Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917
Koyunoğlu ailesinden Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ile Fatma Zehra Hanım'ın çocuğu
olarak, Lefkoşa'da Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı evinde
dünyaya geldi. 3 Haziran 1933'te ailesiyle birlikte Lefkoşa'dan ayrılarak
İstanbul'a geldi.
Askeri
Kariyeri
1933'te Kuleli Askeri Lisesine geçici
olarak kaydoldu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçince asli kaydı gerçekleşti.
1936'da Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun olup 1938'de Harp Okulu'nu bitirdi.
1939'da piyade asteğmeni olarak atış
okuluna girerek buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu. Refik Yurtsever'in
ablasının kızı Muzaffer Hanım ile 5 Eylül 1939'da nişanlandı ve 14 Ocak 1940'ta
evlendi. Bu sırada Gelibolu'daki 58. Piyade Alayı 5. Bölük Komutanlığı'na tayin
edildi ve Balıkesir, Bandırma, Edincik, Erdek ve Marmara Adasında görev aldı.
1944'te üsteğmen rütbesindeyken Nihal
Atsız'la birlikte "Irkçılık-Turancılık" davasından yargılandı ve 9 ay
10 gün Tophane Askeri Hapishanesinde kaldı. 1945 yılında Askeri Yargıtay
kararıyla tahliye edildi ve 1947'de beraat etti. Orduya tekrar döndü. 1955'de
Harp Akademisi'ni bitirdi.
Daha sonra Türk Ordusu tarafından ABD'ye
gönderildi ve burada Amerikan Harp Akademisi'ni ve piyade okulunu bitirdi.
1955-1957 yılları arasında Washington'da NATO Daimi Komitesi'nde Türk
genelkurmayı temsil heyetinde görev yaptı.
Aynı sırada uluslararası ekonomi eğitimi
gördü. 1959'da Almanya'da Atom ve Nükleer Okulu'na gönderildi ve buradaki
eğitiminden sonra albaylığa yükseldi ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı NATO şube
müdürü olarak atandı.
1960
Darbesi
27 Mayıs 1960'dan kısa süre önce
Elazığ'daki birliğinden Ankara'ya atandı ve Albay Talat Aydemir'in önerisiyle
Milli Birlik Komitesi'ne (MBK) alındı. Darbeyi planlayıp yürütecek olan 37
kişilik MBK içinde yer aldı. Darbe bildirisini 27 Mayıs 1960 günü radyodan
okuduktan sonra adı sıkça duyulmaya başlandı. 27 Mayıs sonrası Başbakanlık
müsteşarlığı yaptı.
Bu dönemde Milli Birlik Komitesi
içindeki görüş ayrılığı sonucu 13 Kasım 1960'da MBK Başkanı Org. Cemal Gürsel
bir bildiri yayımlayarak MBK'nin çalışmalarının ülkenin yüksek çıkarlarını
tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri
ile MBK üyelerinin talepleri üzerine MBK'yi feshettiğini açıkladı. Yeni
oluşturulan MBK'de ise Alparslan Türkeş'in de içinde bulunduğu ve
"14'ler" olarak adlandırılan ve ülkenin köklü yapısal sorunları
çözülmeden kısa süre içinde yapılacak seçimlerle iktidarın sivillere
bırakılmasını reddeden 14 subaya yer verilmiyordu. MBK üyesi Korgeneral Cemal
Madanoğlu'nun inisiyatifiyle gerçekleşen bu operasyonla söz konusu kişiler Türk
Silahlı Kuvvetleri'nden de emekli edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına
sürgüne gönderildiler.
Alparslan Türkeş de bu operasyon sonucu
Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan'a gönderildi. Sürgünde iken,
MBK Başkanı Cemal Gürsel 'e, Yüksek Adalet Divanı 'nda yargılanan Adnan
Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan ve
Milli Yol dergisinde yayınlanan mektubu gönderdi. 25 ay kadar sonra, 23 Şubat
1963'te Gümülcine 'den yurda döndüğünde burada kalabalık bir "milliyetçi
topluluk" tarafından karşılandı. İlk defa “Başbuğ” olarak burada anıldı.
Gökhan Evliyaoğlu'nun Adalet Partisi'ne
katılma yolundaki teklifini reddeden Türkeş, milliyetçi çevreleri bir araya
getirmek için 2 Mayıs 1963'te Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği'ni kurdu.
Alparslan Türkeş, sürgünde olduğu dönemde14'lerden çoğu ile sık sık bir araya
gelerek dönüşten sonraki stratejisini belirleyici toplantılar yapmıştı. Nitekim
31 Mart 1965'te, 14'lerden Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat
Baykal, Mustafa Kaplan gibi eski MBK üyeleri ile birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet
Partisi - (CKMP)'ne girerek fiilen siyasi hayata atılmış oldu.
CKMP
Başkanı Oluşu
1965'te bu partinin başkanı oldu,
sosyalizm-liberalizm arasında gidip gelen bu partide başkan olması ile birlikte
uzun tartışmalardan sonra parti tüzüğünde 9 Işık Doktrini yer aldı. Türkeş, bu
dönemde kendisini sevenler tarafından Başbuğ ilan edildi ve aynı yıl Ankara'dan
milletvekili seçildi.
6-8 Şubat 1969'da Adana il kongresinde CKMP
(Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) adı Milliyetçi Hareket Partisi ve terazi olan
amblemi de üç hilâl olarak değiştirildi. 1966 yılında cumhurbaşkanlığına aday
oldu ve Cevdet Sunay karşısında 11 oy alarak seçimi kaybetti. 1969 ve 1973
yıllarında Adana milletvekili olarak parlamentoya seçildi. 1974'te ilk eşi
Muzaffer Türkeş'i kaybetti. Bundan iki yıl sonra 1976'da Seval Türkeş'le
evlendi.
1975
Sonrası
1975'ten sonra Milliyetçi Cephe adı
verilen koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulundu. Bu
dönemde sağ ve sol çatışması arttı. Yetkililerin elinde Milliyetçi Hareket
Partisi'nin şiddetin esas kaynağı olduğuna dair kanıtlar vardı ve Cumhuriyet
Savcısı kapsamlı bir soruşturma yapmak istiyordu. Ancak hükümet buna izin
veremezdi. Çünkü bu rolün açığa çıkarılması koalisyonun dağılması anlamına
geliyordu ve Demirel bunu düşünmek bile istemiyordu.
1980
Darbesi
12 Eylül darbesi sırasında Milli
Güvenlik Konseyi başkanı, diğer üç parti başkanlarının teslim olduğunu,
Alparslan Türkeş'in de teslim olmasını, aksi taktirde suçlu durumda olacağını
belirten bir bildiri yayınladı. 12 Eylül darbesinden sonra 9 Nisan 1985'e kadar
4,5 yıl tutuklu kaldı. 12 Eylül döneminde idam cezasıyla yargılanan Türkeş, bu
davadan beraat etti. 1987'de siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi
Çalışma Partisi'ne girdi ve aynı yıl yapılan olağanüstü kongrede genel
başkanlığa seçildi. 1991 genel seçimlerinde RP ve IDP ile seçim ittifakı yapan
MÇP lideri Türkeş, Yozgat milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi. Bu
sırada 1992'de 12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin eski adlarını
alması hakkında Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılan değişiklikle MÇP'nin ismi de
1993 yılında MHP olarak değiştirildi. 1995 genel seçimlerinde parlamento dışı
kalan Türkeş, bu dönemde uzlaşmacı bir lider olarak ülke siyaseti üzerinde en
etkili siyasetçi oldu.
Yokluğu hem ülkücü hareket içerisinde
hem de Türk siyasetinde her geçen gün daha fazla hissedilmektedir. Mirasını
layıkıyla taşıyacak ülkücülerin onun mirasına sahip çıkacağından şüphemiz
yoktur.
Türk milliyetçisi olmamıza vesile olan son
başbuğumuzu vefatının 21. yılında rahmet ve minnetle anıyor. Başbuğ Alparslan
Türrkeş’in “Başı bir Ülkücünün çekmediği hiçbir
olaya katılmayın.” düsturundan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha duyurmak
istiyoruz.
Dokuz
Işık İlkeleri
1 Milliyetçilik
2 Ülkücülük
3 Ahlakçılık
4 İlimcilik
5 Toplumculuk
6 Köycülük
7 Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik
8 Gelişmecilik ve Halkçılık
9 Endüstricilik ve Teknikçilik
Eserleri
Milli Doktrin 9 Işık; Alparslan Türkeş,Kamer Yayınları;
İstanbul , 1997;
Dokuz Işık; Berikan Elektronik Basım Yayım;
9 Işık; Hamle Yayınevi; İstanbul;
Dokuz Işık ve Türkiye;Hamle Yayınevi; İstanbul;
Ülkücülük; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1995;
12 Eylül Adaleti (!) : Savunma; Hamle Yayınevi;
İstanbul, 1994;
1944 Milliyetçilik Olayı; Hamle Yayınevi;
Modern Türkiye ; İstanbul,
Milliyetçilik Olayları; Berikan Elektronik Basım
Yayım;
27 Mayıs ve Gerçekler; Berikan Elektronik Basım
Yayım;
27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler;
İstanbul, 1996;
Ahlakçılık; Berikan Elektronik Basım Yayım;
Etik (Ahlak Felsefesi), Etik.; Bunalımdan Çıkış
Yolu; Kamer Yayınları;
Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler,
Tenkidler, Anı-Günce-Mektup;
İstanbul, 1994;
Bunalımdan Çıkış Yolu; Hamle Yayınevi; İstanbul,
1996;
Dış Meselemiz; Berikan Elektronik Basım Yayım;
İlimcilik; Berikan Elektronik Basım Yayım;
Kahramanlık Ruhu; İstanbul, 1996;
Temel Görüşler; Kamer Yayınları;
Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1994;
Türkiye’nin Meseleleri; Hamle Yayınevi;
İstanbul, 1996;
Yeni Ufuklara Doğru; Kamer Yayınları;
Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1995.