1988 yılından
başlayan Azerbaycan – Ermenistan savaşında
Azerbaycan topraklarının yüzde 20’den fazlası işgal edilmiş ve 1 milyondan
fazla insan göçmen durumunda yaşamak mecburiyetinde bırakılmıştır. 8 milyon
nüfusu olan Azerbaycan’da bir milyondan fazla insan diğer bir ifade ile ülkede
yaşayan her 8 kişiden birisi göçmen durumundadır. Azerbaycan topraklarının
yüzde 20’si Ermenistan tarafından
işgal edilmiştir ve nüfusunun yüzde 13’ü kendi yurtları içerisinde göçmen
durumundadır.
1988 yılında
silahlı çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ sorunu kısa süre sonra Dağlık Karabağ’ın
sınırları dışına taşmış ve cephede kazanılan askeri başarılar Ermenilerin
Azerbaycan’ın içlerine kadar sokulmalarına olanak sağlamıştır. Netice
itibariyle Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan Silahlı Kuvvetleri
tarafından işgal edilmiştir. Bu işgal sırasında 20 binden fazla Azerbaycan
vatandaşı öldürülmüş 20 binden fazlası yaralanmış, 50 bini sakat olmuş ve 5.101
Azerbaycan Türkü ise kayıp olmuş ve/veya esir edilmiştir.
İşgal edilmiş Dağlık Karabağ ve onun etrafındaki bütün şehirlerdeki
tarihi eserler yok edilmiş, doğa ve çevreye kalıcı zararlar verilmiştir. Dağlık Karabağ savaşı sırasında çevreye ve sivil
yaşama önemli ölçüde zarar verilmiştir. Ancak bu savaşta Hocalı köyünde
yaşananlar savaş ortamına dahi sığmayacak niteliktedir ve tam anlamıyla bir
soykırımdır.
Soykırım: Hocalı
Yukarı Karabağ
bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı köyü stratejik olarak
Ermenistan Silahlı Kuvvetleri için askeri bir hedef niteliğinde idi. Hocalı’nın
coğrafi-stratejik konumu Ermeni silahlı birliklerinin buraya saldırmasına
müsaitti. Karabağ’daki tek havaalanı Hocalı’dadır.
Hocalı 1991
yılının Ekim ayından itibaren ablukadaydı. Ekim’in 30’unda kara yoluyla ulaşım
kapanmış ve tek ulaşım vasıtası helikopter kalmıştı. Hocalı’ya son helikopter
1992 yılı Ocak ayının 28’inde gitmişti. Şuşa şehrinin semalarında sivil
helikopterin vurulmasından ve bunun sonucunda 40 kişinin ölümünden sonra bu
ulaşım da kesilmişti. Ocak ayının 2’sinden itibaren şehre elektrik
verilmemişti. Şubatın ikinci yarısından itibaren Hocalı, Ermeni silahlı
birliklerinin ablukasına alınmış ve her gün toplarla, ağır makineli silahlarla
bombalanmıştır.
2.605 aileden
ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde yüzyılın
en acımasız soykırımına maruz kalmış ve kasaba tamamıyla yok edilmiştir. Hocalı
da dağınık halde elinde hafif silahlar bulunan 150 kişi bulunmaktaydı.
Azerbaycan silahlı kuvvetleri Hocalı halkına yardım edemedi, hatta uzun süre
cesetlerin alınması bile mümkün olmadı.
Hocalı’da Neler Yaşandı:
Ermenistan
Silahlı Kuvvetleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gecesinde
bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı
köyünde sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan resmi rakamlara göre 613
kişiyi katletmişlerdir. Katledilenlerin 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve 7’ten
fazlası ise yaşlıydı. Normalde en şiddetli savaşlarda dahi savaş dışında
tutulan, dokunulmayan bu kesime Ermeniler yaşlı, kadın ve çocuk
demeden acımasız işkenceler yaparak katletmiştir. Bu katliamdan toplam 487
kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştur. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi
ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun
yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kulakları, burunları ve kafaları ile
vücutlarının çeşitli uzuvlarının kesildiği görülmüştür. Aynı vahşetten hamile
kadınlar ve çocuklar bile nasibini almıştır.
Dünya Basınında Hocalı Soykırımı:
- Krua l’Eveneman Dergisi (Paris), 25 Şubat 1992 tarihi:
Ermeniler Hocalı’ya saldırmıştır. Bütün dünya vahşice öldürülmüş cesetlere
şahit oldu. Azeriler binlerin öldüğünden bahsediyor.
- Sunday Times Gazetesi ( Londra) 1 Mart 1992 tarihi:
Ermeni askerleri binlerce aileyi yok etmiştir.
- Financial Times Gazetesi (Londra) 9 Mart 1992 tarihi:
Ermeniler Ağdam’a doğru giden orduyu kurşun yağmuruna tutmuştur. Azeriler 1200
kadar ceset saymış. Lübnanlı kameraman, ülkesinin zengin Ermeni Taşnak
lobisinin Karabağ’a silah ve asker gönderdiğini onaylamıştır.
- Times Gazetesi (Londra) 4 Mart 1992 tarihi:
Birçok insan çirkin hale getirilmiş, masum kızın sadece kafası kalmış.
- İzvestiya Gazetesi( Moskova) 4 Mart 1992 tarihi:
Kamera kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün yarısı
kesilmişti. Erkeklerin kafa derisi soyulmuştu.
- Le Monde gazetesi (Paris) 14 Mart 1992 tarihi:
Ağdam’da bulunan basın mensupları, Hocalı’da öldürülmüş kadın ve çocuklar
arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç kişi görmüşler. Bu,
Azerilerin propagandası değil bir gerçektir.
- İzvestiya Gazetesi (Moskova) 13 Mart 1992
tarihi: Binbaşı Leonid Kravets: “Ben kendim tepede yüze yakın ceset gördüm. Bir
erkek çocuğunun kafası yoktu. Her tarafta işkenceyle öldürülmüş bayan, çocuk ve
yaşlılar vardı.”
- Valer Actuel Dergisi (Paris) 14 Mart 1992 tarihi:
Bu ‘özerk bölgede’ Ermeni silahlı birlikleri yakın doğuda üretilmiş yeni
teknolojiye, ayrıca helikoptere sahiptiler. ASALA’nın Suriye ve Lübnan’da
askeri kamp ve silah depoları vardır. Ermeniler yüzden fazla Müslüman köyüne
saldırı düzenlemiş ve Karabağ’daki Azerbaycanlıları öldürmüşler.
- R. Patrik, İngiliz
Muhabir (olay yerinde bulunmuş): “Hocalı’daki vahşiliklere dünya kamuoyunda
hiçbir şekilde hak kazandırılamaz !!!”
- Golos Ukraini: V
Stacko: Savaşın yüzü olmuyor. Yalnız çokça maske, kanlı gözyaşları, ölüm, bedbahtlık,
yıkımlar. Hocalı’da bebekleri ne için katlettiler, ya anneleri? Allah insanı
cezalandırmak isteyince onun aklını alıyor.’
- Nie Gazetesi: (Bulgaristan) Violetta
Parvanova: ‘Hocalı insanlığın faciasıdır.’
- 3 Mart 1992’de BBC Morning News saat 07.37 yayınında durumu şöyle
aksettirmiş; “Canlı yayın muhabirimiz 100 den fazla Azeri erkek, kadın ve bebek
dahil olmak üzere çocuk cesetleri gördüğünü ve bunların başlarına yakın
mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor.”
Uluslararası Tepkiler
Hocalı soykırımı
9 Aralık 1948’de BM tarafından
kabul edilen ve 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler’in
‘Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi’ 2.
Maddesinde yer alan “milli, etnik, ırkı veya dini bir grubu kısmen veya tamamen
imha etme” biçiminde tanımlanan Jenosit/Soykırım kavramı ile tamamen
örtüşmektedir.
Bütün dünyanın
gözleri önünde gerçekleşen bu katliama BM, AB gibi uluslararası kuruluşlar gereken
özeni göstermemişlerdir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi genel olarak 1993
yılı Nisan-Kasım aylarında 822, 853, 874, 884 sayılı kararları kabul etmiştir.
Bu kararlarla Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafından işgal edildiği
belirtilmiştir. İşgalin sona erdirilmesi için bugüne kadar bir çaba
gösterilememiştir. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 25 Ocak 2005 tarihli
ve 1416 sayılı kararında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını halen işgali
altında tuttuğu da belirtilmiştir. Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermenilerin
yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki
göstermemişlerdir. Ermenilerin Mayıs 1992’de Nahçıvan’a saldırmalarından sonra
Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede
bulunabileceğini açıklamıştır.
Doktor Raporlarında Katliam
Soykırım sonrası
cesetler üzerinden yapılan incelemelerden doktor raporlarına geçen bazı ölüm
vakaları:
Orucov Telinan Enveroğlu: Kafa derisi yüzülmüş,
Abdülov Yelmar Enveroğlu: Kafa derisi yüzülmüş,
Aliekberov Tevekkül
İskenderoğlu: Nahçivanik
yolunda kurşun yarası ile ölmüş, cesedi üstünde 10 bıçak darbesi var.
Hasanova Fitat Ehedkızı: Tecavüz edilmiş, Gözleri çıkarılmış.
Hasanova Gülçohre Yakupkızı: Göğüs kafesinden ve karnından kurşun
yarası almıştır. Sol eli bilekten kesilmiştir.
Hasanov Şohlet Usuboğlu: Göğüs kafesinden kurşun yarası, üst
tarafının kesilmiş olduğu görülmüştür.
Selimov Bahadir Mikayiloglu: Nahcivanik yolunda yakılmış, cinsi uzvu
kesilmiş, gözleri çıkarılmıştır.
Abışov Ali Abdüloğlu: Ezici aletle vurulmuş, kemiklerinin
çoğu kırılmış.
Aslanov İkbal Kuluoğlu: Cinsi uzuvları kesilmiş, yakılmış.
Sahip: Cesedi üstünden tank geçmiş
Nuraliyeva Dilara Oruçgızı: Gözleri ve göğüsleri kesilerek
götürülmüş.
Abbasov Taleh Umidvaroğlu: Öldürüldükten sonra kulağı kesilmiş.
Abişova Meruze Muhammedkızı: Gözleri çıkarılmış, göğüs uçları ve
burnu kesilmiştir.
Kerimov Sarman Sultanoğlu: Katledildikten sonra gözleri
çıkarılmış, şişe ile işkence edilmiştir.
Kerimova Firengül Muhammedkızı: Bedeni tam doğranmış, gözleri
çıkarılmış, kulakları ve gögüsleri kesilmiştir.
Kerimov Frunz Salmanoğlu: Diri diri yakılmıştır.
Selimov Araz Bahaduroğlu: Yaralı halde yakalanmış, küçük
çocuğunun gözleri önünde dövülerek öldürülmüştür.
Bütün bunlar karşısında Türk
milletinin her bir ferdine düşen görev gönüllü ve programlı bir çalışma ile bu
vahşeti soykırım olarak tanıtmaya çalışmak olmalıdır. Ancak bu şekilde
soykırım kurbanlarına karşı olan borcumuz ödenmiş olacaktır.
Diğer taraftan Türkiye’de “hepimiz
Ermeniyiz” diyen kesimlerin bu gerçekleri öğrendikten sonra çocukları katleden,
esirlere türlü işkenceyi yaparak öldüren ve gerçek soykırımcı olan Ermenilerden
taraf olmaya devam etmeyeceklerini ümit ediyoruz.