TDK, genç kelimesini “yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar
karşıtı, zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy” olarak açıklıyor. Oysa ki
Türkiye koca Avrupa’nın en genç nüfusa sahip ülkesidir. Hal böyle olunca
Türkiye de zihin bakımından yeterince gelişemiyor tabi. Türkiye Cumhuriyeti’nin
anayasasında dahi gençlik ile alakalı sadece bir madde bulunmaktadır. Madde
aynen şu şekildedir: “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu
maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten
korumak için gerekli tedbirleri alır.” Bu söz konusu madde ile Türkiye
Cumhuriyeti anayasası her defasında geleceğin sahipleri denen gençleri sadece
tedbir alınacak bireyler olarak görmektedir.
Peki kimdir bu gençler? Gerçekten tedbir alınacak kişiler
midir? Yoksa geleceğin sahipleri midir?
Genç; her hükümetle değişen eğitim sistemine ayak uydurmaya
çalışan, geleceğini üniversitede seçtiği bölüme bağlayan, yıllarca iş
garantili(!) bölümlerde okuyup mezun olduğunda ise karar vericiler için o kadar
da garanti görülmeyip defalarca sınava tabi tutulup ardından ne iş bulabilirim
diye kendisini paralayan bir insan olmaktan öteye çok zor gidiyor.
Fakat genç bütün bunlara rağmen siyaset, katliam, hırsızlık
haberlerinin arasında kültüre ve sanata merak saran, yüzlerce medeniyete ev
sahipliği yapmış; buram buram tarih kokan Anadolu’da kendi tarihinden bihaber
yetiştirilmiş, tavanında örümceklerin insanlardan daha çok dolaştığı müzeleri
adımlayarak bu ülkenin tarihini yaşatmaya çalışan kişidir.
Genç; Yaşından dolayı arka plana atılan, girdiği lüks
restoranlarda dahi önemsenmeyen, konuştuğunda ise “Büyüklerin işine karışma
senin aklın ermez” laflarıyla susturulmaya alışmış “İcat çıkarma oğul”
laflarıyla büyümüş kişidir. Oysa ki genç gelecektir, umuttur, harekettir,
dinamizmdir, yeniliktir ve cesarettir. Gençlik ise ömrün baharı ve hayatın
kaynağıdır.
Evet, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta o genç!
Yunus’u bilir, Aşık Veysel’i, Mevlana’yı, Hoca Yesevi’yi,
Neşet Ertaş’ı, Hacı Bektaş’ı, satır satır yüreğinde taşır; İstiklal Marşı’nın
her mısrasında coşar, Akif’i sever, Bayrak şiirinde kendini bulup Asya’ya selam
durur!
Yirmisinde askere davul zurna ile uğurlanır, vatan uğruna,
millet uğruna, bayrak uğruna seve seve ölüme gelin gider. Medeniyetler mozaiği
Anadolu’yu başı dik selamlar ve büyük önder Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti
ilelebet muhafaza ve müdafaa edip gururla “Ne mutlu Türk’üm!” der.
Evet, bende yalnızca bir gencim ve bütün çözümlere sahip
değilim. Ama şunun farkına varmanızı isterim, siz de tüm çözümlere sahip
değilsiniz çok değerli tecrübeli yol göstericilerim...