınızın
öncelikle aile efradınıza, çevrenize ve yurdumuza hayırlı ve uğurlu olmasını
temenni ediyorum. Muhterem annenizi de ayrıca arayıp, onun da yeni yılını
kutlayacağım.)
1955
senesinden itibaren 2005 Kurban Bayramına
kadar kesintisiz ve kesinlikle en az üç gün öncesinden yılbaşı ve bayramlarda tebrikini
rahmetli babamın aldığı, devamında da şahsımı aile büyüğü kabûl ederek aynı
şekilde onurlandırdığı bu müstesna şahsiyeti bir kez daha anmadan geçmek
istemedim.
Yetmişine merdiven dayamış bulunan
ömrümün, bunun dışında bir ikinci kişiyi tanımıyor olması doğrultusunda,
günümüz insanlığının ve de VEFA DUYGUSU’
nun ne kadar dumura uğramış olduğunu görmekten duyduğum üzüntüyü belirtmek
isterim.
Adeta her şeyin madde ve maddiyata
endekslendiği, daha doğrusu o hale getirildiği günümüz dünyasında, geçmişimizde
gerçekten ne kadar güzel hasletlerimizin olduğunu ve her geçen gün de bunların
kaybedildiğini görmekten insanın insanlığından utanması gerekir diyorum.
Burada esas olan bir yılbaşı
kutlaması değildir. Kişilerin görüş ve değerlendirmelerine şahsen saygı
duyarım. Yılbaşını kabûl eder veya etmezsin, o ayrı konu. Buradaki incelik, bu
ve benzeri günlerde hatırlanılmak –
yâd edilmektir. Ve en önemlisi de bunun bir ömür boyu sürdürülmesidir.
‘’İki
saniyesine garantimiz olmayan bir hayatımız için, fırıldak olmaya gerek yok! Muhsin Yazıcıoğlu’’
diyordu rahmetli genç lider. O
misâl üç kuruşluk çıkar ve menfaati uğrunda kişileri oyununa alet ederek
kullanıp, sonra da selamı – sabahı kesen,
kendilerini adam sanan insan müsvette lerine ithaf olunur!
Evet, bugün niyetimiz Halk Günü Toplantısıydı ama ertelendi.
Bu vesileyle yine de konuyu bir kez daha işlemek istiyorum. (16 Aralık 2016 – Cuma / Çocuk Trafik
Pisti) yazımın üzerinden üç hafta geçmesine rağmen, bu konuyla ilgili bir
bilgi dönüşünün olmadığını belirtmek isterim!
Yapmış olduğum şahsi araştırmada,
konuyla ilgili herhangi bir çalışmanın olmadığı, fakat gerekliliği açısından
yapılmasının da uygunluğu yönünde. Uygulamanın yetkili merciininse idare
olduğundan, kendilerine bilgi intikali gerekiyor.
Böyle bir projenin hayata geçirilmesi
için her türlü imkân mevcutken, yurdumuzun karayollarında katliam gibi kazalar
olurken, bu yollarda terörden fazla canlarımız telef olurken, bunun
önlenmesinin ancak ve ancak eğitimle çözüleceği bilinirken, MKE’ den alınan 152 dönüm arazinin 50 dönümü
şehir parkı yapılırken, bunun bir dönümcük kısmının ‘’Çocuk Trafik Parkı’’ na tahsis edil – e - memesinin
mantığını düşünemiyorum!
2016’
nın bu son yazısında, geleceğimizin garantisi olan çocuklarımızın hayatta
kalabilmesi eğitiminin bir bölümünün öğrenileceği Trafik Eğitimi ile ilgili olarak yapılması gereken çalışmaya
duyarlılık noktasında icap eden hassasiyetin sağlanmasını beklemekteyim.
Bunun örneğini istiyorsanız eğer,
internetten yapılacak olan araştırmada çeşitli yerlerde bu konudaki çalışmaları
görmek mümkün.
Elin oğlu okulunun
bahçesinde bunu gerçekleştirirken,
burada koskoca alanda bu kadarcık bir yerin yapılabilmesi gerekir sanırım.
Bu
vesileyle benim için her ne kadar sadece bir takvim – bir rakam değişikliğinden ibaret olan yeni yılın,
okuyucularımızın cümlesine ve dahi yurdumuza hayırlı – uğurlu – sağlıklı ve
mutlu bir yıl olması, geçmişi aratmaması dilek ve temennisiyle sevgiler ve
saygılar dilerim.