Özgeçmişi
1925 yılında
Gaziantep'te doğdu Anadolu’ya ilk gelen
ailelerden. Aile Tatvan’dan Antep’e gelir. Dede, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferine katılır. Seferden
sonra kendilerine Antep civarında geniş araziler verilir. Aile böylece Antep’e
yerleşir. Köklü ve gelenekli bir
aileye mensuptur. Aile ve aile çevresinde köklü ve derin bir Türk terbiyesi almış. Çocukluk ve okul yıllarını
burada geçirmiştir. Ailesinin desteği ve kendi isteği ile kara harbokuluna
girmiş, bu okulun tank sınıfından teğmen olarak mezun olup ordu saflarına
katılmıştır. Bilahare kurmay subay imtihanını başarı ile vererek kurmay
olmuştur. Ordu saflarında başarı ile hizmet vererek kurmay tank binbaşılığına
kadar yükselmiştir.
Sürgün Dönemi
1960 yılı 27
Mayısta yapılan ihtilale katılmış ve 38 kişilik milli birlik komitesinde yer
almıştır. İhtilalden kısa bir zaman sonra, ihtilal içindeki ahengin bozulması
ve o zaman ki CHP'nin ihtilal komitesi üzerindeki baskısının artması üzerine
ihtilalin yüksek subayları yani generalleri Dündar Taşer'le birlikte 14
arkadaşı ile yakın tarihte”14 ler Olayı” ve “13 Kasım darbesi” olarak bilinen
tasfiye operasyonu sonucu yurt dışına
sürdüler. Taşer'in kısmetine İsviçre'nin Zürih şehri çıktı. Orada T.C.
büyükelçiliğinde askeri ateşelik yaptı.
Yurda döndükten
sonra zaten erken ve mecburi emekli edildi. Sonra siyasi hayata girdi.
Alparslan Türkeş, Muzaffer Özdağ, Ahmet Er, Numan Esin, Rıfat Baykal gibi
darbede yer alan , birlikte sürgüne gittikleri arkadaşıyla CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet
Partisi) ne girdi. 1969 da bu partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak
değiştirildi. Komüzim'e karşı olarak Ülkü Ocakları'nı
kurdu.
30-31 temmuz 1965
tarihlerinde yapılan kurultay’da GİK üyeliğine seçilmiştir. 1967 Kurultayından
sonra Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilmiş, partide Türkeş’ten sonra
ikinci adam olmuştur.
1965 Gaziantep
milletvekili adayı, 2 Haziran 1968 seçimlerinde senatör adayı, 1969 Genel
seçimlerinde İstanbul milletvekili adayı olmuş ancak seçilememiştir.
Ölümü olan 13
Haziran 1972 ye kadar MHP'de milli devlet güçlü iktidar için mücadele etti.
Talihsiz bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı, hakka yürüdü. Cenazesi 15
Haziran Perşembe günü Hacı Bayram Camii’nde kaldırılmıştır.
O'nu rahmet ve şükranla
anıyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Hizmetleri
Milli Hareket,
Devlet Gazeteleri ve Töre dergisinde yazdığı yazılar ve parti sözcüsü olarak
beyan ettiği görüşleri, milliyetçi hareketin ideolojik çizgisine yön vermiştir.
Genç Ülkücüler Teşkilatı ve Ülkü Ocakları’nın kurulması ve gençlerin buralarda
eğitiminde önemli görevler ifa etmiştir. Bu teşkilatlarını sohbet
toplantılarına sık sık katılarak milliyetçi gençlerin yetişmesine büyük katkı
sağlamış, sohbetlerinde şu üç konuya özellikle temas etmiştir:
1-İslam Ahlak ve
fazileti,
2-Türklük ve tarih
şuuru,
3-İla’y-ı
Kelimetullah için Nizam-ı Alem.
Siyaseti milletine
ülkesine hizmet yolunda bir araç olarak gören Taşer, erdemli ve dürüst olmayı
şiar edinmiş gerçek bir dava adamıdır. Tarih, kültür ve siyaset konularındaki
bilgisi ve keskin zekasıyla etrafında hep hayranlık uyandırmıştır. Onun 1960’lı
ve 70’li yılların başında yapmış olduğu tespitlerin doğruluğu bugün daha iyi
idrak edilmektedir.
Hayatı Türk
milliyetçiliği yolunda mücadelelerle geçen Dündar Taşer milli meselelerde daima
vecd halinde, sanki ibadet halindeymiş gibi meselelerin üzerine eğilirdi. Geniş
ve derin kültürü, keskin ve çarpıcı zekası, sarsılmaz imanı ve karakteri ile
Türk milliyetçiliğinin mümtaz simasıydı. Dündar Taşer Türk tarihine vakıf,
geniş bir kültüre sahipti.
Gençlerle
Gençlerin yetişmelerine büyük önem verir,
bundan dolayı da gençlerle sık sık bir araya gelirdi, Israrlı ve sabırlı bir
tarih okuyucusu idi. Tarihe bakışı geçmişi öğrenmeden daha öte bir mana taşır,
tarihi bir laboratuvar olarak değerlendirerek olayları yorumlar, günümüz ve
gelecek için dersler çıkarırdı. Derin ve şuurlu kültürü içinde sağlam bir
muhakeme tarzına, akıcı ve heyecanlı bir uslüba, keskin ve ilk hamlede
meselelerin özüne giriveren tahlilci bir özelliğe sahiptir. Hangi konuda
konuşup yazdıysa verdiği hükümler doğru çıkmıştır. Teşhis, tesbit ve yorumları
olaylarca doğrulanmıştır. Olayları ve meseleleri Türk milliyetçiliği açısından
değerlendirmiş, bakışı da bu tarzda olmuştur. En karışık hadiseleri, bir
bakışta teferruattan ve yanıltıcı unsurlardan sıyırıp, sebep ve netice arasında
basit fakat sağlam bağlar kurar. Kutsal bir dava ve onun mücadelesinin
yolcusuydu. Ülkenin meselelerine ışık tutmaya devam etmek ve ölümünden sonra da
yaşamak, rahmetli Dündar Taşer'in büyüklüğünü gösteriyor. Her geçen gün biraz
daha vatan sathını örten bayraklaşmada rahmetli Dündar Taşer'in payı giderek
artıyor. Büyük dava adamı, halk adamı, insan sevgisiyle dolu ve bağışlayıcı bir
ruh sahibi olan Dündar Taşer tam bundan 22 yıl önce aramızdan ayrılmıştı.
Ne Dediler
Erol Güngör şöyle söylüyor Taşer hakkında: “Cami avlusunda bulunmuş bir çocuk
olmadığımızı, şerefli bir aileye mensup bulunduğumuzu anlatmak istiyordu. Bir
kargaşalıkta babasını kaybederek yetimhaneye konulan çocuk, dünya kadar bir
mirasa dayandığını öğrenmeliydi.” Taşer’in gayreti değişimlerin, devrimlerin,
inkılapların tazyikiyle maddi ve manevi yapısında gedikler açılan, büyük
ummanlarda yalpalayan Türkiye gemisinin salim limanlara sağ salim ulaşabilmesi
içindi. Milletimizin büyüklüğünü, zorluklar karşısındaki direncini,
fedakârlığını çok iyi biliyordu ve tarih bilincini yeniden uyandırmakla bu
hasletlerin ayağa kaldırılacağından emindi. Yeter ki gaflet uykusundan
uyanalım. Yeter ki emaneti taşımanın şuuruna erelim.
Taşer
ve Türkeş
Siyasetin kirli oyunlarına hiç bir dönem
alet olmamıştır. Ekilmek istenen fitne ve fesat tohumlarına karşı karakterine
ve savunduğu davanın icaplarına yakışan şekilde cevap vermiştir.Ülkücü Hareket
için Alparslan Türkeş kadar önemli bir konumu olan, davanın çilesini Türkeş ile
birlikte çeken Taşer, hiç bir zaman davadan dönmemiş, davasına ve liderine
ihanet etmemiştir. Çok defa davanın başında neden kendisinin olmadığı sualleri
sorulmuş ancak o, Türkeş’in liderliğini milli hafızaya perçinleyen şu sözle
cevap vermiştir.
“Türkeşin yanlışı benim doğrumdan daha doğrudur”
Keza aynı şekilde, kendisi için
Milliyetçi hareket içinde “müthiş bir insan” tarifi yapılan Dündar Taşer,
Adana’da yapılan CKMP kongresinden önce yanına gelen bir gruba:
“Neden Alparslan Türkeş? Sen çok daha
bilgilisin. Çok daha güzel konuşuyorsun. Çok daha etkileyicisin. Niçin
hareketin başına sen geçmiyorsun? diye sorduklarında:
“Dedikleriniz doğru değil, ama doğru
olduğunu bile kabul etsek, olmaz” cevabını vermiştir.
Taşer, “Çünkü, bir duvarın yıkılması
gerekiyorsa, ben balyoz ararım. Bulamazsam, bir iki tekme atar, gövdem ile
yoklarım. Olmazsa vazgeçerim. Ama, Türkeş farklı. O sonuna kadar mücadele eder.
Vücuduyla yüklenir, kafasıyla vurur. Düşer bayılır, sonra tekrar devam eder.
Türkeş, o duvarı yıkar.”
“İşte lider odur.” diyerek, hiç
bir zaman yüreğinde fitne ve fesat tohumunun yeşermesine izin vermeyen tam bir
nefis mücahidi olduğunu da göstermiştir.
Alparslan Türkeş’in de Dündar Taşer’e
olan sevgisi çok derindir. Taşer’in beklenmedik ölümü üzerine Alparslan Türkeş
şu cümleleri söylemiştir:
“Aziz Taşer, ömrünce Türk milletini
sevmenin, büyüklüğüne inanmanın sırrına ermiş, hayatının gayesini milletine
hizmette görmüş, dünya hırslarına iltifat etmemiş, biç bir mevkinin cazibesine
kapılmamış, tam bir Türk Milliyetçisi olarak yaşamıştın.
Hayatının gayesi saydığın müşterek ülkümüzün zafere ulaşması uğrunda, birlikte
kurduğumuz iman ocağının sönmeden yanacağına ve bir gün milletimizin kara
talihinin değiştirileceğine manevi huzurunda söz veriyoruz. Seni dâva
arkadaşların ve bütün memleketimiz gelecek yıllarda daha iyi anlayacak ve
mânevi şahsiyetinin, takipçisi olduğumuz kutsal dâvamızda bizlere destek
olacağına inancımız tamdır.”
Bazı Veciz Sözleri
Milliyetçi
hareketin temel vasfı:Türk’e zarar vermeyene müsamaha,Türk’e fayda vereni
himayedir.
Ülkücü, ipeğe
sarılmış çeliktir.
Biz büyük bir
milletiz. Büyük milletlerin zaferleri ve ıstırapları da büyük olur.