Türkiye Cumhuriyeti’mizin
uluslararası hukuk ve diplomasi alanında onaylanması ve bir tür tapusu olan ( Lausanne
)Lozan Barış Antlaşması’nın üzerinden 85 uzun yıl geçti. Lozan'ın Türkler açısından
önemini kavrayabilmek için Sevr'i iyi bilmek gerekir. Bu anlaşma ile Osmanlı
Devleti'nin çöküşü ve Türklüğün bitişi gerçekleştirilmek isteniyordu. Türk
Milleti, Gazi
Mustafa Kemal'
in önderliğinde ''Ya İstiklal ya ölüm'' parolasıyla savaşarak ülkemizi düşmanlardan temizlediler.
27 Ekim 1922
günü, işgalci güçler, yeni bir oyunu, bir tuzağı yürürlüğe koydular. Lozan
Barış Konferansı'na İstanbul ve Ankara hükümetlerini birlikte davet ettiler.
Konferansta Ankara-İstanbul çelişkisi yaratmak istiyorlardı. Bu durum, Kuvayı
Milliye ruhunun egemen olduğu Millet Meclisi'nde çok sert tepkiyle karşılandı.
Meclis Osmanlı saltanatına son verdi (1 Kasım 1922)
Lozan'a gitmek için o sırada Ankara'da çok aday vardı. Hükümet
Başkanı Rauf
Orbay , Doğu
Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir , Lozan'a baş delege gitmeyi arzuluyorlardı.
Mustafa Kemal,
güvendiği, kendisiyle uyumlu çalışacağına inandığı, İsmet İnönü 'yü Ankara'nın temsilcisi
olarak Lozan'a göndermek istiyordu. İnönü savaştan sonra Mudanya Ateşkes
Müzakerelerinde de başarılı olmuştu. Önce Meclis'te Dışişleri Bakanı olarak
seçildi ve baş delege olarak atandı. Heyetin
aslî diğer üyeleri ise, Dr. Rıza Nur (Sağlık Bakanı), Hasan Saka (Maliye
Bakanı) Bunların dışında, heyette ayrıca 30'dan fazla
müşavir, uzman, danışman, kâtip, idareci statüsünde adam vardı. (İsmet Paşa, Konferansın ikinci safhasında bu
heyeti büyük çapta değiştirmiştir.)
Tarafsız bir ülkenin şehri
olarak Lozan (İsviçre) görüşmelerin yapılacağı yer olarak seçilmiştir.
Konferansa
delege seviyesinde katılan ülkeler şunlar: İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya,
Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, Rusya ve Yugoslavya.
Lozan Barış Konferansı'nda,
yalnız Yunanistan'la bir hesaplaşma ve savaşa son veren bir barış antlaşması
yapma söz konusu değildi. Aynı zamanda, I. Dünya Savaşı'nın galipleri ile
hesaplaşma, hukuki ve siyasi yönden uyuşmazlıkları çözümleme, yüzyıllardan beri
süre gelen sorunlara çözüm aranmaktaydı. Açıkça, "Doğu Meselesi"
bütün konferansın ağırlık merkezini oluşturuyordu.
Barış Konferansı, 20 Kasım 1922
Salı günü saat 16'da Lozan şehrinin Mont Benon Gazinosu'nda toplandı. Tarafsız
İsviçre Konfederasyonunun Başkanı Habab'ın konuşması ile açıldı. Lord
Curzon'dan sonra söz alan İsmet Paşa (İnönü), daha ilk andan itibaren istiklal
ve hakimiyet davasını önemle belirtmiş, "Bütün
medeni milletler gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz" diyerek sesini
duyurmuştur.
Konferans, 4 Şubat'da
Antlaşmazlık yüzünden kesilmiş, 23 Nisan 1923'te ikinci defa toplanarak, 24
Temmuz 1923'te Barış Antlaşması imza edilmiştir. Lozan Barışı sekiz aylık çetin
ve uzun bir müzakere devresinden sonra, Lozan Üniversitesi'nin tören salonunda
imzalanmıştır. Lozan'da imzalanan bu belgelerle, sadece bir barış Antlaşması
yapılmamış, aynı zamanda Türkiye ile Batı devletlerinin siyasi, hukuki,
iktisadi ve sosyal ilişkileri yeni baştan düzenlenmiştir.
Lozan Barış Antlaşması önsözünde,
devletlerin istiklal ve hakimiyetine saygı gösterilmesi ilkesine yer vermiştir.
Bu ilke, yeni Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı'nın galipleri ile eşit şartlar
altında, Lozan'da siyasi bir mücadeleye giriştiğini gösteren bir hükümdür. Türk
istiklal ve hakimiyetinin tanınması bakımından da önem arz eder.
Esas Barış Antlaşması, bir önsöz
ve 5 bölümden oluşan 143 maddedir.
Lozan Barış Antlaşması'nda
düzenlenen önemli konular aşağıda özetle belirtilmiştir.
SINIRLAR
Güney Sınırı
20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması
gereğince, Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan'da bu
sınır sadece teyit edilmiştir.
Irak sınırı
Irak sınırı uyuşmazlığı
çözülememiştir. Antlaşmada, Türk topraklarının tahliyesinden itibaren, bu
uyuşmazlığın dokuz ay zarfında dostane bir şekilde halledileceği
belirtiliyordu.
Batı Sınırlarımız
Yunanlılarla sınır, Misak-ı
Milli'ye uygun,Meriç nehri sınır olmak üzere düzenlenmiştir. Karaağaç ve
çevresi Yunanlılardan alınarak savaş tamiratı karşılığı Türkiye'ye bırakılmıştır.
Ege Denizi'nde Bozcaada ve İmroz Türkiye'ye verilmiştir. Ayrıca, Yunanlıların
elinde bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar da, askersiz hale getirilmiştir.
Azınlıklar
Birinci Dünya Savaşı'na son veren
barış antlaşmalarında azınlıkların himayesine ait hükümler mevcuttur. Lozan
Barış Antlaşması'nın bu hususla ilgili hükümleri incelendiğinde, azınlıklar bir
ayrıcalığa sahip olmamışlardır. Türk tebaasından sayılan gayri Müslimlerin
kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği söz konusu olmuştur. Antlaşmanın 42.
maddesi ile gayrimüslim azınlıklar yararına olarak kabul edilen şahsi haklar
ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesi ile önem ve anlamını
yitirmiştir. Böylece Patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi
muamelelerinde hiç bir yetkileri kalmamıştır.
Kapitülasyonlar
Kapitülasyonlar, adli, mali ve
idari sahada yabancılara tanınan imtiyaz ve muafiyetlerdir. Antlaşmanın
28.maddesiyle, kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmıştır.
Savaş Tazminatları
1.Dünya Savaşı'nın galipleri,
bizden 1.Dünya Savaşı sebebi ile tazminat talep ettiler. Ayrıca buna ek olarak,
işgal masraflarını, kendi tebaalarının zarar ve ziyanlarını da eklemişlerdir.
Savaş içinde Almanya'dan borç karşılığı rehini bulunan beş milyon altın ve savaş
yıllarında İngiltere'ye sipariş edilen donanma bedeli de kendi ellerinde
bulunduğundan, bizlere verilmemiş ve tamirat karşılığı tutulmuştur.
1. Dünya Savaşı'na giren mağlup
devletlere ciddi bir mali yük olan bu beladan, geleceğe bir borç bırakılmadan,
sadece fiilen elimizde bulunmayan meblağ karşılık gösterilerek, büyük bir
başarı ile sıyrılınmıştır.
Türkiye, Yunanistan'ın harbin
devamından ve bunun neticelerinden doğan mali vaziyetini dikkate alarak,
tamirat hususunda her türlü taleplerinden Karaağaç ve çevresinin Türkiye'ye
bırakılması şartı ile vazgeçmiştir.
Borç Sorunu
Borçlar, Osmanlı
İmparatorluğu'ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür.
Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğunun Almanya, Avusturya, Macaristan ve
Bulgaristan'a olan borçları bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla 1.Dünya
Savaşı'nın galiplerine devredilmiştir.
Osmanlı amme borçlarının diğer
çetin bir safhası da tediye edeceğimiz borçların hangi para ile ödenmesi
hususunda kendini göstermiştir. Karşı taraf bunu altın veya sterlin olarak
talep etmiştir. Biz, Türk parası ve Fransız frangı olarak ödemeyi teklif ettik.
Aradaki fark muazzam meblağlara varmasına rağmen, burada da görüşümüz kabul
edilmiştir.
Boğazlar
1-
Gelibolu yarımadasında, Çanakkale’de ve İstanbul Boğazı'nda iki taraflı dar bir
bölge askersiz duruma getirilecekti. Türkiye bir savaşa girecek olursa
Boğazları silahlandırabilecekti.
2- Yabancı savaş gemilerinin savaş ve barış zamanlarında Boğazlardan geçişleri,
kurulacak bir Boğazlar Komisyonu tarafından, Konferans'ta kararlaştırılan
ilkelere göre incelenecek ve kontrol edilecekti. Komisyon’a bir Türk üye
başkanlık edecekti. Bu Sözleşme, 1936'da Montrö (Montreux) Boğazlar
Sözleşmesi ile değiştirilmiştir. Milli hakimiyeti sınırlayıcı hükümler
kaldırılmış, milli çıkarlarımıza uygun hale getirilmiştir.
Nüfus Değişimi
Lozan'da çözümlenen bir diğer
önemli sorun da, İstanbul'da yaşayan Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan Türkler
hariç, Türkiye'deki bütün Rumlarla Yunanistan'daki Türklerin değiştirileceğini
öngören sözleşmenin, Barış Antlaşması'na ek olarak konmasıdır.
Lozan Barış Antlaşması, Türk
Kurtuluş Savaşı'nın sağladığı, Türk milletinin hayati haklarını ve emellerini
gerçekleştirdiği bir eserdir. Lozan aynı zamanda, Orta Doğunun en önemli
bölgesinde, barış ve güvenliği kurmak ve devam ettirmekle dünya barışına da
hizmet etmiştir.
Lozan, emperyalistlere baş kaldırmak, ilk
kurtuluş ve bağımsızlık savaşını yapan Türklerin varlığını ve yeni Türk
devletini tartışmasız kabul eden uluslararası bir belgedir.
Barış Konferansı'nda her şeyden ödün
verebilirdi ama, yeni Türk devletinin siyasal ve ekonomik bağımsızlığından
asla... Günümüz siyasetçilerinin ders almaları gereken Lozan bugün özellikle AB’nin
baskıları, Okyanus ötesi emirler doğrultusunda vakıflar yasası çıkarılmış ve
Lozan delinmiştir.
Mustafa Kemal Lozan
için ne dedi !
Lozan Barış
Antlaşması, Türk Ulusu’na yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşmasıyla
tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastin yıkılışını anlatan bir belgedir.
Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir! ”(1927, Söylev,
II, syf. 76, 24.07.1933, Hakimiyet-î Milliye Gazetesi)
Devletimizin
Kuruluş tapusu olan Lozan Anlaşmasının yıldönümünde sevapları ve günahları ile
sahip çıkmalıyız Bu anlaşmada elde ettiğimiz imkanları kaybetmemek en büyük
arzumuzdur.