Malazgirt Meydan Savaşı Türk tarihinin en önemli
olaylarından biridir. Türkler'i Yakın Doğu'ya hakim kılmış, Haçlı
Seferleri'nin başlıca sebebi olmuştur. Bu savaş, Türkler'i Asya'nın öbür ucuna,
getirmiş, Avrupa'nın yanıbaşında yaşayan bir millet yapmıştır.
Daha Tuğrul Bey zamanında Türkler, Anadolu'nun giriş
kapılarını ele geçirmeye çalışıyorlardı. Alp Aslan, amcasının siyasetini
devam ettirdi. Anadolu' daki Bizans askeri üsleri, sistemli Türk akınlarıyla
tahrip edildi.
Avrupa' da İslam olmayan Peçenek Türkleri'ne karşı kazandığı
zaferlerle devrinin en büyük generali sayılan Romen Diyojen, Bizans İmparatoriçesi
ile evlendirilerek, imparator ilan edildi. Yeni imparator Türkler'i Anadolu'
dan atmak, hiç olmazsa Toroslar'ı ve Fırat'ı zaman zaman geçmelerine engel olmak
istiyordu. Halep'in az kuzeyine kadar yürüdü, geçtiği Bizans eyaletlerini kuvvetlendirdi. İstanbul' a
dönünce, büyük törenle karşılandı. Türklerin Bizans’a karşı yürümesi önlenecek
sanılıyordu. Diyojen 1069’da gene Anadolu’ya çıktı. Sivas’a gidip doğu
sınırlarını gözden geçirdi.
Bizansın
Hayalleri
İmparatorun bu seferleri, Türkler'i ülkülerinden
vazgeçirtmedi. Her zaman için hareket üstünlüğünü ellerinde tutan Türkler,
Bizans topraklarına akın etmekten geri kalmadılar. Bunun üzerine, Bizans
İmparatoru büyük Türk ordusunu yok edip Türk merkezlerine kadar yürümeyi,
meseleyi kökünden halletmeyi kararlaştırdı, 13 Mart 1071' de İstanbul' dan
ayrıldı.
Bu sıralarda Selçuklu Türkleri, Kahire'yi merkez
edinen Fatımi İmparatorluğu’nun da amansız düşmanı durumunda idiler. Kuzey Irak
ve Suriye' deki Arap devletçiklerini imparatorluklarına katmışlar, Hicaz' da
da eskisi gibi Abbasi Halifesi adına hutbe okutmuşlardı. Mekke ve Medine' de Fatımi
nüfuzunun son bulması Kahire'ye indirilmiş çok büyük bir darbeydi.
Böylece bir müddet için Fatımiler'i sindiren
Alparslan ani bir taarruzla Bizans'ı Doğu Anadolu' daki berkitilmiş kalesi
Malazgirt' i aldı. Bu sıralarda Afşın Bey, Bizans'ın Anadolu' daki belli başlı
levazım depolarının, askeri üslerinin yok edildiğini, esas Bizans ordusu
üzerinde bir zafer kazanmak mümkün olabilirse, Anadolu'nun Türkler'e tamamen
açılacağını bildiren ünlü raporunu yolladı. Bu raporu alan Alparslan, imparatorun
karşısına çıkmak için Doğu Anadolu'ya yürümekte acele etti.
İmparator, büyük ordusu ile doğuya doğru yol alıyordu.
Bizans ordusunun ağırlıklarını 3.000 araba, onbinlerce hayvan taşıyordu.
Orduda, büyük savaş aletleri, bu arada 1.200 kişi tarafından idare edilen,
devrinin en büyük silahı olan bir mancınık vardı. Bu sıralarda Bizans ordusuna
daima taze kuvvetler gelip katılıyordu. Bunların arasında Franklar, Normanlar,
Slavlar, Gürcüler, Abhazlar, Ermeniler, hatta Peçenekler, Uzlar gibi, İslam olmamış,
Avrupalı Türk kavimleri vardı. Böylece Bizans ordusu 300.000'i bulmuştu.
Alparslan, Bizans ordusunun İran’a, yani
Selçuklular'ın ağırlık merkezine girmek üzere olduğunu anlayınca ordusu ile
kuzeydoğuya yöneldi. Bizans birlikleri hakkında son bilgileri toplamak üzere,
bir hafif süvari tümenini ileriye gönderdi. Bu tümen, General Bryennios' un
komutasındaki Bizans öncülerini bozguna uğrattı; ünlü Bizans generali, yaralı
olarak, imparatorun yanına kaçtı. Bu çarpışmada ele geçirilen süslü büyük haç,
zafer alameti olmak üzere, Bağdat' a gönderildi.
Savaşa Hazırlık
26 Ağustos Cuma sabahı gün
ışırken her iki ordu, 7-8 km. uzakta birbirlerini gördüler. Bulundukları yer,
Van Gölü'nün 45 km.
kadar kuzeyinde, Murat Suyu yakınlarındaydı, yanı başlarında, Malazgirt
Kalesi yükseliyordu. Türk ordusunda, Kutalmışoğlu Süleymanşah gibi Selçuklu
prensleri, Artuk Bey gibi en ünlü Türk komutanları bulunuyordu. Türk ordusu,
50.000 kişi kadardı; savaş kabiliyeti zayıf olan askerler, tamamen geri
gönderilmişti. Türk birlikleri, son derece düzenliydi. Anadolu'ya yapılan
akınlarda pişmiş, bu ülkeyi yurt edinmeyi kararlaştırmış olan Türkler, yurt kurma
ülküsünün verdiği ateşle yanıyorlardı.
Türk komutanlarından Sav Tigin'in başkanlığındaki
Türk elçilerinin, barışı korumak isteğiyle yaptıkları sulh teklifini Bizans İmparatoru
reddetti; bu olayı, Türkler'in korktuğuna yorarak sevindi. Sav Tigin' e şöyle
dedi:
- Sultanınıza söyleyin,
kendisiyle sulh müzakerelerini Rey' de (Tahran' da) yapacağım; ordumu Isfahan'
da kışlatacağım, hayvanlarımı Hamedan' da sulayacağım! deyince , Sav Tiğin,
“Atlarımız elbette Hamedan’da kışlayacak, ama sizin nerede kışlayacağınızı
Allah bilir.” diye cevap verdi.
Güneş tamamen ortaya çıkınca Alparslan, ordusunu heyecanlandıran
kısa, özlü bir söylev verdi. Şehit düşerse, vurulduğu yere gömülmesini,o zaman
derhal oğlu Melikşah' ın etrafında toplanılmasını, birliğin bozulmamasını vasiyet
etti. Sonra, savaşa bir hükümdar olarak değil, basbayağı bir savaşçı olarak
katılacağım göstermek üzere, uzak silahı olan yayını, ok kesesini çıkardı;
yakın vuruşma silahlan olan kılıçla gürzünü kuşandı.
Öğleyi bir, iki saat geçe iki ordu, vuruşabilecek
mesafeye kadar yakınlaştı. Bizans ordusunda merkezde imparator, sağ cenahta
Nikeforos Bryennios, ihtiyatta Prens Andronikos bulunuyordu. Tam bu anda,
Bizans ordusunda ücretli asker olarak bulunan Avrupa'nın Müslüman olmamış Türk
kavimlerinden Peçenekler'le Uzlar, Bizans ordusundan ayrılıp ırktaşlarına
katıldılar. Alparslan' ın huzurunda yer öpen Peçenekler'le Uzlar'ın
başbuğları, Türk Hakanı'na, Bizans ordusu hakkında pek değerli bilgiler
verdiler.
Çarpışma Başlıyor
Vuruşma, Türk atlılarının kitle halinde bir ok saldırısı
ile başladı. Bu müthiş saldırı karşısında Bizans ordusu, bozulmadan
saflarının düzenini muhafaza etti. Bunun üzerine, Alparslan, ordusuna yalancıktan
bir geri çekilme emri verdi, gerilere, yer yer, gizli küçük birlikler
yerleştirdi. Türkler'in taarruz gücünü yitirdiğini sanan imparator, kaçarcasına
çekilen Türkler'in arkasına düştü. Böylece Bizanslılar, karargahlarından çok
uzaklaşmış oldular.
Akşam yaklaşıyordu. Bu sırada, çok dağılmış olan Bizans
birliklerini, pusularından çıkan Türkler yer yer yok ediyordu. Bizans İmparatoru
ordusunun dağıldığını, komuta etmek imkanı kalmadığını farkedince, derhal
toplanıp çekilme emri verdi. Geç kalmıştı. Türkler Bizans birliklerini, artık
iki yandan çevirmişlerdi. İmparator’un geri çekilme emrini yanlış anlayan,
ordunun bozulduğunu sanan Prens Andronikos, savaş alanından kaçmaya hazırlandı.
Bu, Bizanslılar'ın maneviyatını büsbütün yok etti.
Bizanslılar'ın tamamen yabana oldukları Türkler'in
bozkır taktiği, Alparslan'ın dahice savaş idaresi sonunda, Bizans birlikleri
için, müthiş Türk kıskacını parçalayıp canlarını dışarı atabilmek umudu
kalmamıştı. Karanlık basarken, Türk ok ve kılıcından kurtulan muazzam düşman
birlikleri, tam bir bozgun halinde, teslim oldular. İmparator, yaralı olarak,
bütün kurmayı ile birlikte esir düştü.
Alparslan’ın huzuruna getirilen
İmparatora : “Sen beni esir almış olsaydın ne yapardın?” diye sordu.
İmparator: “Kötülük yapardım.” diye karşılık verdi. Alparslan bu defa: “Peki
benim sana ne yapacağımı zannediyorsun?” diye sorunca imparator: “Beni
ya öldürürsün, ya da İslâm ülkelerinde teşhir edersin, yahut da uzak bir
ihtimal olmakla beraber, affeder, fidye ve vergi alır, beni kendine vekil tayin
edersin.” cevabını verdi. Bunun üzerine Alparslan: “Ben de zaten bundan
başka bir şey düşünmedim.” diye cevap verdi.
Alparslan, imparatorla birbuçuk
milyon dinar kurtuluş akçesi ödemesi, istediği zaman kendine Bizans askeri
göndermesi ve Bizans ülkesindeki bütün esirleri serbest bırakması, Urfa ve
Antakya’yı Türklere vermeleri şartıyla bir anlaşma yaptı. Daha sonra onu bir
çadırda misafir edip yanına yol masrafı olarak onbin dinar verdi ve ülkesine
gönderdi. Bu anlaşmanın hiçbir şartı Bizans tarafından yerine getirilmedi.
Bunun üzerine Alparslan amcasının oğlu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’a Anadolu’yu
fethetmesini emretti.
Savaşın Sonuçları
Malazgirt Zaferi’nden sonra
Anadolu’nun kapıları tamamen açılmıştır. Türk akıncıları çok kısa bir zaman
sonra İznik ve civarını alarak buraları vatan edinmişlerdir.
Zaferden sonra Sultan Alparslan,
Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması için Türkmen beyleri ile birlikte pek
çok Türkmen dervişlerini de görevlendirerek mânevi fethin kapılarını açmıştır.
Ayrıca her tarafa fetihnameler
gönderilmiş, başta Bağdat olmak üzere bütün İslâm âleminde şenlikler
düzenlenmiştir.