Geçenlerde
internete düşen ve medyada da paylaşılan konudan bahsedeceğim. Paylaşımı
yapanlar ise önce bir muhalefet Millet Vekili ve sonra bir sanatçımız. Son günlerin gündem konusu olan ve 21 Ocak’ ta AKP + MHP destekli olarak TBMM’ den 339 oy ile geçerek referandum sürecinin başlamasına vesile olan Anayasa Değişikliği, diğer adıyla Başkanlık
meselesi!
Konu
esas itibariyle iktidarı ilgilendirmesine karşın, meclis içerisinde bir
muhalefet partisinin birisinin kısmî desteğiyle gündem oldu. Bu desteği
sağlayan da mecliste muhalefette bulunan MHP’ nin yarısı, yani partinin
yönetim kadrosundan oluşuyor!
Hepimizin de malumu
olduğu üzere, daha doğrusu 2000’ den önceki
doğumluların net hatırlayacağı, Rahmetli Başbuğ’ un ölümünden sonra
yaklaşık 20 senedir MHP’ nin başında olan kişi Sayın Devlet Bahçeli.
İşte bu M. V. ve sanatçımızın paylaşımındaki konuyla ilgili satırbaşlarını
dikkatlerinize sunmaya çalışacağım. Bu konuda AKP ile anlaşan MHP Genel Başkanı Bahçeli’
nin eski açıklamalarında, birçok kez başkanlığa karşı
çıkmış olması, sonrasındaki ‘’U’’ dönüşünün belirsizliği düşündürücü!
*
Sayın Bahçeli' nin kendisinden başkanlık
karşıtı açıklamaları:
20 Ocak 2015: Erdoğan' ın başkanlık isteği, başkanlık hırsı parlamenter sisteme, yani mevcut devlet nizamına taban
tabana zıttır. PKK ve mevcut
çevrelerde 'al özerkliği, ver başkanlığı' mutabakatını sağladığı
anlaşılan Erdoğan' ın bundan sonra
ısrarla açıktan siyaset yapacağı ve hatta 7
Haziran öncesi siyasi kampanya yürüteceği güçlü ihtimaldir. Erdoğan tek adam olmak için
bastırmakta, son kozlarını
oynamaktadır!
8 Mayıs 2015: PKK' nın desteğiyle başkanlık amacı
güden Erdoğan; gün yüzü göremeyecek, heves ettiği bölünme anayasası elinde
patlayacak!
9 Mayıs 2015: Başkanlık, federasyon
demektir. Bu da Türkiye' yi bölünmeye götürecektir. İmralı Canisiyle pazarlıklarda yeni anayasayla bölünme yolunun
açılması amaçlanmaktadır. Başkanlık
sistemi, bu ihanet sürecinin
soruşturulması için istenmektedir.
Beştepe hanedanı ve AKP yönetimi, aile boyu rüşvet ve yolsuzluk
çamuruna batmıştır. 17 - 25 Aralık
yolsuzluk dosyalarının bir daha açılmamak üzere kapatılması ve bu rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk çarkının
döndürülebilmesi, Tayyip Erdoğan' ın bütün yetkileri
elinde toplayarak diktatörlüğünü ilan etmesine bağlıdır. Yeni anayasa ile başkanlık sistemine geçilmesi bunun için
istenmektedir. Recep Tayyip Erdoğan tipi başkanlık sistemi Türkiye' nin bölünmesinin reçetesidir. Demokrasinin idam fermanıdır.
Tek adam diktatörlüğünün beraatıdır. Hırsızlık
ve yolsuzluk ruhsatıdır. Beştepe' nin ve peşinde sürüklenen AKP' nin Yeni Türkiye' den anladıkları ve murat ettikleri de budur. İstedikleri ve amaçladıkları
bölünmenin, hırsızlık ve soygunun, hukuksuzluk ve zorbalığın önünün
açıldığı, bu konuda Erdoğan' ın sınırsız yetkili olduğu
karanlık bir Türkiye' dir.
5 Ocak 2016: Milliyetçi Hareket Partisi başkanlık sitemine tümden
karşı olup, parlamenter sistemin
revize edilerek geliştirilmesinden yanadır!
26 Mayıs 2016: Başkanlık sisteminin veya
fiilen uygulansa da partili cumhurbaşkanlığı nın ileride aşırı bedellere mal
olacağı bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Türk milletinin
eseridir. ‘Milletin ise Başkanlık sistemi gelsin' dediğine hiç kimse şahitlik
etmemiştir. Başkanlık sistemi ve
partili cumhurbaşkanlığı konusunda vereceğimiz destek, sunacağımız herhangi bir katkı zamanın ve şartların ruhuna uygun
olacak şekilde yoktur!
*
Daha önceki kongrede seni o makama getiren partinin 1200 küsur delegesinin, şimdi 850 civarında üyenin imzasını hiçe sayarak, genel başkan adaylarını mahkeme kapılarında süründüreceksin. Arkasından da envai çeşit
entrikalarla delegenin hür iradesine ipotek koyacak ve kongreyi iptal
ettireceksin.
Rahmetli Başbuğ’ dan
sonra geldiğin makamda yeterli bir aktivite gösteremeyeceksin. Geçmiş onca seçimde
geçmişin birikimlerini heba ederek hep hezimetin abidesi olacaksın. Son iki senede yukarıdaki
beyanatların sahibi olacaksın. Şimdi de bu kadar çelişkili bir kararın
arkasında duracaksın.
Mevcut konumunuz itibariyle delege
çoğunluğunu kaybetmiş, kongreyi
ertelemiş ve Genel Başkanlığınız bile tartışılırken, tutup ta tabanın böyle
istediğini iddia edeceksin. Ondan sonra çıkıp ATATÜRK’ ün de, Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’ inde
kesinlikle kabul etmediği ve reddettiği ‘’Başkanlık’’ konusunda, hangi hesapların sonucu
böyle bir karar alacaksın!
Değiştirilmesine oy verdiğiniz o
anayasanın, değiştirilmesi
teklif dahi edilemez ilk dört maddesi için, destek
verdiklerinizden seçilmiş birisi o meclisin kürsüsünden (değiştirilmesinde bir mahzur görmediklerini) ifade
edecek ve sizlerde alkışlayacaksınız!
Son günlerdeki bu gelişmelerden sonra belki bilirsiniz, aklıma şu hikâye geldi:
‘’Zamanın birinde köyün
Kilisesine bir papaz atanmış. Adam gelir gelmez ilk işi, eski çanı değiştirmek
olmuş.
Çanı çalmak için kuleye çıktığında bakmış ki, Karganın biri çana pislemiş.
Papaz çanı temizlemiş. Ertesi gün çanı çalmaya geldiğinde bakmış, yine aynı
manzarayla karşılaşmış!
Bunun üzerine Papaz Kargayı yakalamaya karar vermiş. Fakat ne yaptıysa bir
türlü yakalayamamış.
Demiş ki, bir bilene sorayım demiş. Birilerine olayı anlatmış ve sormuş. Ben bu
Kargayı nasıl yakalarım?
Vatandaşın biri kolay demiş; bir parça peynir, peynirin yanına da bir kadeh
rakı koy, yakalarsın. Papaz, nasıl olur mu öyle şey!.. Demiş.
Vatandaş izah etmiş. ‘’Karga
peyniri yiyecek, sonuçta susayacak, rakıyı su diye içecek ve sarhoş olacak.’’
Bu fikir Papazın aklına yatmış, vatandaşın anlattığını harfiyen yapmış. Ertesi
gün Papaz çan çalmak için geldiğinde bakmış ki ne görsün, Karga yerde yatıyor.
Kargayı tutmuş, "Ulan" demiş, "sana Hıristiyan desem kilisenin çanına
pislemezsin! Müslüman desem rakı içmezsin, söyle Lan, söyle sen kimsin?!" Karga kekeleyerek;
- ………. demiş!’’
**
* (İhanetin
telafisi, kahpe’ liğin bahanesi olmaz.!!! ‘’TÜRK Atasözü’’)
* (Vatana ihanetin sebebi olmaz! Er ya da
geç bedeli olur. !!! ‘’K. ATATÜRK’’)
* (Sana bir kez ihanet edeni affedersen,
seni yine kullanır. Çünkü ihanet bir ruh hali
değil, karakterin dökülüş biçimidir. ‘’Paul
AUSTER’’)