2017’ nin bu ilk haftasında ve yılın ilk yazısına başlarken, tüm okuyucularımızın gönlüne göre bir
yeni yıl, hayırlı – uğurlu – sağlıklı – mutlu – huzurlu - kazasız ve belasız bir gelecek olmasını Cenabı ALLAH’ tan dilerim.
Geçen hafta kar
yağışından dolayı ertelenmiş olan, Kırıkkale Belediyesinin tertiplediği ve
2017’ nin bu ilk perşembe ‘’Halk Günü Toplantısı’’ na iştirak
etmek nasip oldu.
Belediye Meclis
Salonundaki toplantıya üç tane Belediye Başkan Yardımcısı, Belediyenin ilgili birim müdürleri ve Belediye Basın personelinin
dışında, Halk Toplantısına halktan takriben 30 – 35 kişinin iştiraki söz konusu olup, mahalli basınımızı
temsilen tek fert yoktu!
İştirakçilerin
büyük çoğunluğu bayandı. Bu
bayanların içinde kiminin kucağında çocuğu,
kimide elinden tutup gelmişlerdi salona.
Gördüğüm kadarıyla
bir Bayan (Türk) hariç, tamamı da mülteci dediğimiz göç
ederek yurdumuza gelmiş veya sığınmış kimselerdi. Bazılarının yanında da erkekler vardı.
Başkan Yardımcısı
toplantıya başlayıp halkın taleplerini sorunca, geldikleri gurubu temsilen kendisinin İran Azerisi
olduğunu ifade eden bir bayan, söz
alarak ve konuşabildiği kadarki Türkçe ile maruzatını arz etmeye başladı.
Konu özetle; işsiz oldukları, kış şartlarında doğalgaz masrafını ödeyemedikleri, ihtiyaçlarının karşılanması ve iş
verilmesi doğrultusunda talepte bulunuyorlardı.
Başkan Yardımcısı; bunun mümkün olmadığını, belediye olarak böyle bir talebi
karşılama imkânının ilgili prosedürler çerçevesinde mümkün olamayacağını, iş için de gerekli personelin İŞKUR bağlantılı temin edilmekte
olduğunu, konuyla ilgili olarak
Valilik bünyesinde oluşturulmuş olan, bu
şekildeki göçmen ve mültecilerin sorunlarının çözümü için kurulan ‘’GÖÇ İDARESİ’’ birimine
müracaatlarının gerekliliğini anlattı.
Bu açıklamalı
anlatımda anlaşılmayan bir husus olmadığı halde, aynı şeyleri en az üç defa daha da tekrarlamak durumunda kaldı! Mülteci bayan meramını bozukta olsa
ifade edebildiği şekle göre, ama anlamadığından ama işine gelmediğinden
tekrarlattı durdu!
Konuşmalar
arasında yine başka bir mülteci söze girerek, İŞKUR’ a müracaata gittiğini fakat müracaatının kabul
edilmediğini, cevaben de: (- Bizim elimizde işsiz kendi
yurttaşlarımız var zaten!) dediklerini
ifade etti.
Başkan Yardımcısı
bu konunun da muhatabının kendileri olmadığını, o konularla ilgili yine müracaat merciinin Göç İdaresi olduğunu açıklamak suretiyle ve yarım saate yakın
konuşma sonucu konuyu sonlandırabildi! Bunun
üzerine diğerlerinin tamamı da cevabı almış oldular.
Bizim Türk bayan, eşinin vefat etmiş ve
mağdur olduğundan bahisle, yardım talebinde bulundu. Ona da verilen cevap tabii ki diğerlerinden farksız oldu!
*
Gelelim bizim
konuya. Sayın Başkan Yardımcısı; (16 Aralık 2016 – Cuma / Çocuk
Trafik Pisti) yazımın Basın
Müdürlüğü tarafından kendisine intikal etmiş olduğunu, okuduğunu ve Başkan Bey’
e de ilettiğini belirtti.
MKE’ den alınan 152 dönüm arazi ile ilgili protokolde, belirlenen park alanının
konseptinin de belirtilmiş olduğunu,
onun dışında bir çalışmanın yapılamayacağını, ancak benim önerim olan ‘’Çocuk
Trafik Pisti’’ düşüncesinin de çok yerinde ve fevkalade gerekli olan bir
şey olduğu fakat başlangıçta böyle bir şeyin düşünülmemiş olduğunu, görüşümde
hemfikir olduklarını ifade etti.
Böyle bir
çalışmanın ileri bir zaman içerisinde ve mümkün olan en uygun bir yerde veya
yerlerde yapılmasının mutlaka söz konusu olacağını, şimdiye kadar da yapılmamış olmasının, bu şehrin çocukları için
bir eksiklik olduğunu, bunu telafi
edeceklerini ifade etti.
Parklarımızda böyle alanların gerekliliğine yönelik yaptığım
kısa açıklamada, aynı zamanda Kırıkkale Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği
İl Temsilcisi oluşum hasebiyle, Trafik ve Otopark konularıyla bilhassa
ilgilenmekte olduğumu belirttim.
Yurdumuzda meydana gelen ve adına kaza denilen ama
gerçekte trafik katliamlarında günlük ortalama 25 – 30 can, kan gölüne dönen karayollarında telef olmaktadır. Bunun yıllık bilançosu ise toplamda 10 - 12 bin kişiye tekabül etmektedir.
Türkiye deki ölümlü trafik kazalarında (18 - 25 yaş gurubu) birinci sırada ve
toplamda %16 civarında, (0 - 14 yaş gurubu) ise ikinci sırada
yer almakta, bu da toplamda % 14 civarındadır. Bu rakamlar istatistikî birim olarak çok yüksek değerlerdir. Bunun temelinde de eğitimsizlik
yatmakta!
Ayrıca milyarlarca
liralık Sosyo – Ekonomik zararı
da işin başka boyutunu oluşturmaktadır.
Motorlu araç
sayısının 21 milyon ve sürücü
belgeli insanımızın da 28 milyon
civarında olduğu ülkemizde, sürücü
belgesi için 18 yaşına gelen kişinin
Sürücü Kursunda Trafik ve Kuralları ile karşılaşmasının sonucunda bu
değerlerden farklı ve olumlu bir şey beklenemez!
Gelişmiş ülkelerdeki eğitim şeklinde adamların taa ANAOKULU’ ndan başlattığı ve uygulamalı
olarak gerçekleştirmiş olduğu Trafik
Eğitiminin, bizde neden bu kadar
göz ardı edildiği ise başlı başına bir muamma!
Burada konunun
detaylarına girmeyeceğim. Çünkü hemen her gün medyadan onlarca trafik kazasının
haberlerinden herkes haberdar. Bize düşen bunun önlenmesinin sağlanmasını temin
etmek. Bunun da yolu eğitimden geçtiği bilindiğine göre, problemin yarısı
çözülmüş oluyor.
Gerçekleştirilmesi yönündeki fikir ve teklife de olumlu yaklaşım
sağlanınca, iş icraata kalıyor. Bunu da zaman içerisinde yapılacak
olanlarla göreceğiz. ‘’Görelim mevlâm neyler, neylerse güzel
eyler’’.
Bu çalışmanın projesiyle ilgili olarak teknik destek talep edildiği
takdirde, KTYG (Karayolu Trafik ve Yol
Güvenliği Derneği) olarak, her
türlü yardımın tarafımızdan yapılabileceğini de bu vesileyle belirtim. Keza ilkokulların 2. ve 4. sınıflarından sonra şimdi
liselerde 15, 16 ve 17 yaşına
yönelik trafik eğitimleri vermekte olduğumuzdan bahsettim.
Okuyucularımızın
cümlesinin aile efratlarıyla birlikte ve de yurdumuza bir kere daha hayırlı –uğurlu – sağlıklı
-
mutlu – huzurlu - kazasız – belasız bir yıl olması, geçmişi
aratmaması dilek ve temennisiyle sevgiler -
saygılar sunarım.