Olay geçen pazar günü, İzmit - Kandıra arasında sefer yapan
yolcu otobüsünde meydana geldi. Çarşı izinlerini İzmit’te geçiren askerler,
Kandıra’daki birliklerine dönmek için İzmit Halkevi mevkiindeki durakta otobüs
beklemeye başladı.
Askerler, bu sırada
bir gençle bilinmeyen bir nedenle tartıştı. Askerlerle, tartıştıkları genç,
gelen Kandıra otobüsüne bindi, tartışma burada da sürdü. Genç, cep telefonuyla
akrabalarını ve arkadaşlarını arayarak kendisine 5 kişinin dövdüğünü söyledi,
yardım istedi.
Gencin yakınları toplanıp, güzergâh
üzerindeki Çubuklu Osmaniye Mahallesi durağında otobüsün önünü kesip içine
girdi. Yolcuların şaşkın bakışları arasında otobüse dalan grup askerleri tekme
tokat dövmeye başladı.
Otobüste bulunan bir kadın, askerleri
dövenlere engel olmaya çalıştı. Kadın, askerin önüne siper olsa da saldırganlar
kadını iterek askerleri dövmeye devam etti. Bir kişi hırsla koltuğun üzerine
çıkarak askere tekmeler attı. Meydana gelen olayın ardından askerler olay
yerine çağrılan ambulanslarla Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne
ardından da Seka Devlet Hastanesi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı.
Olayı olduğu gibi yani basına
yansıdığı şekli ile aldım ki hem okumayanlar tam okusun ve hem de bu satırlar
tarihe vesika olsun.
Valla yine birileri bana askerliği
unutamadın veya yine asker olduğunu yazmışsın diyecek ama çok özür dileyerek bu
konuda bu lafı diyenlerin hiçte kaile almıyorum. Evet asker olduğumu bir kere
daha söylüyorum.
Ömür denecek bir süreyi peygamber
ocağı olan ve tarihi şan ve şerefle dolu Türk Silahlı Kuvvetlerinde geçiren
hatta bu ocağında çok özel birliklerinde ve çok özel görevlerde geçiren biri
olarak yukarıdaki olayı asla kabul etmiyorum.
Ne demek askeri dövmek, ne demek
askerin önünü kesmek, ne demek sülaleyi toplayıp askere saldırmak, ne demek
saldırıyı engellemeye çalışanları da tartaklayıp saldırıya devam etmek.
Elhamdülillah çizgimizi hep korumuşuz.
Ben emekli olalı yaklaşık on yıl geçti. Emekli olduğum günden beri de
aksatmadan köşe yazısı yazmaya devam ediyorum. Emekliliğimin ilk yıllarında
şimdilerde hıyanet içinde oldukları tescillenen örgütün basın yayın
organlarında hepiniz hatırlarsınız acayip şekilde askere saldırı vardı. On haberden,
on köşe yazısından yarısından çoğu askere saldırı teması taşıyordu. O zaman
açık açık yazdım ne oluyor bu asker düşmanlığı ne diye.
Ardından şimdilerde kumpas olduğu
belli olan ve olayda mağdur olanlara madalya teklif edilen Ergenekon, balyoz,
ay ışığı gibi olaylar zamanında da yine askere saldırı gördük ve yapmayın bu
asker bizim askerimiz suçlu suçsuzu ayırın herkesi aynı kefeye koymayın dedik
ve yazdık. Hatta öyle çok dile getirdik ki o dönemde moda olan “Ergenekoncu”
suçlamasına bile maruz kaldık.
Şimdi ise hainliği ve ihaneti
tescillenen örgütün üyeliği ile darbe girişiminde bulunan bazı üniformalılar
nezdinde tüm askeri aynı kefeye koymak asla doğru değildir. Her toplumun
içinden iyisi kötüsü çirkini çıkar. Askerin içinden de çıkmış olabilir. Çıktı
da. Ama bunların olması tüm askere saldırmayı asla mazur gösteremez. Ordu bizim
ordumuz. Asker bizim ordumuz. O unutulmaz gecede hainlik yapanların karşısına
çıkan sivil halkımızın başarısı asla örtülemez. Ama sivil halk bu hıyaneti tek
başına başarmadı. Onlarla birlikte hareket eden Ömerler, Bülentler gibi
kahraman askeriler nasıl unutulur.
Meselenin özü şudur. Bazı basın ve
yayın organları ile bazı siyasi ve önde gelenlerin asker karşıtı söylemleri hiç
hoş değil. Toplumu kutuplaştırıp, askere düşman toplum yetişmesine yol açıyor.
Bu kadar asker düşmanı söylemler olunca da aklı kendinden üç karış ilerde giden
ve sadece yukarıdaki örnek değil pek çok olayda serçe beyinliler de bir bahane
bulup askere saldırıyor. Yukarıda ki olayı aklı başında kimsenin tasvip etmesi
mümkün değildir. Gençler tartışır lafları irileşir. Ama bu toplumsal bir linçe
dönüşürse bu çok tehlikelidir. Asker zaten yıprandı. Ama aynı asker içindeki
pislikleri döküp yola devam etmesini de bildi biliyor ve bilecek. Askere ne
sözle ne eylem ile ve nede düşünce bazında saldırı yapmak kısa şimdi popülist
yaklaşım olur ama uzun vadede kendimize zarar verir. Onlar bizim
evladımız.
Selam ve dua ile…