Devlet idare
etmek ahlak ve adalet gibi iki temele dayandığı için tarih boyunca âlimler,
devlet adamlarını ikaz etmişler, yazdıkları eserlerle onlara nasihat ve
tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bu tür eserlerin en meşhurlarından biri de, Türk tarihinin
en önemli devlet ve siyaset adamlarından biri olan Nizamül-Mülk’ün en büyük
yapıtı Siyasetnamedir.
Doğumunun 1000. Yılında
Nizamül-Mülk’ün Siyasetnamesi’nin orijinal dili Farsça olup Sultan Melikşah’ın isteği üzerine yazmış,
döneminin özelliklerini yansıtması hasebiyle de günümüzde tarihçileri ve
siyaset bilimcileri için son derece önemli bir kaynaktır.
Selçuklu devletinin siyaset ve
devlet anlayışı derinlemesine işlenmiş Siyasetname’de Selçuklu veziri
Nizamül-Mülk’ün verdiği tavsiyeler, ettiği nasihatler hâlâ devlet idaresinde
olmazsa olmaz öğeleridir.
Bugün siyaset ilmi ile
uğraşanlara öncülük edecek, rehber niteliğinde bu eserde genel olarak adil
olunması, halkın çıkarlarının gözetilmesi, ve tebaaya zulüm edilmemesi
meseleleri yer alıyor.
Devletin bekasına ilişkin
öğütleri ise muhteşem.
1-Devlet, kolay kolay herkese
nasip olmayacak büyük bir nimettir. Fırsat eldeyken devletin malını devlet için
harcamalı, dünyalık yığmak yerine âhiret için hazırlık yapmalıdır. Kendisi
son derece rahat yaşarken halkı yoksulluk çeken devlet adamını çetin bir
hesabın beklediği çok açıktır.
2-Devlet işlerinde vazife
yapanlar, başkalarının hakkına çok kolay ulaşabildikleri,
bütün gücü kendilerinde gördükleri için, yaptıkları her iş kayıt altında olmak zorundadır.
Devletin vazifelendirdiği birisi, mazlumun, yetim
ve fukaranın hakkını yerse, vay o devletin haline!
3-Herkes liyakatine göre
değerlendirilmelidir. Devletin bekası için, ehil olmayan kimselere iş
buyrulmamalıdır. Bir kişiye birden fazla iş yükleyip, onlarca kişiyi işsiz
bırakmak akıl kârı değildir. Devlet adamı bunun dengesini gözettiği sürece
iyi bir devlet adamıdır.
4-Devlet işlerinde dini bütün,
Allah korkusu olan, haram yemekten kaçınan bir yardımcıyı herkes ister.
Ancak aksi durumda, yardımcı yerine bir casus beslenmiş olur. Bu da
devletin bekasını temelinden sarsacak mahiyette bir olumsuzluktur.
5-Devlet işlerinde vazife
yapanlar, iyi ya da kötü olabilirler. Halk, iyileri hayırla anarken
kötüleri nefretle yâd eder. Sevilen bir devlet adamı olmak varken,
arkasından kin duyulan biri olmak akıllı kimsenin yapacağı iş
değildir. Zira makam mevki geçicidir, kalıcı olan insanlık ve
hayırseverliktir.
6-Devlet adamı zulmetmemeli,
zulmetmiyorsa bile vazifelendirdiği adamların zulmedip
etmediğini bilmelidir. Yoksa mazlumların ettiği ah, eninde sonunda
dönüp kendisini bulacaktır.
7-Yönetici yeri geldiği
zaman merhametli olmayı da bilmelidir. Acıma duygusu Allah
korkusuyla birleşince, adaletli bir devlet adamı ortaya
çıkacaktır.
1000 yıl önceden Yöneticilere
dikkat etmesi gereken hususları ortaya koyan Nizamül-Mülk üzerine basa basa devletin
ancak liyakat ve adaletle ayakta kalabileceğinden söz etmektedir.