Bireylerin olduğu kadar bireylerin
oluşturduğu toplumlarda da aslında bir hastalık var. Hep bana hastalığı.
Elbette bireyler çıkarlarını düşünecek
tıplı toplumların da çıkarlarını düşünmesi gerektiği gibi. Ama bu çıkralarını
gözetme işi karşısındaki kişi yada toplumları etkisizleştirmek daha da ilerisi
yok etmek durumuna gelince kise asla ve asla bu durumu normal karşılamaz.
Gençlerin pek bilmediği ve aslında
okuma alışkanlığımızın da pek kalmadığı bu günlerde okuyup öğrenme gereği bile
duymadığı Varşova paktının dağılması ile kendini tek süper güç gören devletin
Ortadoğu’yu dizayn etme niyetini canımız sıkılarak izliyoruz.
Aslında sadece o değil fırsat bulduğu
her alanda ve zamanda eski kominizim anlayışı ile ufak ufak hareketlerle
müdahil olduğu diğer devletler ve bölgesel güç olma derdinde olan ülkeler de
var.
Bunların hepsi ne yazık ki çok büyük
alimler, peygamberler, bilim adamları yetiştirmiş bölge insanların basiretlerinin
bağlandığı ve kafalarının artık eskisi gibi çalışmadığının göstergesidir.
Zira kafaları biraz çalışsa bu kendini
süper gören güçlerin bölgede kendilerini nasıl kullandığını görmezler mi? Bu
basiretsizliğin Arap’ı, Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkeş’i yok. Ve tabi olarak
bunun İslam ve Müslümanlıkla ilgisi de yok. Sadece kafalarını ve akıllarını
kiraya vermeleri ile var.
Ve yine tabi olarak kişilerin
menfaatlerini en üste çıkararak devletlerini milletlerini düşünmedikleri için
kendilerine verilen ulufelerle her şeylerini kiraya vermelerini hatta
satmalarını sağlıyor.
Süper güç düşünceli devlet ve artçı
devletleri kendi ülkelerinden çok uzaklardaki bu bölgeye gelip, ortalığı
karıştırıyor, orada ordular kurduruyor, silahlar veriyor, sözde liderler
çıkarıyor, sınırları çizip aynı devletin içindeki unsurlarını birbirine düşürüyor.
Bu unsurlar da sanki düşmana sıkar
gibi kurşun sıkıyor, kendi milletini kendi toplumunu yok etme yarışına gidiyor.
Irak’ta Suriye’de her gün çatışmalar
oluyor, bombalar patlıyor ve her gün onlarca insan yok oluyor. Vuran şehit
oldum diyor, vurulan şehit oldum diyor. Peki kim ölüyor bu toplumun insanı. O
kilometrelerce uzakta oturup sadece silah satıp, piyon gibi bölge insanlarını
kullanan devletlerden ölen var mı? Tabi ki kimse ölmesin, savaş, adam öldürme
iyi bir şey değil. Ama niye bölge insanını Kahpece kullanan insanların aklı
basireti burada ki insanlarda yok. Nerde bu insanların aklı zekası idraki
nerde?
Toplumlar ve insanlar çıkarlarını
düşünecek bu doğaldır. Ama kendi çıkarlarını düşüneceğim derken başkasının da
hak ve hukukuna riayet etmeli. Ne kadar süper olursa olsun Cumhurbaşkanının
dediği gibi toplasınlar o bayraklarını gitsinler. Yoksa bir millet gelir,
kanını, vicdanını kendini satmayan bir millet ve o bayrakları derleyip toplayıp
kendilerine verirler.
Ben devletlerde kendi çıkarı ile başka
toplumlarında çıkarlarını eşit şekilde düşünen devlet olarak ülkemi bilir.
Kişilerde ise çıkarsız riyasız kimin derdi varsa onunla dertlenen, kimin neşesi
varsa onunla neşelenen sadece mahallesinin değil adını bildiği kendini tanıdığı
herkese koşan Yenimahalle muhtarı Mirzali Tarlaböleni bilirim.
Kişiler geçici devletler bakidir.
Bakiliğini sürdürmek isteyenler başkanın bakiliğine de saygı duymalıdır. Aksi
halde nereden geldiğini anlamayacakları bir tokat yerler ki bu tokat büyük
küçük bilmez değdiği yer iflah olmaz. Anlayan anladı.
Selam ve dua ile…