Dün öğleye doğru
bilgisayarımı açıp gelen e –
postaları kontrol ederken, daha önce
de birkaç kez almış olduğum mesajlardan biri daha dikkatimi çekti.
(Milli Merkez Basın Açıklaması:
Başkanlık Hedefli Anayasa Değişikliği ‘’AZİZ
TÜRK MİLLETİNE!’’) diye başlıyordu.
Bilhassa son bir
aydır Türkiye gündemini ağırlıklı olarak meşgûl eden terörü saymazsak, hemen her haber saatinde gündemdeki, hepimizin de malûmu olduğu üzere
Anayasa değişikliği konusu!
Basın
açıklamasını bir çırpıda okuduktan sonra,
gazetelerin köşe yazarlarına şöyle bir göz attım. Yıllardan beri yazılarını özenle takip etmiş olduğum yazarların
bazılarının yazılarında, aynı
konunun önemle ve özenle işlenmiş olduğunu gördüm.
Konunun önemine binaen açıklamayı
özetleyerek köşemden sizlerle paylaşıyorum:
‘’ Türkiye
Cumhuriyeti bugün yeni kurulmakta olan bir devlet değildir. Yaklaşık yüz yıldır giderek güçlenen ve değerlenen çok
köklü bir devlettir.
Devletlerin de Anayasaların da
soyağaçları vardır. Türkiye Cumhuriyeti’ nin de kurucu iradesi, kökü, tarihi,
gerçekleri ilk günkü gibi yaşıyor ve yaşayacaktır.
Cumhuriyet’ in kurucusu; bir İstiklal
savaşını yöneten, 30 Kongreden sonra, halk tarafından Ankara’ da tescil edilen
Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
İsminde “Türkiye”
vurgusu olan, biz Türklerin kurduğu son Türk devletidir. Millete dayalı, Milli Misak sınırlarını çizen bir Milli devlettir.
Cumhuriyetimizin
tarifi, bugün yürürlükteki Anayasamızın ön sözünde ayrıntılı biçimde tarif
edilmiştir. 4. Maddesi ise Cumhuriyet’ in niteliklerinin değiştirilmesinin
teklif dahi edilemeyeceğini söylüyor, yasaklıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’ nin temel
niteliği, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurucu iktidarına dayalı hukuk
düzenidir.
Atatürk’ ün belirlediği inkılâp ve
ilkeleri de parlamenter rejimdir.
Amasya tamimini
yapan Atatürk’ ün, savaşlar yaparken de, zaferden sonra da Türkiye Büyük Millet
Meclisine bağlı, saygılı ve itaatkâr olduğu gerçektir. Yüce Meclis’ in ilk
Başkanı da Atatürk’ tür. Bizim Anayasalarımızda Atatürk bir şahıs değil,
Cumhuriyet’ in asli kurucu iktidarının bir belirleyici kurumu olarak yer
almıştır.
Son Anayasa değişikliği, Türkiye
Büyük Millet Meclisini, Cumhuriyet’ in üst organı olmaktan çıkarıyor. Bir
Danışma Meclisi işlevine indiriyor. Bu ise Kenan Evren
modelidir.
1980 - 1983
döneminde Evren’ in tayin ettiği Bakanlar hiç denetime girmeden yürütmeyi
üstlenmiş, beş kişi bir yandan kararnameler çıkarmış, partiler kapatmış,
vetolar, yasaklar getirmiş, kurduğu Danışma Meclisine de kısıtlı yasa ve
Anayasa hazırlama görevi vermiştir. Bugünkü
Anayasa değişikliği teşebbüsü de Evren döneminden farklı değildir.
Bu Anayasa bir
AF kanunudur. Geçmişte
görev alan Başbakan ve Bakanlar hakkında Meclis’ in soruşturma ve Komisyon
kurma hakkı yok edilmektedir. Mevcut Anayasa maddelerinde yer alan Başbakan ve
Bakanlar Kurulu üyeleri için soruşturma hakkı Meclis’ ten alınmak istenmektedir.
Tayyip
Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım bu Anayasa değişikliği ile adeta
ibra edilmek istenmektedir. Aynı şekilde
geçmiş hükümetlerde görev alan Bakanların da, vazifeleri nedeni ile takipsizlik
kararı almalarına imkân getirilmektedir.
Böylece 17 / 25 Aralık dosyaları da
Meclis arşivine kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Bu teklifin
16 – 17 – 18 inci maddeleri ise, şekil yönünden tümden Anayasaya ve iç tüzüğe
aykırıdır. Anayasa bir üst kanundur. Torba madde ile
değiştirilemez.
Torba madde ile
Anayasa değişikliği şeklen geçersizdir. Anayasa Mahkemesinin denetimine
tabidir. Bir Anayasada her kelimenin, her ibarenin, her virgülün özel bir
etkinliği vardır.
Halk üst kanun
olan Anayasadaki her değişikliği açıkça ve tek tek öğrenerek oy kullanacaktır. Bu
biçimi ile Anayasa değişikliği halk oylamasına sunulamaz. Tam bir şekil
bozukluğudur.
Gerekçeleri
belirsiz olarak kaldırılan kurumlar arasında Başbakanlık, Bakanlar Kurulu,
Jandarma Genel Komutanlığı, Askeri Yargıtay ve benzeri tarihsel Anayasal
Kurumlar vardır. Bunlar, Anayasamızın 21 maddesinin yürürlükten kaldırıldığını
bir cümlede belirtiyor.
Bu Anayasa paketi ile çok partili düzen ve
siyasi partiler “düzen”
dışına çıkarılmıştır.
Partiler, Kongre partilerine
dönüşmüştür. Siyasi iktidar bir Cumhurbaşkanı otoritesine devir ve
teslim ediliyor. Bu bir “adrese
teslim” belgesidir.
Yürürlüğe
girerse, bugünkü Cumhurbaşkanı hemen devlete el koyacaktır. Yürürlük
maddeleri açıktır.
Son olarak
çok önemli bir nokta; Bunları bir sistem veya rejim değişikliği tartışması
olarak görmek mümkün değildir. Çünkü dünyada benzeri yok. Bu gidişat, bir kamp ve cephe değiştirme,
çağdaş batı demokrasilerinden ayrılma, din devletine kapı açma ve Avrupa
Konseyinden çıkarılma planıdır.
Adalet Bakanı bir arzuhalci üslubu
ile sadece Muhafazakârların
yönettiği bir ülke olacağız diyor. Hâlbuki muhafazakârlıkla yobazlık ve
bağnazlık arasında dağlar kadar fark vardır.
Milli Merkez, Cumhuriyetin ve
ülkemizin bölünmez bütünlüğünü ve demokrasiyi korumak için özellikle
milliyetçi, yurtsever, demokrat ve insan haklarına yürekten bağlı tüm kurum,
kuruluş ve yurttaşlarımızı uyarmaya devam edecektir.
Saygılarımızla
arz ederiz. Milli Merkez Yönetim Kurulu’’.
Günlerdir TBMM’ nde oylamaları
devam eden ve hafta sonu itibariyle ikinci turu da neticelenecek olan Yeni
Anayasa Değişikliği ile ilgili, daha detaylı ve ayrıntılı bilgilere
çeşitli kaynaklardan da ulaşmak mümkündür.
Mevcut durumun gösterdiği sonuç,
meclisten sonra bu işin halk oylamasına yani referanduma gideceği şeklindedir.
Hâl böyle olunca da Cenabı Allahın bu milletin hakkında hayırlısını vermesini
dilemek düşer. Ne diyelim?
19 Ocak 2017 – Perşembe / 22. 00 – KIRLANGIÇOĞLU OKTAY.