11 Aralık 2017
tarihinden bu yana bas bas bağırıyorum! Erken seçim var, Erken seçim var diye…
Ülkede ki ekonomik kriz
ve siyasi kriz bunu doğurur demiştim. Döviz Kurları her geçen gün artarken,
dövize bağlı olarak tüketim ürünlerine bir bir zam gelirken, iktidar partisinin
oyları eriyor demiştim.
Meral Akşener Hareketi
kurulumunu tamamlamışken, İYİ Parti hemen hemen bütün illerde çalışmalara
başlamışken, bu hareket halkta bir dip dalgası, siyasette bir alternatif yaratmışken
Ak Partiyi zor günler bekliyor demiştim.
Ak Parti içerisinde bu
kadar çekişme varken, Ak Partililer bu kadar kibre kapılmışken, Ak Parti yavaş
yavaş halktan kopmuşken, Ak Partililer halka rağmen siyaset anlayışına
bürünmüşken, Ak Partinin oyları düşer demiştim.
Ak Parti ceket koysam
kazanır mantığına bürünmüşken, halkın adamlarını değil, kendi adamlarını
seçtirmişken, liyakat sahibi olmayanlar müdür-amir olmuşken bu böyle gitmez
demiştim.
Abdullah Gül, Ahmet
Davutoğlu, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Ali Babacan, Sadullah Ergin gibi
isimler, Ak Partiden kopmuşken, Ak Partiye muhalefete başlamışken, Erdoğan bir
şeyler yapar demiştim.
Berat Albayrak,
Süleyman Soylu, Fatma Betül Sayan Kaya gibi isimler birbirine girmişken,
üstelik eskisi gibi Ak Partide alternatifleri kalmamışken, Ak Parti Kadroları
güçsüzleşmişken, bir kan değişikliği olur demiştim.
Mustafa Ataş’ın
atamaları, Metin Külünk, Şamil Tayyar gibi Ak Partinin önemli isimlerini
rahatsız etmişken. Hayati Yazıcı gibi Erdoğan’a çok yakın isimler artık partide
istenmez hale gelmişken, bu işin bir sonu olur demiştim.
Gülmüşlerdi, hadi ya
demişlerdi, İYİ Parti barajı aşamaz ki demişlerdi, Abdullah Gül ne alır ki
demişlerdi, Medya da artık tümü ile Ak Partinin demişlerdi, dalga geçmişlerdi,
olmaz demişlerdi, en kibarları katılmıyorum demişlerdi…
Anlamamışlardı!
İYİ Partinin gerçekten
bir dip dalgası yarattığını anlamamışlardı. Kongreyi görünce anladılar.
%50+1 Sisteminde
Abdullah Gül’ün, Saadet Partisinin alacağı %2 - 3 oyun ne denli önemli olduğunu
anlamamışlardı. Anketleri görünce-duyunca Meclis Çoğunluğunun gideceğini
anladılar.
Medyanın tekele
binmesinin, halkta tek adam korkusu yaşatacağını anlamamışlardı. Tekele
bindikten sonra Sözcü gibi Oda TV gibi uç yayınların okunurluklarının
arttığını görünce anladılar.
Ak Parti kongrelerinde
ilk defa bu kadar sorun yaşanmasını, üstelikn bu sorunların kol kırılır yen
içinde kalır sözünden uzaklaştığını, Ak Partili isimlerin bile artık yeter
dediğini duyunca anladılar.
Kibrin, aşırı
özgüvenin, nasıl olsa kazanırız mantığının Ak Partiye ne denli zarar verdiğini
görünce anladılar.
Meclis önünde kendini
yakan işsizin, geçtiğimiz günlerde kendini asan atanamayan öğretmenin toplum
psikolojisini nasıl etkilediğini anladılar.
Genel Başkanım,
Liderim, Önderim Sayın Devlet Bahçeli 2011 yılında FETÖ tehlikesini gördüğü
gibi bu tehlikeyi de gördü. Gezi olaylarında ki tehlikeyi gördüğü gibi bu
tehlikeyi de gördü. 16 Ağustos 2018 seçim için uygundur dedi.
Son yazımda bir farkla
demiştim, ilk başlarda 15 Temmuz 2018’i seçim tarihi gösteriyordum. Ancak daha
sonra bunun Kasım’a sarkacağını belirtmiştim. Şimdi görüyorum ki 15 Temmuz’u
sarkmış ancak Kasım’a kadar da uzamamış.
Peki, şimdi ne olacak?
Öncelikle söylemeliyim
ki bu bir erken seçim değil, baskın seçimdir. Çünkü seçimin yapılma nedeni
güven tazeleme, yenilenme vs değil kaybı önlemedir. Ak Partinin %30’la
düşmesinin önüne geçmedir. Ak Parti-MHP ittifakının zede almasını engellemedir.
İYİ Partinin yükselişini durdurma stratejisidir.
Yaz aylarında ekonomi
canlanır, yaz aylarında bile ekonomi bu haldeyken, kış aylarının gelmesi ile
daha büyük sorunlar yaşanacağını kestirip, bundan en az zararla kurtulma
yöntemidir.
Erken seçimler iktidar
partilerin işine yarar genelde. Ancak baskın seçimler her zaman sıkıntı
yaratabilir. Bu ince çizgiyi çok ama çok sıkı tutmamız gerekiyor. Tezimin
arkasındayım Ak Partiyi değil Türkiye’yi MHP kurtaracak. Çünkü bugün bir lider
değişimi Türkiye’ye çok büyük zararlar verebilir. FETÖ soruşturmaları sekteye
uğrayabilir veya iş Ergenekon Davaları gibi çamurlaştırılabilir. Suriye-Irak ve
Yunanistan gibi ülkelerle olan Dış Politikalar acemiliğimize denk gelip sorun
yaratabilir.
Yine tezimin
arkasındayım! Cumhurbaşkanı Erdoğan olacak ancak Ak Parti Meclis çoğunluğunu
kaybedecektir. MHP ise %15’in altına düşmeyecektir. Çünkü CHP ve MHP’den, çok
az da olsa Ak Parti içerisinde ki DYP, ANAP ve MHP kökenlilerden İYİ Partiye
kayma söz konusu. Ancak Ak Partiden de MHP’ye daha büyük bir taban kaymaktadır.
Ak Partiden yıldızı yükselen Saadet Partisine de kaymalar olduğunu göz önüne
alınca Ak Partinin oylarının mecliste çoğunluğa yetmeyeceğini söyleyebiliriz.
Tek bir durum olursa farklı olur, oda İYİ Partinin %7 ve 9 arasında bir oyda
kalıp barajı aşamaması halinde Ak Parti çoğunluk sağlayabilir. İşte seçimin
sebebi de budur, İYİ Parti barajı aşamasın, yani Erken değil baskın seçim.
Bahçeli’ye her zaman
güvenmişimdir. Katılmadığım konularda bile Bahçeli’nin bir bildiği var
demişimdir. Yazımda Ak Partiyi eleştirmem ittifaka karşı olduğum sonucunu kimse
çıkartmasın. Ben MHP’liyim, Ak Parti ile ittifakımız Cumhurbaşkanlığı seçimi
üzerine. Tabi ki Ak Parti politikalarını eleştireceğim, tabi ki partimin propagandasını
yapacağım. Tabi ki Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması için çalışacağım. Tabi ki
MHP’nin 1 tane de olsa fazla Milletvekili çıkartmasını isteyeceğim,
çalışacağım. Her parti kendi üyelerine ve partililerine sahip çıkmalıdır. Çünkü
bu seçim Türkiye’nin en bıçak sırtı seçimlerinden biridir.