Atatürk’ün yakın
mesai arkadaşı
Kuvay- ı Milliye
hareketinden itibaren varlık göstermiş
TBMM’nim ilk üç
döneminde milletvekilliği
Mübadele sırasında
Bayındırlık ve İskan Bakanı
1924 Anayasasının
yürürlüğe konulduğu sırada Adalet Bakanlığı
Tevhid-i Tedrisat
kanunu ve Harf Devrimi sırasında Milli
Eğitim Bakanlığı yapmış önemli bir siyasetçimiz.
Mustafa Necati, 1894 yılında
İzmir'de doğdu. Babası, Darendeli Halit Bey, İzmir İdadisi'ni bitirdikten
sonra, İstanbul Darülfünunu'nun Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu ve 1914 yılında
avukatlığa başladı. Avukatlığının yanısıra Kız Muallim Mektebi'nde öğretmenlik,
Daha sonra, yakın arkadaşı Hüseyin Vâsıf (Çınar) Bey’le birlikte 1915
yılında, “Özel Şark Mektebi İdâdisi”
(Özel Şark Lisesi)ni kurmuşlardır. Şark İdadisi'nde (1915-18) yöneticilik, 1919
yılında da önce Aydın Demiryolları İşletmesi Müdür Yardımcılığı, sonra da
İzmir-Kasaba Demiryolları Hukuk Müşavirliği görevlerinde bulundu.
Kuva-yı Milliyeci
Yunan işgalinde, Mustafa Necati ateşli nutukları
ile işgalcileri yıldırmış baskı nedeniyle İzmir'i terk ederek, önce İstanbul'a,
sonra Balıkesir'e geçti ve Kuva-yı Milliye'ye katıldı.
Balıkesir'de, dostu ve ileride Milli Eğitim Bakanlarımızdan biri olacak Vasıf
Çınar ve kardeşi Esat Bey ile birlikte Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nde çalışıyor,
avukatlık yapıyor, bu arada da Darendelili Bulgurcu Mehmet Efe ile birlikte
Bergama, Soma ve Akhisar cephelerinde çarpışıyor, bir yandan da Kuva-yı Milliye
Karargâhı'nın yayın organı olan
"İzmir'e Doğru"yu çıkarıyordu.
Milletvekili, Hakim
Mustafa Necati ve arkadaşları Balıkesir'de
Baro'nun kurulmasına öncülük ettiler, ileride "Altay Spor" adını
alacak Türk Ocağı Spor Kulübü'nü yönettiler.
Nisan 1920 tarihinde TBMM'ne Saruhan (Manisa)
Milletvekili olarak seçilen Mustafa Necati'yi, Türk Ordusu ile birlikte
Karadeniz kıyılarında Pontusçu Rum Çeteleri'yle mücadele ederken de
görmekteyiz.
I.
Meclisin görev süresi olan 1920-1923 yılları arasındaki üç yıl içinde, bu üç
yılın bir buçuk yılı aşkın bölümünde,
İstiklâl mahkemesi üyesi ve başkanı
olarak Ankara dışında bulunmasına rağmen, Meclis kürsüsünden 54 ayrı
konu üzerinde 74 konuşma yapmıştır.
Bu arada, Sivas İstiklâl Mahkemesi üyesi oldu,
Amasya ve Samsun çevresinde bulundu. Sakarya Savaşı öncesinde Kastamonu
İstiklâl Mahkemesi Başkanlığı'na getirildi. Silah, cephane ve asker sevkiyatı
ile yakından ilgilendi, Kurtuluş Savası ve sonrasında dernek çalışmalarına
katıldı, konferanslar verdi ve miting meydanlarında heyecanlı konuşmalar yaptı.
Kastamonu'da bulunduğu dönemde halkla kaynaştı. Aralarındaki sevgi bağları
sonucu, Belediye Meclisi'nce kentin ilk fahrî hemşerisi olarak seçildi.
Zor
Görevlerin Adamı
TBMM’ne II. Dönem İzmir Milletvekili olarak giren Mustafa
Necati, 20 Ekim 1923 tarihinde de Mustafa Necati, Fethi
Okyar Hükümeti'nde ilk “Mübadele, İmâr ve İskân Vekili” seçilmiştir. Beş
ay kaldığı Mübadele, İmâr ve İskân
Vekilliği sırasında, bir yandan bakanlığın merkez ve taşra teşkilâtının
kuruluşunu gerçekleştirirken diğer yandan da ülkemize mübâdele ile gelen
göçmenlerin yerleştirilmesi ve savaş sırasında yakılıp yıkılan Anadolu’nun
imârı için çok önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Mustafa Necati’nin ikinci bakanlığı, 2. İnönü
Hükümeti'nde 6 Mart 1924 tarihinde başladığı, Adliye Vekilliği’ (Adalet
Bakanlığı) dir. Şer’î Mahkemeler O’nun Adliye Vekilliği döneminde
kaldırılmıştır. Bu dönemde, kısa bir süre Doğuda Şeyh Sait isyanı dolayısıyla
kurulan Diyarbakır İstiklâl Mahkemesinde savcı olarak görevlendirilmiştir
Medenî Kanun'un hazırlıkları tamamlanmıştır. Yine
bu dönemde, Mustafa Necati Türkiye Muallimler Birliği'nin Genel Başkanı'dır.
Eğitimci
Mustafa Necati 21 Aralık 1925
tarihinde 3.İnönü Hükümeti'nde Hamdullah Suphi Tanrıöver'in yerine daha 31
yaşındayken Maarif Bakanlığı'na getirildi ve hayatının son gününe kadar bu
görevde kaldı
Göreve getirilişinin 2.
haftasında 3. Heyet-i İlmiye'yi (Bilim
Kurulu) topladı. Kurulda, Mustafa Kemal' in istekleri doğrultusunda Türk Milli
Eğitimi'ni şekillendirecek önemli kararlar aldı.
Karma eğitime geçilmesi, meslek
okullarının teknik eğitimi amaçlayacak şekilde yapılandırılması, öğretmen
okullarının geliştirilmesi, öğretmenlerin sosyal durumlarının iyileştirilmesi,
Talim Terbiye Kurulu'nun kurulması, köye eğitim hizmetlerinin getirilmesi bu
kararlar arasındadır.
Bu çalışmalar doğrultusunda, Köy Enstitülerinin
çekirdeği olarak kabul edilen Köy Muallim Mektepleri kuruldu. Öğretmen
yetiştirmede çok önemli yeri olan Gazi Eğitim Enstitüsü 'nün kuruluşu ardından
da 30 Nisan 1932 tarihinde bugün onun adı ile anılan “Balıkesir Necati Bey Muallim Mektebi” adıyla resmen eğitim-öğretime açılmıştır.
Türk insanının yönünü Doğu'dan
Batı 'ya çeviren harf devrimi onun döneminde gerçekleşti.
O, tüm bu hizmetleri arasında, özellikle
öğretmenlik mesleğine ve öğretmenlere kazandırdığı saygınlığı doruğa
ulaştırmasıyla anılır.
1926 yılında, Avrupa
ülkelerinde uygulanmakta olan ilköğretim programları incelenerek ülkemiz için
yeni bir “ilkokul programı” hazırlanmıştır. Bu programla, derslerin adları
yanında müfredatları da belirlenmiştir.
Mustafa Necati’nin bakanlığı döneminde ayrıca,
Türkiye’deki bütün yabancı okullar (1926) sıkı bir denetim altına alındı. Ortaöğretimde
öğrenim parasızlaştırıldı. Bütün okul kitaplarının bakanlıkça bastırılması kararlaştırıldı.
Avrupa’dan
döndükten sonra üzerinde önemle durduğu konulardan biri de sanat eğitimi olmuştur.
Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) programı ve beden eğitimi programlarının
yeniden ele alınmasını sağladı ve bu konuda çalışacak komisyonlar kurdu.
Mustafa Necati’nin, başında bulunduğu Maarif Vekâleti’nin
kurduğu “Millet Mektepleri” bir
anda bütün Türkiye’yi bir okul hâline
getirmiştir. Kaderin garip bir cilvesi
olarak, Millet Mekteplerinin açılacağı 1 Ocak 1929 Salı günü öğle vakti Hakkın
rahmetine kavuşmuştur. Öldüğünde soyadı yoktu daha sonra akrabaları Uğural
soyadını aldılar.
Cenaze
Töreninde
Daha 35 yaşında, hayatının
baharında iken, fakat çok uzun bir ömre bile kolay kolay sığdırılamayacak kadar
çok hizmeti gerçekleştirerek hayata veda eden bu icraat adamının genç yaşta ölümü, başta Atatürk olmak üzere
hemen herkesi derinden sarsmış adını
ölümsüzleştirmek için Ankara'nın en işlek caddelerinden birine (Necati Bey
Caddesi) onun adını verdi.
Atatürk;
"Ben Mustafa Necati'den çok
iş bekliyorum. O, hepsini yapacaktır. Buna inanıyorum" sözleriyle
beğenisini dile getirmişti. Atatürk'ün çok üzüldüğü, ağladığı ve "Yazık
olur, çok yazık olur, kurtarılmalıydı" dediği bilinir. Tabutunun
arkasından "Ne evlattı o!.." diye gözyaşı döktüğü, Afet İnan'ın
anlatımından öğrenmekteyiz.
2 Ocak 1929 Çarşamba günü Başbakan İsmet
(İnönü) Paşa, mezarı başındaki uzun
konuşmasını şöyle bitirdi: "İnkılapçıların ölürken, kalanlardan ve yeni
kuşaktan beklediği bir tek dileği vardır: Cansız bileklerinde sallanan vazife
bayrağının kavranıp daha yüksekte dalgalanmasıdır. Necati, Aziz Necati; dileğin
yerine getirilecektir."